Sezer'i dinledikçe Özal'ı hatırlamak

Çankaya'da son günlerini yaşayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veda konuşmasını Harp Akademileri'nde yaptı. Bu konuşma yedi yılın finali niteliğinde.

Sezer'i dinledikçe Özal'ı hatırlamak

Daha öncekilerinin tekrarı gibi... Doğrusu ben uzun konuşmasını Cumhurbaşkanı'nın bir nutku değil de, 'Cumhuriyet Gazetesi'nden bir makale okuyor' gibi okudum. Üslup, içerik 1930'lu, 40'lı yılların tek parti zihniyetini yansıtıyor. Cumhurbaşkanlığı makamını özgürlük ve demokrasi nutuklarına borçlu olan Sezer'in, 7 yılın sonunda geldiği noktaya bakınız... Şimdi demokratikleşmeyi bile tehlike ve tehdit görüyor. Uzun konuşmasının içinde üzerinde durulması gereken hususlar çok. Sezer, bir süredir cumhurun dini olan İslam'la sorunlu görüntü sergiliyor. Ilımlı İslam, radikale dönüşür aman dikkat, dedi. Sanki İslam'ın kendisini tehlike olarak değerlendiriyor. Onun için ılımlı, radikal fark etmiyor. İslam tektir, sadece yorumlarda fark olabilir. Henüz unutulmadı, daha önce de dinin bazı kutsallarını 'boş inanç ve dogma' diye nitelemişti. Geçen yıl yine Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada laiklik uğruna bazı ibadetlerin yasaklanabileceğini bile savunmuştu. Artık iyice anlaşıldı, Sezer'in laiklik anlayışı din ve vicdan özgürlüğünden çok yasaklayıcı özellikler taşıyor. Keşke bu düşüncelerini cumhurbaşkanı seçilmeden önce de dile getirseydi. Malum gazetenin reklamlarından sonra bazı kesimler tarafından sıkça tekrarlanır oldu; 'Cumhuriyet kurulduğundan beri hiçbir dönemde günümüzde olduğu kadar tehlike ile karşı karşıya kalmadı' diye. Sezer de vurguladı bunu. Tehlikede olan cumhuriyet ve değerleri değil, bunlara yüklenen dar ve katı ideolojik anlam. İçerideki bütün provokasyonlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Sezer'in cumhurbaşkanlığı döneminde büyük tehlikeler yaşamadık değil. Hatırlamakta yarar var; tehlikenin en büyüğü dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e fırlattığı Anayasa kitapçığının tetiklediği ekonomi ve devlet kriziydi. Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı en ağır bunalım buydu. Hatırlayın o günleri Türkiye bir anda alabora oldu. Ne zor atlattık o vartayı. Toplum o krizde payı olanların tüm siyasi kadrolarını tasfiye etti. O fotoğraftan sadece Sezer kaldı. Maalesef o krizin hesabını vermeden gidiyor. Sezer giderayak bir başka kriz çıkarmaz umarım. Sezer'i gördükten sonra Turgut Özal'ı hatırlamamak, hayırla yâd etmemek mümkün mü? İki gün sonra ölüm yıldönümü... Bazı etkinlikler söz konusu. Bugün Ankara Kocatepe Camii'nde mevlit programı var. Geleneksel hale geldi, geçen yıl da on binler Kocatepe'ye koşmuş, 'sivil, demokrat, dindar cumhurbaşkanını' dualarla, aminlerle anmıştı. Dünkü 'sarıkız mitingiyle' ilişkilendirenler çıkabilir. Hiç ilgisi yok. Yeri gelmişken mitingle ilgili bir-iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Genel görüntü birleşik sol cephe gibiydi. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin mesajından çok genel seçimlere dönük mesaj daha güçlüydü. Solun birleşmesi yönünde slogan atanlar oldu. Bu yönde beklentiler dile getirildi. Programı düzenleyen Turgut Özal Derneği yetkilileriyle konuştum, mitingden hiç söz edilmezken belirlenmiş. Mitingin rövanşı falan değil. Etkinlikler, Ankara metroda Turgut Özal fotoğraf sergisiyle başladı. Dernek ayrıca bugün demokrasi ve ekonomi ödülü de verecek. Demokrasi ödülü Meclis'in, ekonomi ödülü ise Devlet Bakanı Ali Babacan'ın... Meclis'in ödülünü Meclis Başkanı Bülent Arınç alacak. Program çok anlamlı... Toplum Turgut Özal gibi değerlerine, kutsallarına sahip çıkan yöneticilerini unutmuyor, ve unutmayacak. Bir diğer mesaj da yeni seçilecek cumhurbaşkanı Özal gibi biri olsun. Sezer'in otoriter konuşmasına bakın, Turgut Özal'ın şu sözlerine; 'Biz çocukları severiz. Biz insanları severiz. İnsandan daha mübarek ne bir mahlûk ne bir kurum ne de bir doktrin var'. Ölümünün 14. yıldönümünde Özal'ı rahmetle anarken şu sözlerini hatırlatmak istiyorum; 'Ben öbür dünyaya inanır ve bu dünyanın bir geçiş yeri olduğunu düşünürüm. Öbür dünyada bugün yaptıklarının hesabı sorulur. İlim sahibinden ilmini, para sahibinden paranı doğru yolda kullandın mı, diye sual edilir. Bize de sana hizmet imkanı verdik, bu imkanı iyi değerlendirdin mi, diye sorulur'. Yurtdışında olmasam Kocatepe Camii'ndeki dualara amin demeyi çok isterdim. MUSTAFA ÜNAL - ZAMAN
<< Önceki Haber Sezer'i dinledikçe Özal'ı hatırlamak Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER