Sezer'den ikinci sandığa veto

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 5682 Sayılı kanunu veto etti.

Sezer'den ikinci sandığa veto

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 5682 Sayılı ''Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun'da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''u bir kez daha görüşülmesi için TBMM Başkanlığı'na geri gönderdi. Sezer, referandum süresini 120 günden 45 güne indiren yasa tasarısını Meclis'e iade etti. Sezer vetoya ilginç gerekçe buldu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iade gerekçesinde, ''Böylesine belirsizlikler içinde, gelecekte yapılacak ilk anayasa değişikliğinde uygulanması için, bir geçici maddeyle halkoylamasına ilişkin sürelerin, o günün koşullarının bunu gerektirip gerektirmeyeceği bilinmeden kısaltılmasının, kamu düzenine uygun olmayacağı ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır'' dedi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Sezer, iade gerekçesinde, yapılan değişiklik ile incelenen Yasa'nın yürürlüğe girdiği günden önce ya da sonra halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete'de yayımlanan ilk Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasıyla sınırlı olarak öngörüldüğünü kaydetti. Kanunda halkoylamasının, Anayasa değişikliğinin Resmi Gazete'de yayımını izleyen 120. günden sonraki ilk pazar günü yapılması yerine, 45. günden sonraki ilk pazar günü yapılmasının yer aldığını belirten Sezer, yabancı ülkelerdeki yurttaşların 40 gün önceden oy vermeye başlaması yerine, 10 gün önceden oy vermeye başlamasının, öngörüldüğünü belirtti. Sezer, ayrıca Yüksek Seçim Kurulu'na, yine aynı kapsam içinde halkoylamasına ilişkin tüm süreleri kısaltma yetkisi verildiğini hatırlattı. 5678 sayılı ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'' ile Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin dört yılda bir yapılmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, seçimler dahil tüm işlerde üye tam sayısının en az üçte biri ile toplanabilmesinin, Cumhurbaşkanı'nın 5 yıl için halk tarafından seçilmesi ve bir kimsenin iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilmesinin öngörüldüğünü anımsatan Sezer, şöyle devam etti: ''Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 03.05.2007 günlü, 891 sayılı kararıyla, genel seçimlerin 22.07.2007 Pazar günü yenilenmesi kabul edilmiştir. Daha sonra, Cumhurbaşkanı'nın seçilememesi nedeniyle, Anayasa'nın 102. maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin 'derhal yenilenmesi' zorunlu duruma gelmiş ise de, yasal süreler gereği seçim gününün değiştirilemeyeceği anlaşılmıştır. İncelenen Yasa'yla, gerçekleştirilmek istenilen Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması durumunda, halkoylamasının Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri ile birlikte yapılabilmesini sağlamak amacıyla, 3376 sayılı Yasa'da öngörülen sürelerin kısaltılmasına çalışıldığı görülmektedir. Anayasa'nın, 67. maddesinin ikinci fıkrasında, seçimler ve halkoylamasının serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı, 79. maddesinin son fıkrasında da, Anayasa değişikliğine ilişkin yasaların halkoyuna sunulması işlemlerinin, genel yönetim ve denetiminin milletvekili seçimlerinde uygulanan kurallara göre yürütüleceği,belirtilerek, halkoylaması işlemleri seçim hukukuna bağlı kılınmıştır.'' ''ANAYASA'NIN 67. MADDESİNİN SON FIKRASI İLE UYUŞMUYOR'' 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasa'nın ''Kanunun kapsamı'' başlıklı 1. maddesinde, Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaların halkoyuna sunulmasında bu Yasa kurallarının uygulanacağı vurgulanarak, yasa koyucu tarafından da halkoylamasının seçim hukukuna bağlı olduğunun kabul edildiğine işaret eden Sezer, Anayasa'nın 67. maddesinin son fıkrasında ise, seçim yasalarındaki değişikliklerin, yürürlüğe girdiği günden başlayarak bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağının vurgulandığını anımsattı. Sezer, şunları kaydetti: ''Anayasa değişikliğine ilişkin halkoylaması, Anayasa ve yasa kuralları uyarınca seçim hukukuna bağlı olduğuna göre, 67. maddenin son fıkrasında getirilen bir yıllık uygulanamama yasağının, Anayasa değişikliğine ilişkin yasaların halkoyuna sunulmasına ilişkin yöntemi düzenleyen 5682 sayılı Yasa yönünden de geçerli olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenle, 5682 sayılı Yasa, Anayasa'nın 67. maddesinin son fıkrasıyla bağdaşmamaktadır. Her ne kadar, incelenen Yasa ile getirilen geçici 6. maddenin birinci fıkrasında, Yasa'nın, 'bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete'de yayımlanan ilk Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasında' uygulanacağı, 5678 sayılı 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 6. maddesiyle Anayasa'ya eklenen geçici 18. maddede de, Anayasa'nın 67. maddesinin son fıkrasının, 'Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılabilmesi için çıkarılması gerekli yasalar' ile seçim yasalarında yapılacak değişiklikler yönünden dikkate alınmayacağı öngörülmekte ise de bu kurallar yukarıda varılan sonuca etkili değildir. Çünkü, 5678 sayılı Anayasa değişikliğine ilişkin Yasa'da yer verilen geçici 18. madde, 'halkoylamasına ilişkin yasaları' değil, 'Cumhurbaşkanı seçiminin yapılabilmesi için çıkarılması gerekli yasaları' kapsamaktadır. 5678 sayılı Anayasa değişikliğine ilişkin Yasa'nın 5. maddesiyle değiştirilen Anayasa'nın 102. maddesinin son fıkrasında yer verilen 'Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir' kuralı, her iki yasa konusunun farkını açıkça ortaya koymaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar nedeniyle İncelenen Yasa yürürlüğe girse de, Anayasa'nın 67. maddesinin son fıkrası uyarınca 5678 sayılı Yasa'yla yapılmak istenilen Anayasa değişikliklerinde uygulanamayacağına göre, incelenen Yasa'da öngörülen halkoylamasına ilişkin süre kısaltmalarının, bugünden, ne zaman yapılacağı ya da yapılıp yapılmayacağı belli olmayan olası 'ilk' Anayasa değişikliğinde uygulanacağında kuşku bulunmamaktadır. Böylesine belirsizlikler içinde, gelecekte yapılacak ilk Anayasa değişikliğinde uygulanması için, bir geçici maddeyle halkoylamasına ilişkin sürelerin, o günün koşullarının bunu gerektirip gerektirmeyeceği bilinmeden kısaltılmasının, kamu düzenine uygun olmayacağı ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır.'' Anayasa'nın, egemenliğin kayıtsız koşulsuz Türk Ulusu'nun olduğu, Ulus'un egemenliğini Anayasa'nın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanacağı, egemenliği Türk Ulusu adına kullanacak organların yasama, yürütme ve yargı olduğu belirtilerek erkler ayrılığı ilkesinin kabul edildiğini anımsatan Sezer, Anayasa'nın 176. maddesi uyarınca Anayasa metnine dahil bulunan Başlangıç bölümünde de, erkler ayrımının, ''belli'' Devlet yetki ve görevlerinin iş bölümü içinde Devlet organlarınca kullanılması anlamına geldiğini, üstünlüğün ancak Anayasa ve yasalarda olduğu vurgulanarak, her Devlet organının kendi alanındaki görev ve yetkileri ancak kendilerinin kullanabileceğini, başka bir anlatımla diğer organlara devredemeyeceğinin açıklandığını kaydetti. Anayasa'nın 7. maddesinin, yasama yetkisinin Türk Ulusu adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ilişkin bulunduğunu, bu yetkinin devredilemeyeceğinin kurala bağlandığını kaydeden Sezer, bu kuralların, yasayla düzenlenmesi gereken alan ve konulara ilişkin düzenleme yetkisinin yalnızca TBMM'ce kullanılmasını zorunlu kıldığına işaret etti. Anayasa'nın 67. maddesinin, her yurttaşın seçme ve halkoylamasına katılma hakkına sahip olduğunu ve bu hakkın yasayla düzenleneceğini belirlediğini ifade eden Sezer, şöyle devam etti: ''Öte yandan, Anayasa'nın 79. maddesinde, Yüksek Seçim Kurulu'nun, seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili yolsuzlukları, yakınmaları ve itirazları inceleyerek kesin karara bağlama, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını kabul etmekle görevli olduğu belirtilmiştir. Görüldüğü gibi, Anayasa'nın 79. maddesinde Yüksek Seçim Kurulu'nun görevleri sayılarak belirlenmiştir. İncelenen Yasa'da, Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması durumunda uygulanacak süreler kısaltıldıktan sonra, Yüksek Seçim Kurulu'na yasalardaki halkoylamasıyla ilgili tüm süreleri daha da kısaltma yetkisi verilmiştir. Böylece, yasakoyucunun halkoylaması yapılacağı günü belirleme yetkisi Yüksek Seçim Kurulu'na devredilmektedir. Bu niteliği ile 5682 sayılı Yasa'nın, Anayasa'nın Başlangıç bölümüyle ve 6, 7, 67, 79. maddeleriyle bağdaşmadığı ortadadır. Daha önce vurgulandığı gibi, incelenen Yasa'da, 5678 sayılı Yasa'yla gerçekleştirilmek istenilen Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması durumunda, halkoylaması ile Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin birlikte yapılabilmesi amacıyla 3376 sayılı Yasa'daki sürelerin kısaltılması öngörülmektedir.'' Cumhurbaşkanı Sezer, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini öngören 5660 sayılı anayasa değişikliğine ilişkin kanunu iade gerekçelerini de sıraladı. Sezer, bu konuda şunları kaydetti: ''Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinin bir sistem değişikliği gerektirdiği, Sistemin tümüyle ele alınıp değerlendirilmesi, geniş kitlelerce tartışılıp olgunlaştırılmasından sonra Anayasa'nın ilgili tüm kurallarının birlikte değiştirilmesinin en uygun yol olacağı, Sistem irdelenmeden değişikliğin yalnızca Cumhurbaşkanı seçimine indirgenmesinin anayasal düzeni sorunlu duruma getireceği, Gerekli diğer değişikliklerin genel seçimlerden sonra oluşacak Meclis'e bırakılmasının, Meclis'in siyasal yapısındaki olası değişme göz önünde bulundurulduğunda çözümsüz kalabileceği, bunun da rejim yönünden olumsuzluklar yaratabileceği, Devlet ve Ulus yönünden yaşamsal sonuçlar yaratacak böylesine önemli bir Anayasa değişikliğinin, temsilde adaletin sağlanamadığı ve Cumhurbaşkanı'nı seçemediği için Anayasa'nın 102. maddesi uyarınca 'derhal yenilenmesi gereken' bugünkü Meclis yerine, genel seçimlerden sonra oluşacak Meclis'te, gerekli ve yeterli sürede ele alınmasının çok daha uygun olacağı, Yapılmak istenilen Anayasa değişikliklerinin rejim krizinin aşılması, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, toplumsal gönencin artırılması gibi ivedi, zorunlu ve haklı bir nedene dayanmadığı, gerekçeleriyle bir kez daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geri gönderilmiştir. Geri gönderme yazısında ortaya konulan sakıncaların bugün için de aynen geçerli olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Durum böyle iken, bunca sakıncaları içeren Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması durumunda, süreler kısaltılarak halkın bilgilendirilmesi, konuyu değerlendirmesi ve tartışması olanağının kısıtlanmasının haklı bir gerekçesinin bulunmadığı ortadadır. Genel seçimlerle halkoylamasının birlikte yapılmasının yaratacağı karmaşa da, konunun sağlıklı sonuca ulaştırılmasını zorlaştıracaktır. Anayasa değişikliği ile getirilmek istenilen sistemin toplum ve Devlet yaşamında neden olabileceği ağır ve vahim sakıncaların önlenebilmesi, konunun tüm yönleriyle ele alınıp tartışılması ve yurttaşların konuya ilişkin bilgilendirilmesinden geçmektedir. Bu yönden, halkoylamasına ilişkin sürelerin kısaltılması değil, en azından 3376 sayılı Yasa'daki gibi korunmasının zorunlu olduğu sonucuna varılmaktadır.'' Cumhurbaşkanı Sezer, 5682 sayılı Yasa'nın gerekçesinde, ''bu teklifte, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan demokratik katılımın en kısa sürede ve en az maliyetle sağlanması amaçlanmıştır'' denildiğini belirterek, ''Konunun sistem yönünden yaşamsal önemi göz önünde bulundurulduğunda 'maliyet' hesabına dayalı bir gerekçenin uygun olmayacağı açıktır. Bu nedenle, 5682 sayılı Yasa'yla yapılan düzenleme kamu yararıyla da bağdaşmamaktadır'' dedi. AA
<< Önceki Haber Sezer'den ikinci sandığa veto Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER