Sempozyumda küresel ve dinlerarası barış konusu üç önemli ismin görüşleri bağlamında ele alındı.
Fethullah Gülen, Dalai
Lama ve Marshall Rosenberg'in görüşlerini aktaran konuşmacıların ortak ümidi ise 'savaşsız bir dünya' oldu.
Almanya'nın Köln kentinde
diyalog çalışmalarıyla ün yapan Kültürler Arası Diyalog Derneği (IKULT) "Şiddetsiz
iletişim ve kültürlerin toplumsal barışa katkıları" konulu sempozyum düzenledi. Sempozyumda
Fethullah Gülen, Dalai Lama ve Marshall Rosenberg'in barışa dair düşünceleri tartışıldı.
Moderatörlüğünü Köln Üniversitesi Felsefe Fakültesi'nden Dr. Jürgen Nielsen-Sikora'nın yaptığı sempozyumda Fethullah Gülen'in iletişim anlayışı ilgili sunum Dinlerarası Diyalog Platformu'ndan (FID)
Eyüp Beşir tarafından gerçekleştirildi. Gülen'in öteden beri, maneviyat ve bilgeliği içeren entelektüel bir aydınlığa sahip
genç bir neslin hayalini kurduğunu belirten Beşir, "Gülen için insanların genel geçer
insan hakları kuralları içinde bir araya gelmeleri çok önemli." dedi. Fethullah Gülen'in '
Müslüman terörist, terörist de Müslüman olamaz' söylemine dikkat çeken Beşir, bu söylemin onun insanın varlığına verdiği değeri ve insani değerleri ne kadar asil bir şekilde savunduğunu gösterdiğini dile getirdi. Gülen'in bu ufukla dinler arası diyalogu mümkün gördüğünü aktaran Beşir, "Ancak onun diyaloga açık olması 11 Eylül'den sonra gerçekleşmiş değildir. O, Türkiye'de daha 70'li yılların başında, sağ ve sol görüşlü olanları, liberal ve
dindar tarafta olanları barış içinde bir araya getirmeyi başarmıştır." şeklinde konuştu.
Fethullah Gülen'in,
İslam'ın farklı fikirlere her zaman saygı duyduğu görüşüne dikkat çeken Beşir, Gülen'in şu sözlerini aktardı: "İslam farklı fikirleri hep saygıyla karşılamış; ancak maalesef bu yeterince anlaşılmamıştır. Şu tespiti yapmaktan dolayı üzgünüm ki; İslam dünyasındaki bazı yöneticiler ve olgun olmayan bazı Müslümanlar, fundamentalist İslam anlayışından başka bir
silah taşımıyorlar. Bu silahla onlar kendi kişisel hedeflerini izliyorlar. Ancak İslam,
Allah tarafından oluşturulmuş bir dindir ve kuralları olduğu gibi kabul edilip sevilmelidir."
Türkiye'de Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerin barış içinde bir arada yaşadıklarını hatırlatan Beşir, "Gülen, bir önceki Papa olan Papa II. Paul'ü ziyaretinde
Efes,
Kudüs gibi yerlere üç din mensuplarının birlikte
seyahatini önermiştir. Ayrıca, Kudüs'ün, tıpkı
Osmanlı zamanında olduğu gibi, üç semavi dinin ortak kutsal kenti olarak ilan edilip, kapısı herkese açık uluslararası bir özgür alan olmasını, Urfa'da, Hz. İbrahim'in çocukları olarak üç dinin ortak bir
yüksekokul açmasını önermiştir." dedi.
DALAİ LAMA VE ROSENBERG DE ANLATILDI
Dalai Lama ile ilgili sunumu yapan
Almanya Tibet Evi Derneği'nden Anette Kirsch, Dalai Lama'yı önce kişi olarak anlattıktan sonra onun
felsefesini, son olarak da
Budist olmayanlarla geliştirdiği ilişkileri anlattı. Dalai Lama'nın
Nobel Barış Ödülü sahibi olduğunu bildiren Kirsch, onun birçok seyahat gerçekleştirerek barış mesajları veren konuşmalar yaptığını hatırlattı.
Sempozyumda Marshall Rosenberg'in iletişim anlayışını anlatan yazar Kendra Gettel ise, Rosenberg'in iletişimle ilgili süreci dört aşamalı bir süreçle ele aldığını kaydetti. Bunların ilkinin tarafsız bir gözlem olduğunu kaydeden Gettel, burada bir video
kamera gibi olmanın istendiğini aktardı. İkinci adımın olay yaşanırken duyulan hissin ele alınması olduğunu belirten Gettel, üçüncü adımın ihtiyaç, yani söz konusu duygunun hissedilme nedeni olduğunu belirterek, "İyi bir hisse sahipsem ihtiyacım gideriliyor, sahip değilsem giderilmiyor demektir." şeklinde konuştu. Gettel, Rosenberg'in ihtiyaçları hayatın seyrini sağlayan şey olarak nitelendirdiğini dile getirdi.
Katılımcıların yarıya yakınının Almanlardan oluştuğu sempozyumda, izleyiciler de soru ve görüşleriyle programa katıldı. Panelistler, izleyicilerin görüş ve soruları üzerine kendi görüşlerine göre neyin ihtiyaç olduğu ve neyin insanı mutlu edeceği üzerine görüşlerini aktardı. Burada İslami bakışı anlatan Eyüp Beşir, başta meleklere, yani metafiziğe iman olmak üzere iman esaslarının insanda mutluluk kaynağı oluşturduğunu söyledi. Beşir, sadece insanın değil, yaratılmış her şeyin özel manevi bir kimliğe sahip olduğunu ve bu kimliğin her varlığı değerli kıldığını, dolayısıyla asla zarar görmemesi gerektiğini vurguladı. Görüşlerini bildiren bir Alman izleyici, "Farklı dini veya felsefi görüşlere mensup insanların şiddetten uzak şekilde iletişim kurmanın yollarını birlikte aramak için birlikte hareket edip ortak bir sempozyum düzenlemesi çok memnuniyet verici." dedi.
Programa, Innenstadt/Deutz semti Belediye Başkanı Andreas Hupke (
Yeşiller) ile teoloji profesörü Prof. Dr. Klaus Otte de katıldı. Köln'de IKULT gibi bir derneğin olmasından dolayı mutlu olduğunu söyleyen Hupke, kültürel kökenin çok önemli olduğunu dile getirdi. Belediye Başkanı Hupke, "Ben çocukluğumdan itibaren farklı kültürlerden insanlarla dostluk yaptım. Onlar benim hayatımı, ruhumu zenginleştirdiler. Caminin temel atma törenine de katıldım. Bunu, kültürlerarası diyalog ve birliktelik için çok önemli bir temel taşı olarak görüyorum" dedi. Prof. Dr. Klaus Otte ise, "Biz Müslüman kardeşlerimizle diyalog sayesinde birlikte yaşamın yeni imkanlarını öğreniyor, ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Belki de bilim için,
İncil ve Kuran'ın derinliklerinde yeni imkanlar mevcut." dedi.
(CİHAN)