Şehitler ölür...
6 yaşındaydım...
Hayli
yaşlı bir komşumuz vardı.
90 küsur.
Vade doldu...
Vefat etti.
Dün gibi hatırlıyorum.
İlk kez tanışmıştım ölümle... Adeta yas ilan edilmişti mahallede.
Televizyon açmak
yasak... Radyo yasak.
Teyp açmak yasak.
"Duyulur, ayıp olur" deniyordu.
Yüksek sesle konuşmak yasak.
Top oynamak yasak.
Anneler toplanıyor, komşu evine.
Babalar toplanıyor, kapı önünde.
Ve, cami...
"İnsan"a yakışır bir vakar... Sessizlik, usul usul
gözyaşı,
başsağlığı dilekleri, dostlar sağolsun temennileri, sonra hep birlikte mahalleye dönüş...
Hüzün korteji.
*
Yatağında, eceliyle son nefesini veren 90 küsur yaşındaki komşularımızı bile, böyle uğurlardık...
Hatırlarsınız.
*
Ya bugün?
Tivilerde şarkılar, türküler...
Kim kimi becerdi, tam gaz.
Maçlara devam.
Hálá, parite marite filan.
*
Bakın...
İki kare fotoğraf veriyorum size... Mahallemden.
İzmir’den.
İki gün önce,
Hilton Oteli.
EGİAD "balo" yapıyor.
Balo.
Smokinli adamlar göbek atıyor, ağızlarında tank namlusu gibi purolar, takıp takıştırmış kadınlar, şen şakrak...
Memleket savaştaymış, ciğerimiz yanıyormuş, bıyıkları terlememiş fidanlar bir bir düşüyormuş, hikáye...
Sahnede,
Kenan Doğulu!
Hani şu 10. Yıl Marşı...
Çııııktık açık alınlaaa, 10 yılda her savaştaaaan...
Eller havaya, tempo!
İzmir Emniyet Müdürü orada.
CHP milletvekili orada...
*
Ne diyelim...
Allah içinize sindirsin kardeşim... Cümleten hayırlı balolar dilerim.
*
Bi dahaki sefere "maskeli balo" yapın da, adamın biri çıkar yazar, böyle
kabak gibi görünmeyin.
YILMAZ ÖZDİL/HÜRRİYET