Beş yıl önce vatani görevini yaparken şaibeli bir şekilde hayatını kaybeden oğlunun akıbetini öğrenmek isteyen şehit
babası, 7 bin lira
ücret ödediği
avukatının
dava bile açmadığını öğrenince bir kere daha yıkıldı.
Nazir Demir, Eşme
Cumhuriyet Başsavcılığı'na, vekalet verdiği avukat hakkında suç duyurusunda bulundu. "Avukat davayı kaybetseydi bu kadar üzülmezdim. Beni ve ailemi beş yıldır oyalamasına yanıyorum," şeklinde dert yanan acılı baba, kendi imkanlarıyla Millî
Savunma Bakanlığı ve
Askerî Yüksek İdare Mahkemesi (
AYİM) ile yaptığı yazışmalardan sonra avukatının dava açmadığını öğrenince adliyenin yolunu tuttu. Beş yıldır, "Dava açtım. Dava devam ediyor. Davayı kazandık.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdum, Strasbourg'a gideceğim." şeklinde vaatlerle avukatının kendisini oyaladığını kaydeden Demir, "Avukat İ.Z., açtığı davayı kazandığını söyleyerek 10 bin lira istedi. Ben de kendisine 7 bin lira verdim. Oğlumun ölümüyle ilgili dava ve soruşturmaları takip etmeyerek mağduriyetimize yol açtı." dedi.
Demir ailesinin en büyük çocuğu Aşkın Demir, 2004 yılında 1984/1 tertip olarak askerlik görevine başladı. Samsun'daki acemi birliğinden sonra
Balıkesir'in
Erdek ilçesine gönderildi. 7,5 aylık askerken çıktığı izinden, birliğine 10 Ağustos'ta döndü. 20 Ağustos'ta ise yaralı olarak önce Balıkesir Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı, ilk müdahalesi yapıldıktan sonra da
Uludağ Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Yoğun bakımdaki
yaşam mücadelesini 10 Eylül'de kaybetti. Acı haberi alır almaz Bursa'ya baba Nazir Demir'e önce oğlunun vurulduğu, daha sonra ise nöbette
intihar ettiği söylendi. Kurşunun oğlunun karnından girip sırtından çıktığını öğrenen Demir, "İntihar edecek olsa namluyu kafasına, çenesine ya da kalbine dayardı." düşüncesiyle hakkını aramaya karar verdi.
Uşak'ta görüştüğü Av. İ.Z.'e, evrakları inceledikten sonra, "Bir vekalet ver, senin davayı ben yürüteceğim." demesi üzerine 3
Ekim 2005 tarihinde vekalet verdi. Bir yıl sonra avukatının davayı kazandığını ve resmî işlemler yaptırdığını söyleyerek kendisinden 10 bin lira istediğini anlatan Demir, "O kadar param olmadığını söyleyerek, toplayabildiğim 7 bin lirayı elden verdim. Daha sonra
mahkeme sonucuyla ilgili defalarca aramama rağmen bilgi vermedi. Avukatın mahkemeyi kazandığını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduğunu, hattâ bunun için Strasbourg'a gideceğini kime anlatsam, dolandırıldığımı söyledi. Açtığı davanın faksını istedik, onu bile göndermedi. Davayı kaybettiğini söyleseydi, helâli hoş olsun derdim ama bizi beş yıl oyaladığına yanıyorum." şeklinde konuştu.
Nazir Demir'in, oğlunu kaybettikten dört yıl sonra, avukatının dava açmadığından şüphelenerek kendisinden
yardım istediğini belirten Mustafa Özkaya ise e-devlet yoluyla Millî Savunma Bakanlığı ve AYİM'e başvurduklarını belirtti. Dava açılmadığını öğrendikten sonra avukatın Ankara'daki ofisine
telefon ettiğini, konuyu anlattıktan sonra eğer aramazsa suç duyurusunda bulunacakları notunu bıraktıklarını söyleyen Özkaya, "Avukat, bir gün sonra sabah beni aradı ve, 'Olayı hallettik.' dedi. Hattâ Bursa'ya gitmek üzere yolda olduğunu ve
araç kullandığını, evraklarının yanında bulunduğunu, dönüşte Eşme'ye uğrayacağını belirtti. Sonra kendi cep telefonumdan aramama rağmen ulaşamadım. Ofisine not bıraktım, dönmedi." dedi.
Av. İ. Z. ise Nazir Demir'den vekalet aldığını, fakat gerek duymadığı için dava açmadığı söyledi. Demir'in para göndermediğini de söyleyen İ.Z., 7 bin lira aldığını reddetti. Av. İ.Z., "Bu kadar da yalan olmaz. 7 bin lira alacaksın, işi takip etmeyeceksin. Hiç mümkün değil. İnsanın aklı duruyor" diye konuştu.