Askeri
casusluk soruşturması, ASELSAN'daki
şüpheli ölümlere uzandı.
Hüseyin Başbilen, Halim Ünsem
Ünal ve
Evrim Yançeken. Onlar,
Aselsan'ın üç başarılı mühendisiydi. İleri teknolojik askerî cihazların millileştirilmesi üzerine çalışıyorlardı.
2006-2007 yılarında, birbiri ardına hayatlarını kaybettiler. Üçünün de
intihar ettiği açıklandı. Ancak, milli menfaatler için çalışan mühendislerin "şüpheli" ölümlerine getirilen "intihar" açıklaması, kuşkuları gidermedi.
2008 yılında ise dördüncü mühendis de öldü. ASELSAN'da görev yapan Zafer Oluk, askerlik görevini yaptığı birlikte
elektirik çarpması sonucu hayatını kaybetti. O da çok önemli bir
savunma projesi üzerinde çalışıyordu. Ölümüne
kaza dendi, soruşturulmadı.
SAVCI DOSYAYI YENİDEN AÇIYOR
Şimdi,
dosya yeniden açılıyor. Vatana ihanetle suçlanan askeri casusluk şebekesinin,
TÜBİTAK, ASELSAN,
HAVELSAN, Sivil Savunma Müsteşarlığı gibi Devletin önemli projelerini yürüten kurumlara sızmaya çalıştığının ortaya çıkmasının ardından, savcı harekete geçti.
MÜHENDİSLER İÇİN "GEREKEN" Mİ YAPILDI?
Savcının dikkatini şüpheli ölümlere çeken, son
operasyonda ele geçirilen bazı belgeler oldu. Şüphelilerden çıkan notlarda; "Aselsan ve Savunma Sanayii'nde sorun çıkaran personelle ilgili gerekenin yapılması" isteniyordu. Acaba, mühendisler için de "gereken mi" yapılmıştı?
İddiaya göre, çetenin Aselsan'da yaşanan şüpheli ölümlerle bağlantısı var. Kendileri ile
işbirliği yapmayan personele
baskı yaptığı iddia edilen çetenin, netice alınamadığında bu kişileri intihar süsü ile ortadan kaldırmış olabileceği iddia ediliyor.
Operasyon öncesi yapılan
teknik takipler de iddiaları güçlendiriyor. Çetenin üst düzey bir yöneticisinin, TÜBİTAK'tan elde edilen çok gizli projeleri nasıl pazarladığı da gündeme gelmişti.