Davanın bugün yapılan 14.
duruşmasında da
Kürtçe krizi aşılamadı.
Sanık
avukatlarından İbrahim Tali
Uysal, söz alarak
sanıklara 'inatlaşmadan vazgeçin'
çağrısında bulundu. Uysal, "Tutuklu sanıklardan bir ricam var. Sizleri bekleyen eşiniz ve çocuklarınız var.
Kürtler mert insanlardır. Büyük fedakarlıklar yaptılar ama üvey evlat muamelesi gördüler. Bu inatlaşmadan vazgeçin. İddianamede dişe dokunur bir şey yok. İki taraftan biri mutlaka bu inattan vazgeçsin. Bu
dava daha da uzamasın. Konuşmamdan hoşnut olmayan sanıklar elini kaldırarak beni azledebilirler." şeklinde konuştu.
Diyarbakır 6. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın bu sabahki bölümünde 99 sanık hazır bulunurken, tutuksuz sanıklardan kimse katılmadı. Mahkeme Başkanı, sanık avukatlarının Kürtçe
savunma talebi ve tercüman atanması ile ilgili 4.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itirazın reddedildiğine dair kararı okuduktan sonra sanıkları savunma için kürsüye çağırdı. Kürsüye gelen eski DTP Genel Başkan Yardımcısı
Kamuran Yüksek, "Birêz dadger, ez dixwazim parastina xwu bi Kurdî bikim. (Sayın hakim, ben savunmamı Kürtçe yapmak istiyorum)" dedi. Bunun üzerine başkan, "
Türkçe biliyorsunuz, savunmanızı Türkçe yapmanızı istiyoruz. İkimizin de anladığı dili Türkçe'yi kullanın." dedi. Yüksek, Kürtçe'de ısrar etti. Mahkeme başkanı, "Bu konuda kararımızı verdik. Türkçe savunma yapmanızı istiyoruz, sanırım Kürtçe konuşuyorsunuz çünkü biz bilmiyoruz. Kürtçe olduğunu düşünüyoruz buyurun sizi yerinize alalım." ifadesini kullandı.
'TARİHİ FIRSATI DEĞERLENDİRİN'
Sanıkları uyararak sorguya geçtiğini hatırlatan
mahkeme başkanı, Kamuran Yüksek'in müdafilerine söz verdi. Avukatlardan Fuat Çoşacak, müvekilinin savunma hakkının elinden alındığını belirterek, "Ayrımcılığa tabi tutulmuştur. Anadil ile ilgili uluslararası tüm hususlar ihlal edilmiştir." diye konuştu.
İsrail ile
Filistin arasındaki
anlaşma, ETA, İRA örneklerindeki yargı süreçlerini hatırlatan Coşacak, yargılamanın, sorunların kolaylaştırılmasında rol oynaması kanaatinde olduklarını söyledi.
Avukatlardan Cihan Aydın da mahkeme başkanının yaptığı işlemin tanımlanmasını istedi. Aydın, "Müvekkillerimizin tek tek kürsüye çağrılması rencide edicidir. Israrla
Kürtçe savunma yapmak istiyorlar. Siz salona duyuru yapın, Türkçe yapmak isteyen varsa gelsin yapsın. Tek tek çağırmanın anlamı yok." şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı ise, "Bu sorgudur. Sanıkları çağırıyorum. Sanık kendi tercihini ortaya koyuyor." karşılığını verdi.
Daha sonra söz alan avukat Ercan Kanar, mahkemenin kararının siyasi olduğunu savundu. Bu dava ile mahkemenin eline tarihi bir fırsat geçtiğini anlatan Kanar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu davaya devletten ve önyargılardan bağımsız bakmalısınız. Sıkıyönetim döneminden daha sıkı bir tutum sergiliyorsunuz. Bir savaş mahkemesi gibi. Akan kanın durması için katkıda bulunmalısınız. Bu siyasi rehin durumuna son verin."
Avukatlardan
Meral Danış Beştaş ise ciddi bir tıkanıklık olduğunu belirterek sorguya bir türlü geçilemediğini söyledi. Mahkeme başkanı ise "Teker
teker savunma hakkı tanıyoruz. Kendileri bilirler. Bizim açımızdan karara bağlanacak yanı kalmadı." diye
cevap verdi. Tekrar söz alan Beştaş, mahkemenin tıkanıklığı çözmek zorunda olduğunu belirtti.
AVUKAT, SANIKLARA ÇAĞRI YAPTI: İNATLAŞMAKTAN VAZGEÇİN
Sanık avukatlarından İbrahim Tali Uysal ise 'inatlaşmadan vazgeçin' çağrısında bulundu. Uysal, "Tutuklu sanıklardan bir ricam var. Sizleri bekleyen eşiniz ve çocuklarınız var. Kürtler mert insanlardır. Büyük fedakarlıklar yaptılar, ama üvey evlat muamelesi gördüler. Bu inatlaşmadan vazgeçin. İddianamede dişe dokunur bir şey yok. İki taraftan biri mutlaka bu inattan vazgeçsin. Bu dava daha da uzamasın. Konuşmamdan hoşnut olmayan sanıklar elini kaldırarak beni azledebilirler." şeklinde konuştu.
Sanık avukatlarından
Sinan Tanrıkulu, sanıkların Kürtçe savunma yapmaya hazır olduklarını ancak Türkçe'ye
hazırlık yapmadıklarını söyledi. Mahkeme başkanı, "Sanırım savunma için süre istiyorsunuz. Biz öyle anladık." dedi. Bunun üzerine söz alan avukat Meral Danış Beştaş ise meslektaşının bu talebinin yanlış anlaşıldığını belirterek, "Bizim savunma için süre istememiz söz konusu değil. Müvekkillerimizin iki dilde savunmaları hazır." diye kaydetti.
Başkan, savunmasını Türkçe yapmaya hazır hisseden varsa onu dinleyeceklerini yoksa süre talep ediliyormuş gibi değerlendireceklerini vurguladı. Başkan, "Bazı sanıkların Kürtçe bilmediğini biliyoruz. Size de düşünmek için zaman olur. Erteliyoruz." diyerek duruşmaya ara verdi.
Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamede, 104'ü
tutuklu 152 kişi hakkında 'devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma', '
örgüt üyesi ve yöneticisi olmak', 'örgüte
yardım etmek' iddiasıyla 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen
hapis cezaları isteniyor.