Terör örgütü
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide'nin
Türkiye yapılanması içinde faaliyet gösterdikleri,
İstanbul'da 15 ve 20
Kasım 2003 tarihlerindeki bombalı saldırılara karıştıkları öne sürülen 73 sanığın yargılandığı davanın bugünkü
duruşmasında,
tutuklu sanıklardan 14'ü
tahliye edildi.
İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuklu sanık
Harun İlhan, daha önce
savunmasını yapmadığını belirterek, dosyadan istediği fotokopiler verilmeden de savunma yapmayacağını söyledi.
15-20 Kasım 2003'te meydana gelen saldırıların yarın yıl dönümü olduğunu hatırlatan İlhan, bu konuda genel bir açıklama yapmak istediğini belirtti. Sözlerine
besmele çekerek başlayan İlhan, ''15-20 Kasım 2003 tarihindeki eylemleri gerçekleştiren şehit kardeşlerimin, rabbimin katında mükafatlandırılmasını istiyorum. Onlar yolumuzu aydınlattılar. Şeyh
Usame Bin Ladin'in deyimiyle, bu ümmetin şehadete koşan gençleri arttıkça başarı yakınlaşacaktır'' diye konuştu.
Olayda
hedef olmadıkları halde ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileyen İlhan, olayların gerçek hedefinin Yahudiler ve
İngiltere olduğunu söyledi.
Mahkeme
heyeti başkanı tarafından Louai Sakka'yı tanıyıp tanımadığı sorulan tutuklu sanık Adnan Ersöz, Habib Akdaş'ın kendisine para temin eden kişi olarak ''Suriyeli Alaattin'' kod isimli Alaa Fattahi adında birinden bahsettiğini kaydetti. Ersöz, ''Bana emniyette Fattahi olduğu söylenen bir kişinin fotoğrafı gösterildi ve o fotoğraf dosyaya girdi. Louai Sakka olarak bildiğim kişi, eğer Alaa Fattahi ise Habib'in bahsettiği kişidir. Sakka denen şahsın kim olduğu da tam olarak teşhis edilememiştir'' dedi.
-ALAA FATTAHİ'NİN PASAPORTU-
Duruşmada söz alan Sakka'nın
avukatı Osman Karahan da, Habib Akdaş'a para temin eden kişi olarak ''Suriyeli Alaattin'' olarak bilinen Alaa Fattahi'nin 5 ay boyunca polis tarafından arandığını anlattı.
Bir şekilde müvekkiline ''Alaattin'' kod isminin
iftira olarak atıldığını ve müvekkilinin para temin eden kişi olarak dosyada yer aldığını savunan Karahan, Alaa Fattahi'nin pasaportunun renkli fotokopilerini
mahkemeye sunarak, bu kişinin Türkiye'ye giriş çıkışlarının araştırılmasını istedi.
Karahan, ayrıca pasaporttaki fotoğrafın sanıklar Adnan Ersöz ve Harun İlhan'a gösterilerek teşhis yapılmasını talep etti.
Savcının bu celse verdiği mütalaasında
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca müvekkilinin kaldığı evden yaklaşık 60 bin Avro'nun ele geçirildiğine yer verildiğini belirten Karahan, ''Bu para ortada yoktur. Görevli polislerce paranın hırsızlandığı konusunda suç duyurusunda bulunduk. Soruşturma açıldı'' dedi.
Karahan'ın sunduğu pasaporttaki fotoğraf gösterilip tanıyıp tanımadığı sorulan Harun İlhan, ''Benim Habib Akdaş'ın yanında gördüğüm ve parayı getiren kişi budur'' diye
cevap verdi.
Adnan Ersöz de, bu kişinin kendisine tanıdık geldiğini, ama kesin olarak Akdaş'a para temin eden kişi olduğunu söyleyemeyeceğini kaydetti.
-SAKKA DURUŞMA SALONUNDAN ÇIKARTILDI-
Fotoğraf gösterilmek üzere tercüman aracılığı ile ayağa kalkması istenen Sakka, ayağa kalkmayacağını söyledi.
Mahkeme heyeti başkanının bu durumu tutanağa geçirdiği sırada Sakka,
Türkçe olarak ''Ben konuşmak istiyorum, ama siz bahane bulup beni susturmak istiyorsunuz'' dedi.
Başkanın uyarısına rağmen konuşmasını sürdüren Sakka'nın, salondan dışarıya çıkartılması istendi.
Sakka, salondan çıkarıldığı sırada da heyet başkanına yönelik ''Türk polisi başarısız olmuşsa bunu ben mi kapatacağım? Aha para getireni bulduk. Aha finansörü bulduk diyorlar. Bak bana bak. Sabiha Gökçen'e CIA uçakları geldi. Senden tık çıkmadı. Zaten ABD adına tutukluyorsunuz. Benim düşmanım belli,
İsrail'' diye konuştu.
-TAHLİYE KARARI-
Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından tutuklu sanıklardan Mustafa Atlıhan, Şükrü Hakan Yiğit, Halil Ökçe, Ahmet Demir, Nurettin Gündüz,
Servet Özcan, Abdülmenaf Dağaç,
Mehmet Yılmaz,
Suat Şarman, Hayrettin Basınlı, Cahit
Öztürk, Ali Yaman, Murat İdrak ve İsmail Duru'nun tahliyelerine karar verdi.
Fevzi Yitiz, Adnan Ersöz, Yusuf
Polat, Harun İlhan, Osman Eken, Seyit Ertul, Baki Yiğit, Hamed Obysi ve Louai Sakka'nın tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, avukat Karahan'ın sunduğu belgenin sureti eklenerek Alaa Fattahi'nin Türkiye'ye giriş yapıp yapmadığının ilgili birimlerden sorulmasına hükmetti.
Tutuklu sanıkların avukatlarına esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için kesin süre veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
Tahliye kararını öğrenen sanık yakınları,
tekbir getirerek sevinç gösterilerinde bulundu.
Cezaevi ring aracına götürülen tutuklu sanıklar, ABD ve İsrail aleyhine sloganlar attı.
Öte yandan, davanın tutuklu sanıklarından Sakka, güvenlik gerekçesiyle
adliye binasına hakim ve savcıların kullandığı kapıdan alındı ve çıkarıldı.
-CEZA İSTEMLERİ-
Davanın 2
7 Haziran 2005 tarihli duruşmasında Cumhuriyet Savcılığınca verilen mütalaada, sanıklardan Fevzi Yitiz, Adnan Ersöz, Harun İlhan ve Yusuf Polat'ın, TCK'nın 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ''
Türkiye Cumhuriyeti Ana
yasası'nı değiştirmeye cebren teşebbüs etmek'' suçundan müebbet ağır
hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.
Sanıklardan Baki Yiğit ve Seyit Ertul'un, yeni TCK'nın 314. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ''yasa dışı örgütün yöneticiliğini yapmak'' suçundan 15 ile 22.5 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılması istenen mütalaada, aralarında Mediha
Yıldırım ve Cemile Akdaş'ın da bulunduğu 18 sanığın ise eski TCK'nın 169. maddesi uyarınca ''yasa dışı örgüte
yardım ve yataklık etmek'' suçundan 4.5 ile 7.5 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.
Sanıklardan 15'inin de yeni TCK'nın 314. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ''yasa dışı örgüte üye olmak'' suçundan 7.5 ile 15'er yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılması talep edilen mütalaada, 1 sanığın ise ''6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet etmek'' suçundan 1 ile 3 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.
Mütalaada, 31 sanığın ise üzerlerine atılı suçlardan beraatleri öngörülüyor.
Bugünkü duruşmada verilen mütalaada da, Louai Sakka'nın ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. Sakka'nın ayrıca ''tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurmak'', ''resmi evrakta sahtecilik'' ve ''genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması'' suçlarından da 9 ile 26,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istenen mütalaada, sanıklardan Hamed Obysi'nin de ''suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüte üye olmak'', ''tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurmak'', ''resmi evrakta sahtecilik'' ve ''genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması'' suçlarından 15-35,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edildi.