Şahin: Herkes için ibret olsun !

Adalet Bakanı Şahin, "Müfettişlerin ilk tespitine göre, orada bir takım olumsuz davranışların, kötü muamelenin olduğuna dair tespitler var." dedi.

Şahin: Herkes için ibret olsun !

TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Şahin, Engin Ceber'in cezaevinde kötü muamele sonucu öldüğüne dair iddialara cevap verdi. ''Müfettişlerin ilk tespitlerine göre, orada bir takım olumsuz davranışların, kötü muamelelerin olduğuna dair tespitler var'' diyen Şahin, şöyle devam etti: ''Görüntü kameraları inceleniyor. Koğuşlarda kalan hükümlü ve tutukluların ifadelerine başvuruluyor. Diğer infaz koruma memurlarının bilgileri alınıyor. Bütün bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra rapor cumhuriyet savcılığına intikal edecek. Cumhuriyet Savcılığı gereken işlemleri yapacak. Ortada bir ölüm olayı vardır. Bu ölüm olayının kötü muameleden ve işkenceden olduğu iddia edilmektedir. TCK'nın 94. maddesine göre işkence sonucu bir vatandaş hayatını kaybederse, bu suçu işleyenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırırlar. Müfettişler gerekli incelemeleri tamamlayacaklar. Konu, yargıya intikal edecek. Yargının da en isabetli kararı vereceğini düşünüyorum. Bunun, herkes için, tüm kamu görevlileri için, özellikle bu tür sorumluluklar üstlenenler için ibret olmasını, herkesin kendisine çeki düzen verecek bir olay olmasını temenni ediyorum. Keşke böyle bir olayı yaşamasaydık.'' Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Engir Ceber ilgili olayların ceza infaz kurumlarında bir daha yaşanmaması konusunda gerekli önlemlerin alınacağını belirterek, ''Ceza infaz kurumlarında 40 bine yakın personel var. Bunları ciddi bir eğitime tabi tutmamız gerekiyor'' dedi. TBMM'de, basın toplantısı düzenleyen Şahin, Türkiye'nin, Cumhuriyetle birlikte, çağdaş uygarlığı yakalamak ve başta çağdaş hukuk normları olmak üzere batı değerlerini ülkeye taşımaya karar verdiğini belirtti. 85 yıllık süre içinde bununla ilgili çok ciddi adımlar atıldığını anlatan Şahin, Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Atatürk, arkadaşları ve Parlamentonun, batı değerlerinin Türkiye'ye taşınmasını, böylece ülkenin her alanda atılım yapmasını yeğlediklerini söyledi. Türkiye'nin bu istikamete doğru yürüyüşünün devam ettiğini dile getiren Şahin, AB organlarının Türkiye'ye tam üyelik için yeşil ışık yakmasından sonra, bir seri uyum paketleri çıktığını anlattı. Şahin, 1999 yılından sonra 3, kendi dönemlerinde de 5 uyum paketinin hayata geçirildiğini, 9. uyum paketiyle ilgili uygulama çalışmalarının sürdüğünü ifade ederek, şöyle devam etti: ''Bütün bunların temel amacı, Cumhuriyet kurulurken ortaya konan hedef istikametinde adımlardır. Bu uyum paketleriyle önce mevzuatımızı, AB mevzuatına uyarlama çalışmaları yapıldı. Hedefimiz daha demokratik Türkiye'dir. İktidara gelmiş tüm siyasi partiler, Türkiye'yi daha da demokratik hale getirmek için çaba sarf ettiler. Daha demokratik, daha özgürlükçü bir Türkiye için bu adımlar atıldı, atılmaya devam ediyor. Daha şeffaf ve daha hesap verebilir bir Türkiye için bu adımlar atıldı ve atılacak.'' Şahin, 2004 yılı başlarında Türkiye'nin, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM) ''sistematik işkence uygulanan ülkeler listesinde'' olduğunu belirterek, yakın bir zamana kadar Türkiye'nin işkencenin yapıldığı ülke olarak görüldüğünü kaydetti. ''301 İLE İLGİLİ SORU SORMAZ OLDUNUZ'' Gözaltı süresinin 4 günle sınırlandırılmasının, AKPM'nin işkence listesinden çıkmasına önemli katkı sağladığını vurgulayan Şahin, daha sonra TCK'da önemli değişiklikler yapıldığını, işkence suçunun cezalarının bir kaç misli ağırlaştırıldığını hatırlattı. Düşünce ve ifade özgürlüyle ilgili atılan adımların da bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Şahin, şunları söyledi: ''Adalet Bakanlığı görevime başladığım ilk haftalarda hep 301'i soruyordunuz. Ama artık bana 301 ile ilgili soru sormaz oldunuz. Çünkü TCK'nın 301. maddesinden dolayı, basın mensupları, gazeteciler, yazarlar hakkında davalar açılırdı. 2004 yılında TCK'da yapılan değişiklik 2005'te yürürlüğe girdi. Daha önce var olan izin prosedürü kaldırılmıştı. Şimdi izin prosedürü tekrar geldi. Avrupa Parlamentosu'ndan çeşitli heyetler geldi. Daha önce konuşmaya başlar başlamaz, selamdan sonra önce 301'i sorarlardı. Şimdi oradan gelenler, 301 ile ilgili bir soru yöneltmiyorlar. Eksik olmayın sizin de gündeminizden çıktı. Daha önce izin için başvurulan dosyalardan 80'ine izin veriliyordu, 20'sine verilmiyordu. Şimdi tam bunun tersi oldu. Çünkü gelen dosyaları, AİHM'nin verdiği kararlar doğrultusunda değerlendiriyoruz. Şok edici, yadırgayıcı ifade de olsa bir takım konuşmaları biz artık, düşünme açıklama bağlamında değerlendiriyoruz. Her gelen 100 dosyadan 80'i bu bağlamda değerlendirilerek, izin verilmiyor. sadece hakaret içerdiği için 20'sine artık izin veriliyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü anlamında Türkiye önemli bir mesafe aldı.'' ''ZİHNİYET VE KAFALAR DEĞİŞMELİ'' Yasalarda mükemmel düzenlemeler yapılsa bile, zihniyet ve kafaların değişmesi gerektiğini ifade eden Şahin, şu görüşleri dile getirdi: ''Mutlaka yapılan yasal düzenlemeleri uygulamaya da çok başarılı şekilde yansıtmamız gerekir. Yaptığımız bu yasal düzenlemeleri yüzde yüz uygulamaya yansıtabilmek bir zamanı gerektiriyor. Kafaların zihniyetlerin değişmesi gerekiyor. Evet, AKPM'nin işkence yapılan ülkeler listesinden Türkiye çıktı ama işkenceye sıfır tolerans deyince, hiç işkence olmuyor denilemez. Bireysel olarak da münferit olarak da olsa işkenceyle zaman zaman karşılaşıyoruz. İşte bunlardan bir tanesi de cezaevinden çıktıktan hemen sonra Engin Ceber'in başına geldi. Bu haberi duyar duymaz 2 müfettiş görevlendirdim. Metris Cezaevinde gerekli çalışmaları yaptılar. Dün bana vermiş oldukları bilgi notunda, işkence iddialarının ciddi bulunduğu, bununla ilgili delil toplamaya başladıklarını ve ilk elde ettikleri bilgilerde sorumlu gördükleri 19 kişinin açığa alınması kararını verdiklerini ifade ettiler. Bugün Teftiş Kurulu Başkanından aldığım bilgiye göre, ifade alma çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor. Kuşkusuz Türkiye'nin cezaevinde kötü muamele gördüğü için bir vatandaşın hayatını kaybettiği ülke olarak dünya kamuoyunda anılması herkesi üzdü. Bundan en çok da ben üzüldüm. Çünkü Adalet Bakanıyım. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, benim bakanlığım bünyesindeki genel müdürlüktür. Ceza infaz kurumları da bana bağlı olan genel müdürlüğüne bağladır.'' ''(KARAKOL DUVARLARI CAMDAN OLACAK) SLOGANI'' Bakan Şahin, 1991 yılı seçimlerine doğru bir siyasi partinin kendisini de çok etkileyen ''Karakol duvarları camdan olacak'' şeklinde bir sloganının olduğunu belirterek, karakol duvarlarının camdan yapmanın mümkün olmadığını ama bu sloganla güvenlik güçlerinin davranışlarının dışarıdan görülüyormuş gibi algılandığını söyledi. ''Ceza infaz kuruluşları da aynı anlayışla yürütülmelidir. Keşke ceza infaz kurumlarımızın da duvarları camdan olabilecek şekilde şeffaf hale getirilebilse'' diyen Şahin, şu veya bu şekilde cezaevine düşen insanları misafir olarak gördüklerini bildirdi. Şahin, devlet erkini kullanan kamu görevlilerinin, hangi suçu işlerse işlesin, hangi davranışta bulunursa bulunsun, insanlara düşmanca davranamayacaklarını bildirdi. Kamu görevlilerinin devlete yakışır şekilde muamelede bulunması gerektiğini dile getiren Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu konuda üzerimize önemli görevler düştüğünü biliyoruz. Özellikle Adalet Bakanı olarak, ceza infaz kurumlarında buna benzer olayların bir daha tahakkuk etmemesi konusunda arkadaşlarımla oturup konuşacağım. Gerekli önlemleri almaya gayret edeceğiz. 40 bine yakın ceza infaz kurumlarında görev yapan personel var. Bunları ciddi bir eğitime tabi tutmamız gerekiyor. Şimdi bir suç işlendi. Bununla ilgili Teftiş Kurulumuz raporunu verecek, bu daha sonra yargıya intikal edecek. Şimdiden kimseyi de yargı kararı kesinleşmeden suçlu da ilan edemem. Müfettişlerin ilk tespitlerine göre, orada bir takım olumsuz davranışların, kötü muamelelerin olduğuna dair tespitler var. Görüntü kameraları inceleniyor. Koğuşlarda kalan hükümlü ve tutukluların ifadelerine başvuruluyor. Diğer infaz koruma memurlarının bilgileri alınıyor. Bütün bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra rapor cumhuriyet savcılığına intikal edecek. Cumhuriyet Savcılığı gereken işlemleri yapacak. Ortada bir ölüm olayı vardır. Bu ölüm olayının kötü muameleden ve işkenceden olduğu iddia edilmektedir. TCK'nın 94. maddesine göre işkence sonucu bir vatandaş hayatını kaybederse, bu suçu işleyenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırırlar. Müfettişler gerekli incelemeleri tamamlayacaklar. Konu, yargıya intikal edecek. Yargının da en isabetli kararı vereceğini düşünüyorum. Bunun, herkes için, tüm kamu görevlileri için, özellikle bu tür sorumluluklar üstlenenler için ibret olmasını, herkesin kendisine çeki düzen verecek bir olay olmasını temenni ediyorum. Keşke böyle bir olayı yaşamasaydık.'' ''CEBER'İN BABASINI ARADIM'' Engin Ceber'in babasını dün aradığını, acısını paylaştığını ifade ettiğini anlatan Şahin, Ceber'in babasının son derece olgun bir insan olduğunu ve suçluların cezalandırılmasını istediğini bildirdi. Şahin, Türkiye'nin, kendi kabuğuna çekilmiş, kimsenin ilgilenmediği bir ülke olmadığını ifade ederek, Türkiye'de olup biten her şeyin tüm dünya kamuoyu tarafından izlendiğini kaydetti. İşkenceyle mücadelede bu yaşananları tamamen geride bırakacağız ve işte o zaman işkenceye sıfır toleransın bir anlamı olacak. Yaşananlardan hepimiz üzüntü duyuyoruz'' diye konuştu. Yunus Emre'nin ''Bir garip ölmüş diyeler, 3 gün sonra duyalar'' sözünü hatırlatan Şahin, gazetecilerin her türlü olumsuzluğu, her türlü olayı kamuoyunun gündemine getirerek, kanunsuzlukla mücadelede önemli görev yaptığını bildirdi. Şahin, gazetecilere, ''Olayların üstüne üstüne gidiyorsunuz, duyarsız kalanları bile duyarlı hale getirecek sorumluluk üstleniyorsunuz'' dedi. AA
<< Önceki Haber Şahin: Herkes için ibret olsun ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER