Muharrem Sarıkaya,
Sabah Gazetesi'yle yolları ayırma kararı aldı, okurlarına işte böyle duyurdu:
Bir bahar vedası...
Bir bahardı gelişimiz.
Bu gidişimizde olduğu gibi...
Ama o gün sonbahardı, bugün ise ilkbahar...
O gün yirmi iki yıl yaşanan limandan,
sürprizlerle dolu yeni birine doğru yelken açmıştık.
Meteorolojik tahminler doğru çıkmış; yolda yakalayan kış kasıp kavurmuştu.
Hem de üç kez...
Önce
fırtına...
Ardından boran...
Sonra da, çatıyı, bacayı uçuran kasırga...
Herkes bir tahtaya sarıldı, birilerimiz direğe, bazılarımız da yelkene.
Sonuçta gemi ayakta kaldı...
Kışa direnenler yoruldu; bazılarımız
küçük bir tipiye yenildi.
Tam da bahar geldi, sakin sulara erişildi demişken...
Deli gönül durur mu?
Altı buçuk yıl süren
yolculuk sonrası, bu baharda da yollara düştü.
Tıpkı, Kazım Koyuncu'nun şarkısındaki gibi:
"İşte gidiyorum
bir şey demeden
arkamı dönmeden
şikâyet etmeden...
ne küslük var
ne pişmanlık kalbimde..."
Oysa
Erdal Ağabey'in kirpileri de kış uykusundan uyanmış; yaşama sarılmıştı...
Badem,
elma, erik de tomurcukların içinden tozpembe rengini göstermeye başlamıştı.
Thomas More'un rehberliğindeki ütopyalara dalmamız için bahar da kucağını sonuna kadar açmıştı.
Bir zamanlar uçup gitmiş leylekler dönmüş; direğin üstündeki babadan kalma yuvaya çoktan konmuştu.
Yazın sıcağı her taraftan "Geliyorum" diyordu.
Hayata dair yeni cesaretlere, farklı maceralara yelken açmaya da gerek yoktu.
Yeni bir başlangıç için koşturmaya, tırmanmaya da...
Sırtında bir tişört, bir de bermuda şort; düşünceye, tasaya da umursuz bir boykot yeterdi...
Aragon'un o şiirindeki dizeler gibi:
"Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun
Ve bana bütün söyleyebildiklerin
Akşam evinin eşiğinde oturmuş
serinleyen birinin aklına gelebilecek düşünceler.
Peki ne anlamı var
öyleyse bunca yolculuğun..."
Ama olmadı...
Gönül duramadı...
Bize yine yol göründü.
Gittiğimiz yer de öyle uzak değil.
Bizim millet mahallesinin, komşuları, sakinleri tanıdık bildik yeni sokağı...
Dedik ya bazen gitmek kavuşmaktır özlenen hayata...
Mahallenin yeni sokağında buluşmak üzere...
Hoşça kalın...
MUHARREM SARIKAYA - SABAH