Kılıç, partisinin
İzmir İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında,
genel merkez yönetiminin bir süredir kongreyle ilgili toplumun çeşitli kesimlerinin görüşlerine başvurduğunu, parti teşkilatlarını dinleyip görüş ve önerilerini aldığını söyledi.
İstişare toplantıları sonucunda Genel İdare Kurulu için bin 100 kişilik bir
teklif listesi hazırlandığını, bunların arasında 300'ün üzerinde ismin öne çıktığını anlatan Kılıç, genel
başkanlık için de 40'ın üzerinde adayın belirlendiğini kaydetti.
Kılıç, AK Partili, CHP'li, Mecliste grubu bulunan, bulunmayan tüm partilileri, ''Ben Milli Görüşçüyüm'' diyen herkesi, partisinin çatısı altında toplanmaya çağırdı.
Kamplaşma ve kutuplaşmanın partisi olmadıklarını ve olmayacaklarını dile getiren Kılıç, ''Sağduyulu,
kavga etmeyen, projelerle konuşan
siyaset tarzımızı sürdüreceğiz.
Çözüme dayalı, bilgiye dayalı ve ahlak ekseninde siyaset tarzımızı sürdüreceğiz. Saadet,
Türkiye'nin partisidir. Yerli olan, antiemperyalist olan, maneviyatçı olan,
adalet,
özgürlük,
refah ilkelerini savunan herkese kapımız açık'' dedi.
''Sürekli gerilim üreten, sürekli çatışan ve bunlardan beslenen bir siyasi yapının'' artık Türkiye'ye vereceği bir şeyin kalmadığını dile getiren Kılıç, siyasetin kavga ederek ve sürekli gerginlik üreterek değil, konuşarak ve belli bir üslup seviyesinde yapılması gerektiğini vurguladı.
Kılıç, son 10 yıldır uygulanan
ekonomik politikaların, Türkiye'nin kaynaklarının borçlanma,
faizler,
dış ticaret ve özelleştirmeler yoluyla
ülke dışına çıkmasına yol açtığını savunarak, şöyle devam etti:
''Türkiye, gece gündüz, bayram,
tatil demeden, her dakika tam 57 bin 78 dolar daha borç alıyor. Dakikada 61 bin 263 dolar faiz ödüyor. Dış ticarette dakikada 136 bin 225 dolar açık veriyor. Bir dakikada tam 92 bin 466 dolar cari açık ortaya çıkıyor ve ekonomik olarak iflasa sürükleniyor.
Ekonomideki bu olumsuz durum her dakika bir
kredi kartı sahibinin borç batağına düşmesine, her dakikada iki senedin
protesto edilmesine, dakikada iki çekin karşılıksız çıkmasına, her iki dakikada bir borçlu vatandaşın kredi kartı borcunu ödeyemeyerek
icralık olmasına neden oluyor.
Bu kadar sorun, adaletsizlik ve çözümsüzlük içerisinde 'istikrar sürsün' sloganının doğruluğundan söz edebilir miyiz? Biz bu tabloda olumlu bir istikrar göremiyoruz. Görenler de bunu nasıl başarıyor anlayamıyoruz.''