Numan Kurtulmuş'un tekrar genel başkan seçildiği kongrenin iptali için 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açıldı. Davayı Oğuzhan Asıltürk'ün açtığı öğrenildi. SAADET PARTİSİ'NDEN AÇIKLAMA GELDİ Saadet Partisi (SP)'nden yapılan açıklamada, partiyi kongreye götürmek için imza toplanmasının partiye zarar vereceği uyarısında bulunuldu. Açıklamada, iki liste arasında farkın yönetim tarzı farklılıkları olduğuna işaret edildi. Saadet Partisi'nden yapılan açıklamada, 11 Temmuz Pazar günü "Kongreden İktidara" sloganıyla yaptıkları çok muhteşem bir kalabalık ve coşkuyla gerçekleştiği belirtildi. Kongreyle ilgili olarak, Genel Başkan Numan Kurtulmuş'un 13 Temmuz tarihinde açıklama yaptığına işaret edilen açıklamada, gelişmelerden dolayı yeni bir açıklama yapılması, gereği hissedildiği ifade edildi. Kongrede iki listeli olarak gerçekleşmesinin kırgınlık vesilesi yapılmaması gerektiğine işaret edilen açıklamada şöyle denildi: "Bir büyük kongreye giderken olması gereken, Genel Başkan'ın gerekli istişareleri tamamladıktan sonra, listesini yapıp, delegelerin onayına sunmasıdır. Genel Başkan'ımız, başta bütün il başkanlarımız olmak üzere, davamızın mensubu ve sempatizanı pek çok şahıs ve kuruluşlarla istişarelerini, geniş platformda gerçekleştirmiştir. Değişmeden yenilenmek ve tasfiye değil takviye anlayışıyla oluşturulmaya çalışılan ve önümüzdeki ilk seçimde partimizi iktidara taşıması beklenen bu liste çalışması esnasında, pek tabiidir ki, bu davanın kurucusu Muhterem Erbakan Hoca'mızla ve ayrıca Yüksek İstişare Kurulu'muzdaki değerli ağabeylerimizle de konu uzun uzun müzakere edilmiş ve bir mutabakat aranmıştır. Ancak yayılmaya çalışılan yanlış bilgilerin aksine, maalesef herhangi bir mutabakat sağlanamamıştır. Zaten bir mutabakat olsaydı, mutabakattan niçin vazgeçilsindi ki?" Yüksek İstişare Kurulu'nda 40 yıldır uygulanan 10 il başkanının listede olması uygulamasına niçin karşı çıkıldığı sorulan açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Her makul düşünenin kabul edeceği, bir gerçek de, şudur. Böyle bir çalışma için, en etkili istişare, Partimizin Yüksek İstişare Kurulu'yla yapılmalıdır. Ancak buradaki görüşleri aldıktan sonra listeye son şeklini vermesi gereken Genel Başkan'dır. Aksi bir uygulama kamuoyunda da kabul görmeyecektir. Sonuç olarak bütün istişareler dikkate alınarak hazırlanan liste, Yüksek İstişare Kurulu'muza da bildirilmiştir. Ancak kongre esnasında beklenmedik bir şekilde, yeşil listenin 5 imzayla divan başkanlığına verildiği üzülerek görülmüştür. Bunun üzerine, beyaz listeden olabilecek istifalar düşünülerek, son anda, yeni bir takım düzeltmeler yapılması yoluna, zorunlu olarak gidilmiş ve böylece liste verilmiştir. İki liste arasındaki temel fark, siyasi ve fikri ayrılık değil, yönetim tarzı farkıdır ve Yüksek İstişare Kurulu üyelerimizin ve il başkanlarının listede olup olmamasıdır. Halbuki tüzük değişikliğiyle de, Yüksek İstişare Kurulu'ndaki ağabeylerimizin, her türlü fikri desteklerinden istifade edilecek bir zemin hazırlanmıştır. Bu davaya hizmet için, illaki GİK'te yer almak şart mıdır?" Açıklamada, sorumlu mevkilerdekilere düşen görevin Genel Başkanlık makamının bir vesayet görüntüsü altında yönetilen, sadece emredileni yapan bir algının içine sokulmaması olduğu vurgulandı. Açıklamada, bunların hiçbir şekilde partinin faydasına olmadığı kaydedildi. Liste konusunu bahane ederek partiyi yeniden kongreye götürme yönündeki girişimleri yanlış buldukları ifade edilen açıklamada, "Girişimin, ilave kırgınlık, küskünlük ve bölünmelere neden olacağından endişe etmekteyiz. Bu da, davamıza önemli ölçüde zarar verecektir. Bu kongreyle bütün teşkilat mensuplarımız ileriye bakmalı, ilk seçimlerde Meclis'e girecek, iktidara getirecek şekilde oluşan ivmenin artırılması ve hızlandırılması gayretlerinin içinde olmalıdır."