Roj TV'nin kapatılmaması için
Danimarka Başbakanı Rasmussen'e
mektup gönderen DTP'li belediye başkanları hakkında açılan
davanın ikinci
duruşması yapıldı.
Duruşmaya katılan 5 belediye başkanı olay mektubu sahiplenirken, SHP'li olduklarını dile getiren 2 belediye başkanı ise mektupla ilgilerinin bulunmadığını söylediler.
Diyarbakır 5. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde 56 belediye başkanı hakkında Roj TV'ye mektup gönderdikleri gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması görüldü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Roj TV ve Kongra-Gel yöneticisi olduğu iddia edilen Abdullah Hicap hakkında bir
soruşturma dosyası olmadığına dair gönderdiği yazı dosyaya konulup tutanağa geçirildi.
İlk duruşmada ifade vermeyen 7 belediye başkanı bu duruşmada ifade verdi. Belediye başkanları
Abdullah Demirbaş,
Orhan Özer, Memet Tahir Karamaner, Hurşit Alptekin, Mehmet Nasır Aras mektubu gönderdiklerini ve daha önceki belediye başkanlarının verdiği 5 sayfalık savunmaya katıldıklarını söyledi.
Mahkeme Başkanı Dündar Örsdemir, belediye başkanlarına, Roj TV hakkında Adalet Bakanlığı'nın oluşturduğu dosyadaki bazı
örgüt militanlarının "Roj TV örgütün yayın organıdır" yönündeki ifadelerini sordu.
Bunun üzerine Avukatlar
Muharrem Erbey, Sedat Yurttaş,
Meral Danış Beştaş ve
Selahattin Demirtaş, müdahale ederek şunları söyledi: "Dava belediye başkanlarının Roj TV'ye mektup gönderme davasıdır. Burada Roj TV değil belediye başkanları yargılanıyor. Kaldı ki söz konusu raporlar istihbari niteliktedir ve
delil olarak kullanılamayacağı bizzat bu raporlarda yazılmaktadır. Dolayısıyla delil olarak kullanılamaz, buna dayanarak da soru soramazsınız. İddianame dışına çıkamazsınız. Bu sorularla Anayasa'ya ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılama ilkesine aykırı davranıyorsunuz."
Avukatlar ayrıca Adalet Bakanlığı'nın gönderdiği dosyanın da bu istihbari raporlara dayandığını belirterek bununla ilgili olarak da soru sorulamayacağını savundu.
Bunun üzerine söz alan savcı da belediye başkanlarının Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'e mektup göndermeleri nedeniyle dava açıldığına dikkat çekerek, yakalanan örgüt mensuplarının ifadelerinin sorulmamasını istedi.
Ancak
mahkeme heyeti davanın "örgüte bilerek ve isteyerek
yardım etme"den açıldığını belirterek avukatlar ile savcının talebini reddetti ve sorularını her bir başkana yöneltti.
2 BAŞKAN: HABERİMİZ YOK
Adıyaman'a bağlı Yaylakonak Belde Belediye Başkanı Hasan Karakaya ile
Batman Beşiri ilçesine bağlı İkiköprü Belde Belediye Başkanı Fahrettin Astan gönderilen mektuptan haberi olmadığını belirterek, "Mektubun içeriğine katılmıyoruz. Mektuptan haberimiz de yok. Bizi kimse aramadı. Mektup isteğimiz ve bilgimiz dışında gönderilmiştir" dedi.
Karakaya'nın avukatı Şeyho Saya, müvekkilinin DTP değil SHP üyesi olduğunu belirterek buna ilişkin parti üyelik belgesi sundu.
Daha sonra savcı duruşmaya gelmeyen
Iğdır Hoşhaber Belde Belediye Başkanı Nusret Aras ile Diyarbakır
Dicle Belediye Başkanı Abdullah Akengin hakkında duruşmaya gelmedikleri için gıyabi
tutuklama kararı verilmesini istedi. Bunun üzerine avukatlar
trafik kazası geçiren Murat Ceylan ile Aras ve Akengin'in gelecek duruşma hazır edeceklerini belirterek tutuklama verilmemesini talep etti.
Ceylan'ın mazeretini kabul eden mahkeme heyeti Aras ve Akengin'in zorla duruşmaya getirilmesini kararlaştırarak duruşmayı 23 Ocak 2007'ye erteledi.
Bu arada Danimarka Büyükelçilik Müsteşarı Soren Jacobsen da duruşmayı izledi.
Duruşma çıkışı gazetecilere bir açıklama yapan Diyarbakır İlk Kademe Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş,
yargılanmalarının anti demokratik bir
uygulama olduğunu savunarak, şöyle dedi: "İddianeminin içeriği ve bize sorulan sorular anti demokratik. Bu anlamıyla tabii ki böyle bir yargılanmanın olması da
Türkiye demokrasisi açısından bir ayıptır. Bu ülkede herkesin yayın hakkı olduğunu inanıyoruz. Bizlerde bir vatandaş duyarlılığı bir belediye duyarlılığı göstererek böyle bir mektup gönderdik. Bunun demokratik bir tepki olarak değerlendirilmesi gerekirken, yargılanma nedeni olması bile düşündürücüdür. Umuyor ve diliyorum hukukun üstünlüğü ile gelişecek ve suçsuz olduğumuz da anlaşılacaktır. Ayrıca Roj Tv'nin Diyarbakır ve bölgenin birçok ilinde kaynağı bilinmeyen bir şekilde engellenmesinin de yurttaşların da özgürce bir yayın alma hakkının engellenmesi olduğunu düşünüyoruz."
Demirbaş, duruşmada mektupla ilgilerinin bulunmadığını söyleyen 2 belediye başkanı için de "Kendi bireysel yaklaşımıdır. Dolayısıyla buna saygı göstermek gerekir. Herkesin aynı düşünmesi mümkün değil. Bu da bir demokrasi. Farklılıkların kendisi de bir demokrasi. Biz böyle düşündük böyle yaptık. Onlarda böyle düşünmüyor, böyle yapmıyor. Gayet
doğal bir şey. O arkadaşlarımızın yaklaşımına saygı duyuyoruz." değerlendirmesini yaptı.
DTP'li 56 belediye başkanı Roj TV'nin kapatılmaması için 21
Aralık 2005'te Danimarka Başbakanı Rasmussen'e bir mektup göndermişti. Mektup üzerine Diyarbakır Cumhuriyet
Savcısı Süleyman
Karaca, 20 Haziran 2006'da açtığı soruşturmayı tamamlayarak, TCK'nın 220/7, 314/2, 53 maddeleri uyarınca "bilerek ve isteyerek silahlı örgüte yardım etme" fiili işlendiği gerekçesiyle, DTP'li başkanlar hakkında 15'er yıl
hapis istemi ile dava açmıştı.
Savcı,
iddianamesinde ayrıca, belediye başkanlarının görevden alınmasını talep etmişti.