Erdoğan'ın Türk seçmeniyle dile getirilmemiş bir
anlaşma yaptığı belirtilen yazıda, bu anlaşmanın, başbakanın hızlı
ekonomik büyüme, istihdam ve para akışı sağlaması, seçmenlerin de kendisinin
demokrasiyi şekillendirmesine olanak tanıması olduğu belirtildi.
Şimdiye kadar bu zımni sözleşmenin iyi işlediği belirtilen yazıda, kişi başına düşen milli gelirin neredeyse üç kat arttığına işaret edilerek anayasa referandumu ve
AK Partinin orduyla ilgili politikalara dikkat çekildi.
Türklerin orduya saygı duyduğu ancak halkın çoğunun askerlerin siyasetten uzak durmasını istediği belirtilen yazıda, Erdoğan'ın bunu yapmayı başardığı kaydedildi.
Erdoğan'ın Kasımpaşalılığından ve kişisel özelliklerinden de bahsedilen yazıda, Davos'ta
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e sarfettiği sözlerin, Erdoğan'ın
İslam dünyasındaki şöhretini pekiştirdiği hatırlatıldı.
Yazıda, başarının anahtarının ekonomik büyümede olduğunu anlayan Erdoğan'ın, iktidarı döneminde Türkiye'yi İMF kredilerine bağımlı bir
ülkeden dünyanın 16. büyük ekonomisine sahip bir ülke haline getirdiği kaydedildi.
Yazıda, muhalefetin Erdoğan'ı koltuğundan etme ihtimalinin uzak olduğu, başbakanın AK parti içinde de gerçek rakiplerinin bulunmadığı belirtildi.
'İslamcılığın yayılacağı korkusu yaymanın' kendisine oy kaybettirdiğini anlayan muhalefetin,
laiklik konusunda
kampanya yapmayı bırakıp bunun yerine Erdoğan'ın demokrasi şampiyonu imajında delikler aramaya başladığı da yazıda kaydedildi.
Erdoğan'ın siyasi programının temelini yeni anayasa hazırlanmasının oluşturduğu belirtilen yazıda, anayasa ve
başkanlık sistemi tartışmalarına yer verildi.
Başbakan Erdoğan'a en büyük tehdidin ekonomik
kriz olduğu belirtilen yazıda, olası bir kriz sonucu ekonomide bozulmanın seçmenin Erdoğan'ı terk etmesine yol açabileceği ancak böyle bir krize kadar kimin patron olduğuna dair hiçbir şüphe bulunmadığı belirtildi.
AA