Savaş tam tamlarına kulak vereceğinize resmin tümünü görün!
Peki çare?
1990'lara mı dönmek?
Askere yeni yetkilerle Olağanüstü Hal'ler ilan etmek... Zorla köy boşaltmak... İnsanları kendi yurtlarında
sürgün yaşatmak... Şehirlerde hayatı cehenneme çevirmek... Faili meçhulleri, yargısız infazları başlatmak... Cezaevlerini yeniden doldurmak... AB sürecini tersyüz etmek...
Hepsi yaşandı 1990'larda.
Bugünlere böyle geldik.
Ama dağ yolları kesilemedi. PKK'ya katılımlar sürüyor.
O zaman, daha ne yapalım?
Kuzey Irak'ı da hallaç pamuğu gibi atmak... Barzani'yi tankla topla hizaya getirmek...
Güvenlik şeridi, tampon
bölge diyerek Irak'ın kuzeyinde belli bölgeleri işgal etmek...
Öyle mi?
Çare olabilecek mi?..
Aklınıza başka neler geliyor?
Yoksullukla mücadele etmek... Aş ve işle ilgili yeni paketler açmak... Eğitim düzeyini yükseltmek,
Türkçe öğretmek...
Sağlık hizmetlerini geliştirmek... Devleti şirinleştirmek...
Dağın yolu böylece kesilir mi?
Yoksa PKK'ya katılanların
yoksul oldukları için mi, cahil oldukları için mi, tahsilsiz oldukları için mi, işsiz oldukları için mi dağın yolunu tuttuklarını düşünüyorsunuz hâlâ?
Allah iyiliğinizi versin!
Buna rağmen daha hâlâ bu ezberde ısrar mı edilecek? 1990'ların o kanlı filmi yeniden vizyona mı sokulacak?
Yazık olur.
Yine ormanda kaybolmayın. Tam tersine, resmin tümünü görmeye çalışın.
Uzun soluklu, kapsamlı bir strateji oluşturmaktan başka çare yok.
Ve bu stratejinin göbeğine de kültürel farklılıkları,
Kürt kimliğini ve bunun gerektirdiği demokratik adımları,
sivil anayasayı, AB seferberliğini oturtmaktan başka çare yok.
Savaş tam tamları yerine, demokrasiyle hukuk devletinin, özgürlükler ve
insan hakları düzeninin sesine kulak verin, resmin tümünü görmeye çalışın.
Yoksa kanlı kısır döngü kırılmaz!
HASAN CEMAL - MİLLİYET