Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Fazıl Tekin'in bekâr olmasına rağmen 'eşi çarşaflı' diye fişlenmesi, Türk
Ceza Kanunu'na göre suç teşkil ediyor. 'Kişisel verilerin kaydedilmesi' başlıklı 135. madde, insanların siyasî, felsefî, dinî görüşleri ile ırkî kökenleri ve ahlakî eğilimlerine ilişkin bilgileri hukuka aykırı yöntemle kaydedenlerin, 6 aydan 3 yıla kadar
hapis cezasına çarptırılmasını öngörüyor. Bu suçu kamu görevlilerinin işlemesi ya da mesleği gereği bu bilgilere sahip kişilerin gerçekleştirmesi halinde ceza 4,5 yıla çıkıyor. 'Kişisel bilgilerin korunması',
sivil anayasa taslağında da güvence altına alınıyor.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr.
Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kurulunun hazırladığı taslağın, 'Kişisel bilgilerin korunması' başlıklı 20. maddesinde, 'herkesin kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahip olacağı' vurgulanıyor. 'Bu bilgilerin kişinin açık rızasına veya
kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı kullanılabileceğinin kaydedildiği aynı maddede, "Herkes kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir." deniliyor. Sivil anayasa taslağının kabul edilmesi durumunda, kişisel verilerin korunması ve
fişleme yasağının yeni bir kanun çıkartılarak ayrıntılı şekilde düzenlenmesi gerekecek.
Adalet Bakanlığı, 'Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı'nı hazırlayarak Başbakanlık'a sevk etmişti. Tasarıda, hukuka aykırı yöntemlerle gerçekleştirilen fişlemenin önüne geçmeyi amaçlayan
düzenlemeler bulunuyordu.
İstihbarat v
e devlet kurumlarınca yasadışı yöntemlerle gerçekleştirilen fişleme olayları, Türkiye'nin gündeminden hiç düşmedi. Bu konudaki haber ve bilgiler kamuoyuna yansımasına rağmen, suç işleyenler hakkında yargının açtığı
soruşturmalardan bir sonuç alınamadı. En son Jandarma eski Genel Komutanı
emekli Orgeneral Şener Eruygur'un görevdeyken hazırlanan fişleme raporları ortaya çıkmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, fişleme skandalıyla ilgili başlatılan soruşturmada
takipsizlik kararı vermişti. Başsavcılığın kararında fişleme raporunun resmi ya da gerçek olduğunun tespit edilemediği vurgulandı. Takipsizlik kararında, raporun resmi
belge niteliği olsa bile, yeni TCK'nın yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005'ten itibaren suç kabul edildiği ifade edildi. Bu tarihten önce 2003'te yapılan fişlemenin suç olmadığı savunuldu. Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü
Yücel Aşkın hakkında da çete ve yolsuzluk suçlarından açılan davada
öğretim üyelerinin fişlendiği iddiaları kamuoyuna yansımıştı. Aşkın savunmasında, belgelerin YÖK'ten geldiğini öne sürmüştü.
Asılsız bilgiler istihbarat raporuysa suç teşkil eder
Yargıtay eski
Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, asılsız bilgilerin 'istihbarat raporu' olması durumunda TCK'ya göre suç unsuru oluşturacağına dikkati çekiyor. "İlgililer hakkında, görevi kötüye kullanma, gerçeğe aykırı evrak düzenleme ve kişisel bilgilerin korunmasına aykırılıktan adli ve idari soruşturma açılmalıdır." diyen Gündel, imzasız ihbar
mektuplarının hukuki bir geçerliliğinin olmaması sebebiyle dikkate alınmaması gerektiğini söylüyor. Gündel, yargı,
rektör ve
bürokrasi atamalarında zaman zaman fişleme iddialarını içeren resmi ya da imzasız ihbar mektuplarının
Cumhurbaşkanlığı makamına gönderildiğini ifade ediyor. Ahmet Gündel, "Rektör olayında,
cumhurbaşkanı bilinçli şekilde yanıltılmıştır. Vatandaşlar tarafından imzalı ya da imzasız mektup gönderilirse Ceza Kanunu'nda karşılığı yok." değerlendirmesinde bulunuyor.