Dursun, Beykent Üniversitesi'nin
Taksim Yerleşkesinde düzenlenen 6112 sayılı
kanunla ilgili bilgilendirme toplantısında, kanunun yürürlüğe girdiği 3
Mart 2011'in, sadece
RTÜK için değil görsel ve işitsel medya
sektörü için de bir milat olacağını kaydetti.
Kanunun, tüm paydaşların ve
sivil toplum örgütlerinin katılımıyla gerçekleştirilmesinden dolayı pozitif bir örnek olduğunu vurgulayan Dursun, şöyle devam etti:
''Her ne kadar şu anda bir siyasi partimiz, RTÜK yasasındaki bazı hükümleri
Anayasaya aykırılık iddiasıyla
Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıklamış idiyse de söz konusu siyasi partimiz de belli konularda ciddi katkı vermiştir. Mevcut yasamızın hangi maddelerine ilişkin Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine gidiyorlar bilmiyorum. Belki bazı maddelerde, tartışmalı 1-2 madde var, o maddelere ilişkin olabilir. Süreci takip edeceğiz. Sonunda eğer Anayasa Mahkemesi bizim lehimize yani Anayasaya aykırı olmadığı anlamında karar verirse bizim güçlenmemiz, iptal yönünde, Anayasaya aykırılık yönünde karar verirse, onu da kısa sürede doldurmamız için bir çaba içerisine girmemiz gerekecek. Bu da bizim için örnek bir olay olur.''
6112 sayılı kanunun bölük pörçük, belli maddelerin değiştirilmesiyle değil, tamamının değiştirilmesiyle oluşturulduğunu anlatan Dursun, 3 Mart 2011 öncesi yayıncılık sektörü sistemiyle 3 Mart sonrası arasında yüzde 100 farklı bir yapının söz konusu olmadığına işaret etti.
Davut Dursun, kanunda, yeni konulan, değiştirilen ve devam eden birtakım
uygulamaların yer aldığını dile getirerek, en önemli sorun olan frekans tahsisleri meselesinin bu kanunla çözülmesinin amaçlandığını kaydetti.
1994'te çıkan 3984 sayılı yasanın frekans tahsisleriyle ilgili belli bir sistemi getirdiğini, ancak bu sistemin uygulanmasının aradan geçen 16-17 yıldır mümkün olmadığını anımsatan Dursun, bu zaman zarfında frekans tahsislerinin gerçekleşememesinin temel sebeplerini de dikkate alan bir
düzenleme yaptıklarını kaydetti.
Dursun, bununla ilgili yasaya tahsisle ilgili takvimi de koyarak frekans tahsis meselesini 3-4 yılın sonunda köklü bir şekilde çözmeyi hedeflediklerini belirtti.
Bu takvime göre, bir yıl içinde yani 2012 yılının Mart ayına kadar
radyo ve televizyon yayıncılığı için ayrılmış olan frekans bantlarının planlamasını yapmaları gerektiğini anlatan Dursun, planlama sürecinin devam ettiğini,
ihaleye çıktıklarını, gelecek ay bunun sonuçlanacağını ve Mart 2012'de frekans planını bitirmiş olacaklarını söyledi.
Dursun, onu takip eden bir yıl içerisinde de televizyonlar için karasal sayısal yayın frekanslarını ihale edeceklerini ve böylece 2013 yılının Mart ayına kadar
Türkiye'de karasal sayısal yayınlar için frekansların ihale edilmiş olacağını aktardı.
Davut Dursun, ''İhaleyi takip eden iki senede de yani 2015 yılının Mart ayına kadar hem analogtan hem de sayısaldan paralel yayınların yapılmasına şahit olacağız'' diye konuştu.
Şu anda analog yayın yapan bütün kuruluşların yayınlarını sürdürmelerinin mümkün olmadığını, çünkü birtakım analog frekansları boşaltarak sayısala aktarmaları gerektiğini dile getiren Dursun, o bakımdan bazı kuruluşların sayısal ve analog yayınlarının devam edeceğini, bazılarının ise sadece sayısaldan yayın yapabileceklerini bildirdi.
RTÜK Başkanı Dursun, televizyonlarla ilgili frekans tahsisleri neticelendikten sonra 6 ay içerisinde radyolara ilişkin frekansların tahsisin gerçekleşmesini düşündüklerini, dolayısıyla radyocular için 3-4 senelik rahat bir süreç bulunduğunu söyledi.
-MÜEYYİDE SİSTEMİ YENİLENDİ-
Önceki müeyyide sisteminin etkisizliği nedeniyle bugüne kadar istenilen sonuçları elde edemediklerini anlatan Dursun, yeni kanunla uygulama kabiliyeti daha kolay ve daha etkin yeni bir müeyyide sisteminin getirildiğini kaydetti.
Dursun, ''Yenilenen müeyyide sistemiyle, ısrarla ihlalde devam eden arkadaşların ağzının biraz yanabileceğini üzülerek ifade etmek isterim. Artık para cezaları söz konusu. Para cezaları beyanla yakından ilgili, beyan olmasa bile belli bir alt limitleri var'' şeklinde konuştu.
6112 sayılı kanunda ilkelerle ilgili yeniliğin de söz konusu olduğuna işaret eden Dursun, yayın ilkelerinin bir kısmının olduğu gibi korunduğunu, korunurken yeniden formüle edilerek daha anlaşılabilir, daha kolay ifade edilebilir hale getirildiğini ve çağdaş bir yapıya kavuşturulduğunu belirtti.
Bunların yanı sıra bugüne kadar olmayan ancak olması gerektiği tecrübe edilen yeni ilkelerin de getirildiğini ifade eden Dursun, örneğin haberlerde
doğal efektin dışında yapma efektin ve görüntü seslerinin kullanılamayacağı, normal program sesiyle reklam seslerinin farklı olamayacağı gibi yeni ilkelerin bulunduğunu anlattı.
RTÜK Başkanı Davut Dursun, bu ilkelerin belirlenmesinde elbette ki çağdaş uygulamalar ve tecrübelerin önemli rol oynadığını söyledi.
Reklamlara ilişkin de yenilikler getirildiğini, bu konuda korunan hususların da bulunduğunu dile getiren Dursun, sponsorlukla ilgili yeni düzenlemelerin, reklamın yerleştirilmesine ilişkin yeni hususların söz konusu olduğunu bildirdi.
Yasanın yeni bir anlayışla hazırlandığını, yasanın yürürlükteki sürecine ilişkin ortak
denetleme, öz denetleme ve benzeri yeni kavramları öne alan bir yapılanma olduğunu da anlatan Dursun, ''Akıllı İşaretler'' sisteminin de yasal dayanağa kavuşturularak kurumsallaştırıldığını kaydetti.
TRT'nin RTÜK'ün denetimine alınmasının da yeni yasayla getirilen önemli yeniliklerden olduğuna işaret eden Davut Dursun, şöyle devam etti:
''En önemli değişiklik, kuşkusuz AB müktesebatına uygun bir düzenleme yapmış olmamızdır. Kanun, baştan sona AB müktesebatına uygun hale getirilmiş bulunuyor. Bu şu anlama geliyor; Türkiye'deki görsel ve işitsel medya hizmetlerinin temel normları, normatif düzenlemeleri çağdaş dünyanın yani kendisiyle birlikte olmak istediğimiz AB'nin temel normlarıyla eşit hale gelmiş bulunuyor. Artık Fransa'daki normla, İngiltere'deki normla, Almanya'daki normla Türkiye'deki normun esas itibariyle birbirinden farkı olmayacak. Türkiye çağdaş dünyanın gereklerine uygun bir düzenleme yapmış bulunuyor.''
-RATEM BAŞKANI GÜLERYÜZ-
Radyo
Televizyon Yayıncıları
Meslek Birliği (RATEM) Başkanı Dursun Güleryüz de 6112 sayılı kanunun ihtiyaçtan doğduğunu dile getirdi.
Türkiye'de özel radyo ve televizyonların yayına başladığı günden bu yana sektörün çözüm bekleyen önemli sorunları bulunduğunu anlatan Güleryüz, bu sorunların çözümü için hazırlanan yeni yasanın, paydaşların da katılımıyla gerçekleştirildiğini aktardı.
Güleryüz, ''3 Mart 2011'de yürürlüğe giren 6112 sayılı kanun, sektör açısından önemli bir dönemeç'' şeklinde konuştu.