TBMM Anaya Komisyonunda, ''Radyo ve
Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Kanun Tasarısı''nın görüşmelerine başlandı.
Komisyonda hükümet adına konuşan Arınç, görüşülen tasarıda Ana
yasa Mahkemesi tarafından iptal edilen maddeler kapsamındaki konuların, iptal gerekçelerine uygun olarak yeniden düzenlendiğini söyledi. Arınç,
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yıllık izlenme oranına bağlı sahiplik yerine sektörel toplam ticari
iletişim geliri açısından yüzde 25, karasal frekans tahsisi açısından en fazla 4 kanal sınırı getirildiğini kaydetti.
Bülent Arınç, tasarı ile yayın kuruluşlarının karasal yayın
lisansına sahip olmaları, lisans ücretlerinin, kanal ve frekans kullanım ücretlerinin tahsil edilmesinin sağlanmasının amaçlandığını dile getirdi.
Tasarıda
RTÜK'e verilen frekans planı yapma ve
uygulama yetkisinin de düzenlendiğini belirten Arınç, ayrıca dünya ile paralel olarak karasal sayısal yayıncılığa sorunsuz geçilmesini mümkün kılındığını söyledi.
-''YABANCI SERMAYE ORANI ARTIRILIYOR''-
Tasarının getirdiği bazı önemli yenilikler hakkında bilgi veren Arınç, şöyle devam etti:
''Tasarı, frekans kullanımının yıllık bedele bağlanmasını, vericilerin tek bir şirkette toplanarak
anten kirliliğinin bitirilmesini, bir yıl içinde karasal sayısal yayın için frekans ihalesi yapılmasını, ihaleyi kazanan mevcut yayıncılardan bir kısmına sayısal yayının yanı sıra analog yayını sürdürme imkanı verilmesini, 3 yıl analog ve sayısal paralel yayın yapıldıktan sonra, analog televizyon yayınlarına son verilmesini, analog televizyon yayınlarının kapatılmasından sonra
radyo ihaleleri yapılmasını öngörmektedir.
Tasarıyla, medya sahipliği konusu yeniden ele alınarak düzenlenmiştir. Bu konuda radyo ve televizyon sahibi olmayla ilgili sınırlamalar daraltılarak netleştirilmiş, tekelleşmeyi engellemek üzere tahsis edilecek frekans kapasitesi ve elde edilen sektörel gelir bazlı bir
düzenleme getirilmiştir. Yayın kuruluşlarında
yabancı sermaye oranı yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltilmiştir. Ayrıca, bir yabancı gerçek veya tüzel kişi iki yayın kuruluşuna doğrudan ortak olabilecektir. Dolaylı ortaklıkta ise oransal sınır konmamaktadır.
Medya sahipliğiyle ilgili düzenlemeler kapsamında
üretim, yatırım, ihracat, ithalat, pazarlama ve
finans kurum ve kuruluşlarının yayıncı şirketlere ortak olabilmelerine imkan sağlanmaktadır. Ortaklıkta sektörel gelir ve frekans tahsisi yönünden sınır getirilmektedir. Buna göre, en fazla 4 kanal ve sektörel gelirinin yüzde 25'i geçilemiyor. Şirketlerin halka açılması kolaylaştırılmaktadır.''
-İSTEĞE BAĞLI HİZMETLER-
Arınç, tasarıda, radyo ve televizyon frekans planlarını yapma yetkisinin RTÜK'e ait olmasının öngörüldüğünü söyledi.
İletişim teknolojilerinin hızla değiştiğini, yayıncılık sektörünün de buna bağlı olarak geliştiğini belirten Arınç, tasarının bu açıdan da önemli imkanlar sağladığını ifade ederek, ''Örneğin IP-TV (Internet Protocol TV), DVB-H (Digital Video Broadcasting-Handheld) ve HDTV (High Definition Television) gibi yeni yayın teknolojileri ile ilgili belirsizlikleri ortadan kaldıracak açılımlar getirilmektedir. Bu çerçevede, yayıncılık alanında yeni bir uygulama olarak karşımıza çıkan isteğe bağlı hizmetlere tasarıda yer verilmiştir'' dedi.
-MÜEYYİDE SİSTEMİ-
Mevcut yasanın aksayan müeyyide sisteminin, tasarıyla yeniden düzenlendiğini belirten Arınç, ''Müeyyide sisteminin etkin hale getirilmesi için uyarı olmaksızın doğrudan program durdurma, tekrarı halinde üç kez gelire dayalı idari
para cezası, bir yıl içinde üç kez tekrarı halinde iki katı para cezası aşamaları getirilmektedir. Tasarının yasalaşmasıyla birlikte müeyyide sistemi değişeceğinden eski siciller silinecektir'' diye konuştu.
Bülent Arınç, tasarının, ayrıca TRT'nin de denetiminin RTÜK tarafından gerçekleştirilmesini öngördüğünü kaydetti.
Televizyon yayınları karşısında en korunmasız kesimi çocukların oluşturduğunu belirten Arınç, çocukların yayınlardan olumsuz etkilenmelerini önlemek amacıyla 2006 yılında 'Akıllı İşaretler Koruyucu Sembol Sistemi'nin hayata geçtiğini anımsattı.
Yayın kuruluşlarının
gönüllü katılımı sayesinde uygulama imkanı bulan bu sistemin hukuki bir altyapısı olmadığını belirten Arınç, tasarıyla, bu konunun ve sayısal
kayıt,
arşiv ve
analiz sistemi, izleyici temsilciliği, görsel işitsel medya etik ilkeleri gibi uygulamaların hukuki alt yapıya kavuşturulduğunu anlattı.
-REYTİNG ÖLÇÜMLERİ-
Bülent Arınç, tasarının, şu anda kontrolsüz bir şekilde yürütülen
reyting ölçümlerinin, bu ölçümleri yapacak şirketlerin RTÜK'ten izin alması ve bu şirketlerin ölçümlerinin denetlenmesini de öngördüğünü ifade etti.
Mevcut durumda reyting ölçümleri ciddi
tartışma konusu olduğunu anlatan Arınç, şöyle devam etti:
''Tartışmalar, TİAK'ın (Televizyon İzleme
Araştırma Komitesi) hukuki durumu, örneklerin temsil kabiliyetinin bulunmaması ve denetimin işveren tarafından yapılmasından kaynaklanmaktadır. Ticari bir faaliyet olan reyting ölçümleri yayıncı kuruluşların yayın içerikleri üzerinde belirleyici olmaktadır. Tasarıda, yayın hizmetlerinin izlenme ve dinlenme oranı ölçümlerinin yapılmasına ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile bu usul ve esaslara uymayan şirket ve kuruluşlara uygulanacak müeyyideleri belirleme yetkisi RTÜK'e verilmektedir.''
-AVRUPA ESERLERİNE DE YER VERİLECEK-
Tasarıyla,
Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde yayın içeriklerinde Avrupa eserlerine de yer verilmesinin sağlandığını belirten Arınç, bu kapsamda, çocuk yayınlarında çizgi filmlerin en az yüzde 20'sinin, diğer programların ise en az yüzde 40'ının
yerli yapım olması; haberler,
spor olayları, yarışmalar ve reklamlar dışında kalan yayın süresinin en az yüzde 50'sinin Avrupa eserlerine ayrılması; haberler, spor olayları, yarışmalar ve reklamlar dışında kalan yayın süresinin veya program bütçesinin yüzde 10'nunun, bağımsız yapımcıların eserlerine ayrılmasının öngörüldüğünü söyledi.
Arınç, tasarıyla getirilen yeni düzenlemeler kapsamında ayrıca spor, film, dizi ve eğlence programlarında
ürün yerleştirmeye izin verilebileceğini kaydetti.
Cevap ve düzeltme hakkının,
Basın Kanunu'na paralel olarak yeniden düzenlendiğini kaydeden Arınç, bu kapsamda, ilgili tarafa, mahkemeye başvurmadan önce yayın kuruluşundan
cevap ve düzeltme hakkının kullandırılmasını isteme imkanı sağlandığına işaret etti.
-RTÜK'ÜN REKLAM PAYI-
Bülent Arınç, tasarının yayın kuruluşları açısından en fazla önem taşıyan yeniliklerinden birinin de yüzde 5 olan RTÜK reklam payının yüzde 3'e düşürülmesi olduğunu söyledi.
RTÜK'ün gelirlerini, yayın kuruluşlarının reklam gelirlerinden ayrılan bu payların oluşturduğunu belirten Arınç, ''Üst Kurul bu gelirlerle ihtiyaçlarını karşılamakta, artan miktar hazineye devredilmekte idi. Dolayısıyla gelir fazlası söz konusu idi. Bu bakımdan, tasarıyla reklam payının yüzde beşten yüzde 3'e indirilmesi öngörülmüş, böylece yayın kuruluşlarından gereksiz yere fazla
kesinti yapılmasının önlenmesi hedeflenmiştir'' dedi.
Arınç, tasarısının yıllardır sorun yumağı haline gelen radyo ve televizyon yayıncılığı sektörünün, çağdaş normlara dayalı olarak yeniden düzenlenmesine imkan sağlayacağına inandığını sözlerine ekledi.
AA