Savcılık, şimdi organize bir şekilde yapılan eylemlerin arkasındaki isimleri arıyor.
Edirne'de, 3 Ocak günü
yasadışı DHKP/C
terör örgütü üyesi 5 üniversite öğrencisinin tutuklanması üzerine yaşanan olayların provokasyon olduğu iddiaları güçleniyor. Alınan bilgilere göre, gerginliğin ardından
soruşturma başlatan Edirne
Cumhuriyet Savcılığı, olaylar öncesinde Türk-
Kürt çatışmasına duyarlı kesimlerin adım adım
tahrik edildiğini belirledi.
Karanlık eller, gerginlikten birkaç hafta önce, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği,
Atatürkçü Düşünce Derneği, Edirne
Ülkü Ocakları ve
Trakya Üniversitesi Kampüsü duvarlarına sloganlar yazdı. "Yuh olsun size ve Allah'tan başka taptıklarınıza", "Kahrolsun laik T.C." gibi sloganların altına ise 'Erdemliler' imzası atan provokatörler, daha sonra şehirde Türk-Kürt çatışmasını körükleyecek eylemlere girişti. "Edirne'ye
PKK'lılar gelecek,
hazırlık yapalım,
sopa ve sapan hazırlayalım" gibi söylentiler internet üzerinden yayıldı. 3 Ocak'ta bir araya gelen grup, arkadaşlarının tutuklanmasını
protesto etmek için İstanbul'dan yola çıkan DHKP/C sempatizanlarını Türk bayraklarıyla otoyol turnikelerinde karşıladı. PKK'lı yerine DHKP/C yandaşlarını karşısında bulan grubun içinden bazı kişiler ısrarla slogan atmayı sürdürdü. Bunun üzerine provokasyonu fark eden güvenlik güçleri olaylara müdahale etti.
Olaylar, İstanbul'dan Edirne'ye gelen yaklaşık 150 kişilik grubun, 22-29
Aralık 2009 tarihlerinde yasa dışı DHKP/C
terör örgütünün
propagandasını yaptıkları gerekçesiyle Edirne'de 5 üniversite öğrencisinin tutuklanmasını protesto etmek istemesi üzerine çıkmıştı.
3 Ocak günü İl
Jandarma Komutanlığı ve polis ekiplerince Edirne
TEM otoyolu gişelerinde otobüsleri durdurulan grup ile onlara tepki için toplanan Edirneli bir başka grup, karşı karşıya gelince olaylar patlak vermişti.
Güvenlik güçlerinin müdahalesiyle gerginlik önlenirken her iki gruptakilerin üzerinde yapılan aramalarda çok sayıda sopa ve
testere ele geçirilmişti. Gerginliğin ardından açılan soruşturmada Edirne halkının, provoke edilmesi için senaryolar hazırlandığı tespit edildi.
Savcılığın tespitine göre önce solcularla
ülkücüler tahrik edildi. Buna göre, olaylardan birkaç hafta önce, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Edirne Ülkü Ocakları Derneği ve
Trakya Üniversitesi Kampüsü duvarlarına çeşitli sloganlar yazıldı: "Yuh olsun size ve Allah'tan başka taptıklarınıza", "Kendi nefsini ilah edinme Allah'a itaat et", "Kahrolsun laik T.C.", "Kahrolsun faşizm, yaşasın
İslam".
Sloganlarda 'Erdemliler' imzasının kullanıldığı görüldü. Yapılan
arşiv çalışmasında bu imzanın daha önce hiç kullanılmadığı anlaşıldı. Biri Kürt, diğeri Türk iki
ilköğretim öğrencisinin kavgasının aileler arası kavgaya dönüşmesini fırsat bilen tahrikçilerin, bunu Türk-Kürt çatışmasına dönüştürmek istediği de kayda alındı.
Provokasyona zemin hazırlayan süreç şöyle gelişti: 6 Aralık 2009'da Diyarbakır'da düzenlenen mitingde bir PKK sempatizanının silahla öldürülmesini protesto etmek amacıyla 10 Aralık'ta Edirne'de gösteri yapılmak istendi. Gösterici gruba, Ülkü Ocağı, Alperen Ocağı, ulusalcı gruplar ve
CHP üye veya sempatizanlarından oluşan büyük bir grup, sloganlar eşliğinde saldırdı.
Polisin müdahalesiyle olayların büyümesi önlendi. 13 Aralık'ta Ülkü Ocağı, Alperen Ocağı, ulusalcı gruplar, CHP üye veya sempatizanlarından oluşan büyük bir grup tarafından 'Teröre Lanet Yürüyüşü' düzenlendi. 3 Ocak 2010'da çıkan en son olaydan önce de yine Edirne halkının kışkırtıldığı ortaya çıkarıldı. Bir grubun "Edirne'ye PKK'lılar gelecek, bizlere saldırıda bulunacaklar, hazırlık yapalım, adam toplayalım, sopa ve sapan hazırlayalım" gibi söylentiler yayarak ve internet üzerinden propaganda yaparak halkı toplamaya çalıştığı belirlendi.
Romanlar, önceden uyarılmış
Edirne'deki
Roman vatandaşların 3 Ocak'ta yaşanan olaylar öncesinde yetkililer tarafından uyarıldığı öğrenildi. Trakya Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Fahrettin Savcı, bu sayede planlanan oyunların dışında kaldıklarını söyledi. Edirne'nin
hedef il olabileceğini vurgulayan Savcı, "Olayların buradan başlayıp yayılması mı bekleniyor bilmiyorum. Bunların arkası gelebilir. Bu ilk denemeleriydi ve başarısız oldular." dedi.
Gösteriler sırasında Romanların olayları yatıştırmaya çalıştığını ifade eden savcı, şunları anlattı: "Çevrede protestolar için dernekler toplanmaya çalıştı. Roman vatandaşlar da temsil edilecek diye konuşulmaya başlandı. Edirne, Avrupa'ya açılan kapı olduğundan hedef il olabilir. Olayların buradan başlayıp yayılması mı bekleniyor bilmiyorum. Bunların arkası gelebilir. Bu ilk denemeleriydi ve başarısız oldular." Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Erdinç Çekiç de çeşitli duyurularla insanların sağduyulu olması için çalışmalar yaptıklarını ifade ederek, şunları söyledi: "Bunlar Edirne'de yaşanan şeyler değil. Ortamı germek isteyenlerin çalışması. Eğitimi zayıf olan
toplumumuzu kullanmak istiyorlar."
Ülkü Ocakları: Figüran olmayız
Ülkü Ocakları Genel Başkanı
Harun Öztürk,
sokak eylemlerinde bazı kişilerin 'bozkurt' işareti yaparak olayları ülkücü camiaya mal etmeye çalıştığını söyledi. Teşkilatlarını provokasyonlara karşı uyaran Öztürk, Ülkü Ocakları'na sükûnet çağrısı yaptı: "Türkiye'nin sokaklarında sergilenecek oyunlarda figüran olarak kullanılacak, kirli emellere alet olup mağduriyete uğratılacak bir tek gencimiz yoktur."
Gösterilerde bozkurt işareti yapanların ülkücü camia ile ilgisinin olmadığını belirten Öztürk, "Türkiye'nin sokaklarında sergilenecek oyunlarda figüran olarak kullanılacak, kirli emellere alet olup mağduriyete uğratılacak bir tek gencimiz yoktur." dedi. Öztürk, önceki
akşam 'www.ulku
ocakları.org.tr' adresinde yaptığı açıklamada, ülkücü camiayı sükûnete davet ederken, aynı zamanda tabana ciddi uyarılarda bulundu. Kışkırtmaların yaşandığı illerdeki
teşkilat temsilcilerinin muhtemel bir zaafına karşı görev değişikliğine gidilebileceğini vurguladı. Öztürk, "Ülkü Ocakları'nın toplum nezdindeki itibarını zedeleyecek, provokasyonların içinde yer alan kişi ya da kişilerle birlikte yer alıp, ülkücü kimliği bu tür kirli emellere alet etmeye çalışacak kişilerin teşkilatlarımızda yeri yoktur." ifadelerini kullandı. Ülkücü harekete mal olmuş simge, sembol ve işaretlerin toplumsal olaylarda teşkilat mensubu olmayan kişilerce kullanıldığına dikkat çeken Öztürk, bu kişilerin takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.
SEDAT GÜNEÇ-ZAMAN