Ergenekon dosyasındaki askerî istihbarat
raporunda
İstanbul’daki üç Adlî Tıp Kurumu’nun başına atanan profesörler İmdat Elmas, Sermet Koç ve Şebnem Korur Fincancı’nın ulusal güvenliği açıkça tehdit ettiği öne sürülüyor. Raporda işkenceyi önlemeye yönelik projeler için “bölücü” deniyor. Adlî Tıp Kurumu’nun bağımsız olması halinde bundan
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zarar göreceği öne sürülerek “Hemen gereği yapılmalı” deniyor
Ergenekon davası dosyasına giren askerî istihbarat raporunda İstanbul’daki Adlî Tıp Kurumu’nun başına atanan üç ismin ulusal güvenliği tehdit ettiği belirtilerek TSK’dan
tedbir alması isteniyor.
İstanbul Üniversitesi eski Adlî Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy’un 23 Haziran 2005’te 1.
Ordu Komutanlığı’na verdiği 47 sayfalık raporun, “Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile Milli
Güvenlik Kurulu’na da (MGK) gönderildiğinin anlaşılması üzerine” komutanlıkça iddiaları içeren
belgeler ‘Çok Gizli’ ibaresiyle
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderilmiş.
Raporun
hedefindeki hocalar
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05. 08 2008 tarihli talebi üzerine
1. Ordu Komutanlığı adına
Tümgeneral İbrahim Onbay imzasıyla savcılığa gönderilen söz konusu raporun Prof. Dr. Sevil Atasoy tarafından hazırlandığı kaydediliyor.
47 sayfa ve eklerden oluşan rapor 1. Ordu Komutanlığı’nca Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na 11 Temmuz 2005’te “İstanbul Üniversitesi’nde TSK’ne Saldırmayı Hedefleyen ve
Türkiye’nin Bölünmez Bütünlüğünü Yıkmaya Yönelik
PKK Yanlısı ve
Kürtçü Ayrılıkçı Faaliyetler Hakkındaki Ön Rapor” başlığıyla gönderiliyor.
Raporun hedefinde İstanbul’daki üç Adlî Tıp kurumunun başına getirilen kişiler bulunuyor. Bu kişiler, ‘devlet karşıtı’, ‘PKK’lı-bölücü’, ‘radikal solcu-
militan’ olarak niteleniyor. Raporda, İ.Ü Adlî Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yerine getirilen İ.Ü Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Adlî Tıp Uzmanları Derneği Başkan Yardımcısı Prof. İmdat Elmas, Cerrahpaşa Adlî Tıp Anabilim Dalı’nın başında “sol v
e devlet karşıtı eğilimi ile bilinen” Prof. Dr. Sermet Koç,
Çapa Anabilim Dalı’nın başında “İlerici Gençlik Teşkilatı ve Devrimci Yol militanı” diye nitelendirdikleri Prof. Dr. Rasime Şebnem Korur Fincancı ile İ.Ü
rektörü Mesut Parlak hakkında suçlayıcı ithamlar yer alıyor.
Sermet Koç ile Rasime Şebnem Korur Fincancı’nın
Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı ciddi bir yıkıcı, bölücü ve PKK yanlısı faaliyet gösterdikleri iddia edilerek, bu faaliyetlerin Emniyet, MİT ve askeri istihbarat tarafından bilindiği ifade ediliyor.
Bu şahısların AB projeleri kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine sistematik işkence raporları verebilmek için
Adli Tıp Enstitüsü’nün bağımsız olmasını savundukları iddia ediliyor.
Ulusal güvenliğe tehdit
TSK’nın sistematik işkence yaptığını kanıtlamak için Adlî Tıp Kurumu’na alternatif bir bilirkişi yapısı oluşturmak amacıyla bazı İ.Ü
öğretim üyelerinin faaliyetleri ve bu faaliyetlerin arkasındaki ‘ulusal güvenliğe’ zarar vereceği kaydediliyor.
Adı geçen kişilerin Adlî Tıp Kurumu’nu çökertmeye yönelik, Türkiye’yi bölmeye yönelik,
Ermeni katliamını destekleyen, TSK ve Emniyet güçlerini
sivil halka sistematik işkence ve TCK yasasına göre soykırım yaptığına yönelik pek çok açıklama ve
bildiri sundukları belirtiliyor.
İşkence’nin önlenmesine ilişkin projelerin sürdürülmesinin arkasında “bölücü ve PKK sempatizanı, radikal sol fraksiyon militanı” diye fişledikleri Korur Fincancı ile Kürt kökenli Sermet Koç ve İmdat Elmas’ın bulunduğu anlatılıyor.
Acilen görevlerine son verin
Raporda “Acilen Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne karşı faaliyet gösteren İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak Cumhurbaşkanı tarafından görevinden alınmalıdır, adı geçen kişiler ise YÖK tarafından haklarında
soruşturma açılmak üzere açığa alınmalı, tüm görevlerine son verilmelidir” deniyor.
Rektör Parlak’ın Kürt grupları, PKK ve
Barzani grubu ile bağlantısı olduğu öne sürülen raporda şu ifadelere dikkat çekiyor: “Bu kısımda raporu uzatmamak için elimizdeki bilgilerin sadece yüzde on civarındakini kullanıyoruz; hedef durumun ciddiyetini iletebilmektir... Bundan sonraki detaylı raporda daha detaylı belge ve bilgi yer alacak ve bu rapor iki farklı rapor olarak sunulacaktır” denilerek adı geçen kişilerin ve kurumların acilen askerî istihbarat birimleri tarafından takibe alınması isteniyor.
47 sayfalık rapor nasıl hazırlandı
47 sayfalık raporun hazırlanmasıyla ilgili bilgiler de oldukça ilginç: “Bu rapor insan istihbaratı (i-i), açık istihbarat (a-i), internet istihbaratı (int-i) ve
teknik istihbarat (tek-i) kullanılarak hazırlanmıştır... Bu rapor Türkiye Cumhuriyeti‘nin devrimlerinin bir kalesi niteliğindeki İstanbul Üniversitesindeki son kaygılandırıcı gelişmeler üzerine acilen bağlantı kurulan bazı öğretim üyeleri, bazı istihbarat yetkilileri ve diğer personelle koordine olarak hazırlanmıştır. Bu raporun tehditleri ele alan bir ön rapor olduğu gözden çıkarılmamalıdır. Birkaç ay içinde daha detaylı ve daha fazla belge içeren bilgilerden derlenmiş bir rapor sunulacaktır.”
TARAF