Son dönemde
terör örgütünün sıklıkla polisi
hedef almasının önemli bir sebebi de bu aslında. Peki polis bunu nasıl başardı?
Türkiye'deki demokratik atılımlara ek olarak polis "soft power" yani yumuşak güç stratejisini benimsedi. Aslında buna sevginin ve şefkatin gücü demek daha doğru. Zira polis, sokaklara dökülüp,
küçük hediyelerle polise taş attırılan çocukların karşısına alışılmış polis yüzüyle değil de "polis abi ya da polis ablalar" olarak çıktı.
Ancak bunu bir iş olarak yapmadılar, gerçekten abi ve abla oldular. Kendilerine taş atan çocuklarla yakından ilgilendiler. Birlikte top oynadılar, okullara, gezilere gittiler.
Polis haftasını bile birlikte kutladılar. Az önce taş atan delikanlıya elleriyle su içirenler bile oldu.
Sevgi ve şefkatin gücü kısa sürede şiddeti geri çekilmeye zorladı. Toplum destekli polisin uygulamaları örgüt içerisinde çözülmeleri getirdi. Terör örgütü KCK bu durumdan hayli rahatsız oldu. Çünkü durum onları rahatsız edecek kadar açık netti.
Yakalanan ve teslim olanların yanısıra polisle bir şekilde irtibata geçen
terör örgütü sempatizanlarının çoğu kısa sürede örgütle arasına mesafe koydu. Batı illerinde bu oran yüzde doksanı buldu. Yani örgüt içerisinde görev alan hatta örgüt adına
eylemlerde bulunan 100 kişiden 90'ı bir daha örgüte katılmamak üzere evine döndü.
Doğu ve Güney
doğu illerinde ise başarı oranı yüzde elli yani her iki kişiden biri eli kanlı terör örgütüyle bağlantısını kesti. KCK
Merkez komitesi bu manzaradan sonra bir bildiriden sonra özellikle polisin hedef alınması talimatını verdi.
Bu da
Bahoz lakaplı Suriyeli Fehman Hüseyin'in talimatı. Sevginin gücünün bundan sonra teröristleri özellikle de elebaşlarını çok daha rahatsız edeceği kesin.