Akyıldız, 9
Kasım 2005'te
Umut Kitabevi'nde bombanın patladığı saatte, Emniyet Genel Müdürlüğünün bütün üst düzey daire başkanlarıyla birlikte
Şemdinli’de Emniyet Müdürlüğü’nde bulunuyordu. Bu kadar üst düzey görevlinin aynı anda patlamanın bulunduğu ilçede bulunmasının sebebini soran milletvekillerine Akyıldız, genel müdürlüğün talimatıyla 8-12 Kasım günleri arasında Hakkâri'deki birimlerin ihtiyaçlarını belirlemekle görevli olduklarını bildirdi. 1 Kasım'da 150 kilo dolayında
patlayıcı kullanılan Şemdinli'deki büyük
bombalama olayının da sorulduğu Akyıldız ile milletvekilleri arasındaki diyaloglar şöyle:
- Devlet görevlileri mi yaptı?
- Olabilir, olmayabilir de
Hüsrev Kutlu (AKP-
Adıyaman): 1 Kasım olaylarını devlet görevlilerinin tertiplediği yolunda bir inanış var ve "Bunları da suçüstü yakaladık" diye iddia ediyorlar. Sizce olay böyle midir?
Selim Akyıldız: Orada bulunmadık, hakikaten intikal ettiği kadarıyla atmış, şahıs kaçarken de
halk peşinden koşmuş, orada yakalanmış,
linç edilmeye çalışılmış. Birebir yaşamadığımız için, bunlar doğru da olabilir, olmayabilir de...
Kutlu: O bölgede
emniyet ve
jandarma görevlileri
araba bagajında
el bombası taşırlar mı?
SA: Olmaz efendim. Hakkâri'de 32 tane 3 bin metrenin üzerinde dağ ve bir koridor halinde gidiyorsunuz. Bütün teçhizatımla bir arada olmak isterim. Biz öyle gittik.
- Jandarmayla sorun var mı?
-
Yorum yapmasam daha iyi!
Sırrı Özbek (
CHP-
İstanbul): Bu itirafçılar kurumlara zararlar da veriyorlar mı?
SA: Terörle mücadele, istihbarat birimlerinde (emniyet) itirafçı yoktur. Niçin yoktur? Bu tür insanlar biraz tefessüh (çürüme) etmiş insanlardır. Örgütü satmıştır, yarın öbür gün sizi satmayacağı ne malum?
Poliste illegallik yok, ama askeri bilmem'
Özbek: Astsubaylar neden polis bölgesinde?
SA: Validen, savcıdan görev emriyle gitmek durumunda. Gittiği yerde de polis birimine bildirmek durumunda. Gidip orada hiçbir birime haber vermeden çalışma yapamaz.
Metin Kaşıkoğlu (AKP-
Düzce): Yıllardan beri söylenir bu: "İllegal bir yapılanma, illegal bir
rant var."
PKK adına gidip de
haraç istendiği ortamlarda, aslında PKK değil, güvenlik güçlerinin içinde
küçük yapılanmalar olduğu söyleniyor. Böyle bir sıkıntı var mı?
SA: Polis teşkilatı olarak böyle bir duyumumuz da yok, tespitimiz de yok kendi açımızdan.
Asker çok ayrı bir alan, hiçbir bilgimiz de yok. Ben, polis olarak, polis teşkilatı içerisinde kesinlikle böyle bir şey yok.
Mesut Değer (CHP-
Diyarbakır):
Emniyet Müdür Yardımcısı Oktay Gümüş'e, zarf içerisinde "Bu sizin sigortanız" diyerek, (itirafçı) Veysel Ateş'in ifadesini verdiniz mi?
SA: Ben şahsın ifadesini almadım. Alınmayan bir ifadenin belgesi de olmaz. Ha, gördüğümüz kadarıyla bize bir forse var. Yani biz diyeceğiz ki, "Bunun ifadesini aldık, işte bu bombaları attı..." Keşke o kadar basit olsa sayın milletvekilim.
SA: Alt katta personelin de bulunduğu bir yerde şahıs (itirafçı Veysel Ateş) yan yatmış, elinde de
telefon konuşurken gördüm. Anında telefonu aldım. Astsubay olduğunu söyleyen bir şahıs karşı tarafta. "Arkadaşın polis kontrolünde. Bir daha da bu telefonu
arama" deyip kapattım. Bu hata, enterne etmeniz gerekiyor. Başka suç ortakları varsa bunun engellenmesidir, oradaki amacımız oydu. Sonradan iki
astsubayın daha araçta olduğunu öğrendik.
Başkan: Şimdi telefon nerede?
SA: Bilmiyorum efendim, kayıp da...