Amerika'daki 11
Eylül saldırılarının yıldönümünde
Türkiye'yi kana bulamaya hazırlanan mihraklar amacına ulaşamadı. Büyük şehirlerde
bombalı saldırı düzenleneceği istihbaratı üzerine iki gün önce
alarma geçen polis, büyük bir felaketi önledi.
Ankara'nın
Kurtuluş semtindeki bir
otoparkın ikinci katında, 300 kilo bomba yüklü
minibüs ele geçirildi.
Bombanın
uzaktan kumanda veya cep telefonuyla patlatılması tehlikesine karşı bölgedeki frekansları bozan güvenlik güçleri, titiz bir faaliyet yürüttü. Yaklaşık 3,5 saat boyunca adeta nefes almadan çalışan 6 bomba
imha uzmanı, TNT ile güçlendirilen amonyum nitrat
patlayıcıyı etkisiz hale getirdi. Daha sonra üstü brandayla örtülerek otoparktan çıkarılan minibüs, detaylı inceleme yapılmak üzere kriminal laboratuvarına götürüldü.
Bombanın asıl hedefini ve patlayıcıyı yerleştiren kişileri bulmaya çalışan polis, bütün ihtimalleri değerlendiriyor. Terörist
örgütler ve uluslararası bağlantı şüphesi ayrı ayrı masaya yatırılıyor. Bombanın İstanbul'daki
İngiltere Konsolosluğu ve
HSBC Bank'a yönelik saldırılarla benzerlik göstermesi
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide şüphesini gündeme getirdi.
Atalay,
krizi Emniyet Genel Müdürlüğü'nden bizzat yönetti. Zaman'ın sorularını cevaplayan Emniyet Genel Müdürü
Oğuz Kağan Köksal ise ihbar üzerine başlatılan çalışmadan olumlu netice alınmasının sevindirici olduğunu söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki
ikiz kulelere
11 Eylül 2001'de yapılan saldırı ile
12 Eylül askerî darbesinin yıldönümünde başkent Ankara'da büyük bir
facia son anda önlendi. Terör ve
İstihbarat ekipleri iki gün önce büyük şehirlerde
bombalı saldırı düzenleneceğini saptadı. Çalışmalarını derinleştiren Ankara Terörle Mücadele ve İstihbarat şubeleri, Kurtuluş'taki 4 katlı otoparkta bomba yüklü bir
araç olduğunu belirledi. Bilgi üzerine başkentte kırmızı alarm verildi. Bomba imha uzmanları sabahın ilk saatlerinde bomba yüklü 06 VMP11 plakalı
Mercedes Vito
marka aracı incelemeye aldı. Aracın plakasının 1991
model Tofaş
Fiat marka sarı bir araca ait olduğu plakanın da çalıntı olduğu tespit edildi. Altındağ'da bir otomobilin üzerinden dün çalındığı öğrenilen plakanın sahibinin, Solmaz Kılıçtepe Karakolu'na giderek başvuruda bulunduğu öğrenildi.
Sıhhiye Pazarı yanındaki
Aksu Caddesi, Tuna Caddesi ve
Marmara Sokağı yaya ve araç trafiğine kapatıldı.
Polis ses yayın aracından, 'Otopark civarına geçiş yapmayın. Güvenliğiniz için bölgeden uzaklaşın' anonsları yapıldı. Vatandaşlar, güvenlik şeridiyle bölgeden uzaklaştırıldı. Olay mahalline çok sayıda itfaiye ve 112 Hazır
Acil ekibi yönlendirildi. EGO muhtemel
patlamaya karşı bölgedeki doğalgaz akışını kesti.
Uzman dedektör köpekler tespit etti
Araç üzerindeki incelemeler
bomba uzmanı dedektör köpekler 'Rocky ve Musty' ile
elektronik cihazlarla yapıldı. Minibüsün bomba yüklü olduğunun kesinlik kazanması üzerine uzaktan kumandayla veya cep telefonuyla patlatılması tehlikesine karşı jammer cihazı getirilerek frekanslar bozulup engellendi. Minibüste 6
bomba imha uzmanı titiz bir çalışma sergiledi. Uzman ekipler yaklaşık 3,5 saat süren çalışmanın ardından bombayı etkisiz hale getirdi. İncelemede minibüste yaklaşık 300 kilo ağırlığında amonyum nitrat bombası bulunduğu, patlama etkisinin güçlendirilmesi için TNT ile desteklendiği anlaşıldı.
Ankara Valisi Kemal
Önal,
bomba yüklü araçla ilgili 'Felaketten kurtulduk' değerlendirmesini yaptı. Polisin muhtemel
eylemlere karşı hassas şekilde görev yaptığını kaydeden Önal, "Önceki akşamdan beri yapılan araştırmalar Mercedes Vito'yu işaret etti. Bomba başarılı şekilde etkisiz hale getirildiği için mutluyuz." dedi. Emniyet Genel Müdürü
Oğuz Kağan Köksal da, polis istihbaratının başarılı çalışması sonucu büyük bir facianın önlendiğini ifade etti. Köksal, "Büyük kentlerde muhtemel eylemlere karşı tedbirler aldık. CIA gibi
yabancı gizli servislerden istihbarat geldiği yönünde çıkan haberler doğru değil." dedi. Köksal, 'Gözaltında kimse var mı?' sorusuna ise, "Henüz
gözaltı yok, çalışmalar aralıksız devam ediyor." cevabını verdi.
Atalay, krizi Emniyet'ten izledi
İçişleri Bakanı
Beşir Atalay bomba yüklü araç krizini Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yönetti. Atalay'a konuya ilişkin brifing verildi. Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'ın yanı sıra brifinge İstihbarat Daire Başkanı
Ramazan Akyürek, Terörle Mücadele ve
Harekat Daire Başkanı Selim Akyıldız ile Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanı Seyit Demirci de katıldı.
Brifing sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Atalay, "Bombanın türü ve düzeneği konusu, yapılan kimyasal incelemeden sonra belli olacak." dedi.
Minibüsü kullanan sürücünün kimliğinin tespit edilebilmesi için otopark çevresindeki güvenlik kamerası kayıtları toplanarak incelenmeye başlandı. Otoparkın gece ve gündüz bekçisi ile sorumlu müdürü de gözaltına alınarak sorgulanmak üzere Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde götürüldü. Emniyet yetkilileri, minibüs içerisindeki
patlayıcı madde düzeneğinin İstanbul'da 2003 yılının
Kasım ayında sinagoglara, İngiltere Başkonsolosluğu ve HSBC genel merkezine yönelik saldırılarda kullanılan bomba düzeneğine benzediğini belirterek, faillerin yakalanması için soruşturmanın dış kaynaklı radikal örgütler üzerinde yoğunlaştırıldığını kaydettiler. Türkiye, bombalı ihtihar saldırılarıyla daha önce de yüz yüze gelmişti. El Kaide
terör örgütü, 15 Kasım 2003'te Neve Şalom
Sinagogu ile Beth
İsrail Sinagogu'na yüzlerce kilo bomba yüklü kamyonetlerle
intihar saldırıları düzenlemişti.
Saldırılarda 27 kişi ölmüş, yaklaşık 300 kişi yaralanmıştı. El Kaide
terör örgütü, sinagog saldırılarından beş gün sonra, 20 Kasım 2003'te yine yüzlerce kilo bomba yüklü iki araçla İstanbul'daki
İngiliz Konsolosluğu ve HSBC Bankası'nın genel merkezine intihar saldırısı düzenledi. Saldırılarda İngiltere'nin Türkiye Büyükelçisi Roger Short ve tiyatro sanatçısı
Kerem Yılmazer'in de aralarında bulunduğu 30 kişi hayatını kaybetti, 400 kadar kişi de yaralandı. Ankara Anafartalar Çarşısı'na 22
Mayıs 2007'de düzenlenen bombalı intihar saldırısında ise 8 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu arada bombanın ana maddesini oluşturan amonyum nitratla ilgili
Kara Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral İlker Başbuğ daha önce uyarıda bulunmuştu.
Polis, güvenlik kameralarını inceliyor
Görgü tanıkları, bomba yüklü
mavi renkli minibüsün sabah saat 06.00 sularında otoparka getirildiğini belirtti. Görevlilere 'Pazara mal getirdim' diyen sürücünün, aracı park ettikten sonra bölgeden uzaklaştığı öğrenildi. Otopark ve çevredeki bütün güvenlik kamerası görüntülerine el koyan polis, saldırganların kimliğini tespit etmeye çalışıyor. Gözaltına alınan 3 otopark görevlisinin sorgusu sürüyor. 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde Ankara'da bomba yüklü bir araç yakalanması dünyada da yankı buldu. BBC, "Türk polisi büyük bir bomba buldu." ifadesini kullandı.
Valilik: PKK operasyonlarında ele geçen malzemelere benziyor
Ankara Valiliği, patlayıcıların, daha önce
Mersin ve
Şırnak Uludere'de terör örgütü PKK'ya karşı yürütülen operasyonlarda ele geçen malzemelerle örtüştüğünü açıkladı. Valilikten yapılan açıklamada, patlayıcıların Kriminal Polis Laboratuvarı'nda yapılan incelemesinin tamamlandığı bildirildi. Patlayıcı içerisinde 25
poşet sarı renkte kimyasal toz madde, 16 adet beyaz çuval içerisinde beyaz kimyasal toz madde, 24 adet 2,5 kilogramlık
piknik tüpü, 5 adet plastik bidon içerisinde beyaz renkli kimyasal toz madde, 20 adet elektrikli infilak kapsülü, 63 metre fitil, 3 adet üzerinde mavi-
siyah renkli kablolar bulunan ve bombada anahtar sistemi olarak kullanılabilecek şekilde düzenlenmiş cep telefonu ile 4 adet plastik bidon içerisinde yanıcı sıvı madde bulundu. Valilikten yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "İlimizde ele geçirilen patlayıcı maddeler, cep telefonlarının tipleri, düzeneğin hazırlanma biçimi, bunların anahtar sistemi olarak kullanılmaları, shfer marka elektrikli kapsüller, mavi renkli karteks patlayıcı ve
küçük tüplerin kullanılıyor olması; 03.05.2005 günü Mersin'de, 05.05.2006 günü Şırnak-Uludere ilçesinde PKK'ya karşı yapılan operasyonlar sonucu ele geçirilen malzemelerle örtüşmektedir." Patlayıcılar üzerinde detaylı incelemelerin devam ettiği bildirildi.
Uzmanlara göre bomba bulunması için oradaydı
Eski MİT mensubu
emekli öğretim üyesi Prof. Dr.
Mahir Kaynak, bombaların, yakalanması için otoparka yerleştirilmiş olabileceğini dile getirdi. Eylemde kullanılacak bir arabanın otopark gibi bir yerde park edip beklemeyeceği görüşünü savunan Kaynak, "Bomba yüklü bir araç doğrudan eylem yerine gider. Orada bekletilmesinin bir anlamı yok. Bana göre bu, yakalanması istenen bir teşebbüs." ifadelerini kullandı.
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi terör uzmanı Prof. Dr. Ali Çağlar ise patlayıcıları olağanüstü karşılamadığını ifade etti. Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin her zaman olduğuna işaret eden Çağlar, terörün uluslararası bir pazarlık aracı olduğunu kaydetti.
Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.
İdris Bal da, "Bu olayın iç
politikaya
bakan yönü olabileceği gibi
dış politikaya bakan yönü de olabilir." dedi.
Minibüs, incelemeye alındı
İçerisine yerleştirilen 300 kilo TNT amonyum nitrat bomba imha edilen minibüs, detaylı inceleme için Gölbaşı'ndaki Bomba İmha Uzmanı Eğitim Merkezi'ne götürüldü. Araçta
parmak izi çalışması yapan ekipler, topladıkları delilleri de laboratuvara gönderdi.
[HABER YORUM - İDRİS BAL*] Tam 'dengeler yerine oturdu' derken...
Ankara'da bulunan patlayıcıların iç ve dış politikaya bakan yönü olabilir. Öncelikle Türkiye stresli bir ortamdan geçti. Dikkatimizi hep içeriye yoğunlaştırdık ve sonunda biz bu badireyi sıkıntısız bir şekilde ciddi bir yara almadan atlattık. Dengeler yerine oturdu. Cumhurbaşkanını herkes belli bir dereceden sonra kabul etmek zorunda kaldı. Partilerarası
diyalog da iyi gidiyor. Güzel bir uyum var. Bunu baltalamak isteyenler olabilir. İkinci olarak dış politika bağlamında; biz her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri'ni ve İsrail'i eleştirsek de onlarla NATO'da olduğu gibi bazı durumlarda aynı çizgideyiz. Dışarıdan bakıldığında böyle görünüyor. Bu nedenle, kimileri belki ABD'de veya İsrail'de yapamadıkları bir şeyi Türkiye'de yapmak istemiş olabilirler. Bunu özellikle El Kaide bağlamında söylüyorum. 11 Eylül meselesi onu çağrıştırıyor. Tabii, El Kaide iddia edildiği gibi tek bir merkezden
kontrol edilmiyor. Farklı yerlerde, sembol olarak El Kaide'yi kullanan, bir bağlamda birbirinden bağımsız fakat metodolojik anlamda ortaklıkları olan örgütler var. Ama kesin olarak 'bu' denemez. PKK veya başka bir örgüt de olabilir. Ama şurası var ki, bu olayın hedefi, içeride huzursuzluk oluşturmak olacağı gibi, global dünya politikası bağlamında Türkiye'nin pozisyonunu eleştirenler veya pozisyonunun ABD ve İsrail'e yakın olduğunu düşünenler tarafından bir
mesaj da olabilir. Her ne kadar 1
Mart tezkeresi ve sonrasında sıkıntılarımız olsa da dışarıdan bakıldığında Türkiye, ABD'nin yanında görünüyor. Uluslararası ilişkilerde çıkarlarımız örtüştüğü sürece dostuzdur. Ama bir gün çatışırsak o zaman yollarımız ayrılır.
Belki de polisin başarılı çalışmaları neticesinde bu patlayıcılar bulunmuştur. Eğer bulunmasaydı sansasyon oluşturacak, kriz hedefleyen bombalamalar olacaktı. Bu, elçiliklere veya devlet dairelerine yönelik olabilirdi. Muhtemelen bir plan, bir
senaryo var. Bu senaryoyu gerçekleştirmeye yönelik kaynak yani patlayıcılar yakalandı. Bunları önlemek için aktif
savunma yapılmalı. Savunma, önlemin bir kısmıdır; ama biz her yere polis koyamayız. Biz bir yeri koruruz onlar başka yere saldırabilirler.
Aktif savunma ile istihbarat toplayarak olaylar daha ortaya çıkmadan engellenmelidir. Sağlıkta 'önleyici hekimlik' olduğu gibi bu konuda da 'önleyici güvenlik' ön plana çıkmalı. İstihbarat açısından da bu çok önemlidir. Dikkatimizi içte ve dışta ulusal güvenliğimize kanalize edersek bu tür olayların önüne geçebiliriz. Aksi takdirde tepkisel bir politikayla, dış politika ve güvenlik bağlamında bir yere varmamız mümkün değildir. Bir yer, bombalandıktan, yakılıp yıkıldıktan sonra bunu takip etmenin anlamı yok. Onlar bu işi yapmadan ciddi bir istihbarat ve
işbirliği ile önüne geçilmeli.
ZAMAN