"Polat, Süpermen gibi"

"Kurtlar Vadisi Irak" filmi cuma günü gösterime giriyor. Yönetmeni Serdar Akar: "Burada altyapı olmadığı için dublör, makyöz, patlayıcı dışarıdan geldi. Bu da maliyeti artırdı" diyor.



Memleket erkeklerinin kahvehane muhabbetlerini fena halde politize eden televizyon dizisi "Kurtlar Vadisi" 3 Şubat'ta beyazperdede. Türk kahraman Polat, Amerikan ordusunun Türk askerlerinin başına çuval geçirmesinin hesabını sormak için "Kurtlar Vadisi Irak"ta alıyor soluğu. Diziyi 55'inci bölümden sonra devralıp 97'nci bölümde bitiren yönetmen Serdar Akar ile "Türkiye'de gerçekleştirilmiş en pahalı yapım"ın diziden farklarını, aksiyon iddiasını, yabancı oyuncularını konuştuk. "Film bugünkü Irak'la ilgili" "Kurtlar Vadisi Irak" filminin "Kurtlar Vadisi" dizisinden ne farkı var? Genellikle dizilerden çekilen filmlerde amaç popülariteden yararlanmaktır. Ancak diziyi izlemeyenler ne olup bittiğini anlamayabilir, karakterleri tanımayabilir. Filmi diziyle nasıl ilişkilendirdiniz? Filmle dizi arasındaki bağ şu: Polat karakteri var ama ismiyle, dizideki anlamıyla yok. Dizide mafyayı çökertmesi için yüzü değiştirilerek aralarına sokulan bir karakterdi. Kötülerle mücadele etti. Burada öyle bir durum yok. Bu film Irak'ın bugünkü durumuyla ilgili. Polat orada bulunuyor. Oraya gitmesinin sebebi de Amerikalı askerlerin Türk askerlerini başlarına çuval geçirerek sorgulaması. Polat'a bu konuda bir mektup geliyor. Onu tanıyan birinden değil ama intikamlarını almasını isteyen birinden. O da olayı çözmeye gidiyor. Niyetiniz bu mu? Devam filmleri mi çekeceksiniz? Bilmiyorum. Onu yapımcımız Bahadır beye sormalı. Ben diziyi de yönettiğim ve ekip de aynı olduğu için filmin yönetmeni oldum. Zamanımız kısıtlıydı, hızlı çekim yapmamız gerekiyordu. Neden bu kadar acele ettiniz? Şubata yetişmesi gerekiyordu. Dizi bitiyordu. O elektriği kaybetmeyelim dedim. Dizinin ardından fazla es olmasın. İzleyicinin final heyecanının filme faydası olur diye düşündük. Polat kimdir? Herhangi biri. Sivil, devlet hesabına çalışmıyor. Tanımamız gerekmeyen bir kahraman. Süpermen gibi. Nerede olursanız olun çağırınca gelir ya... Ne iş yaptığı belli değil. Süpermen gazeteciydi. Polat, Batman gibi zengin biri. Belli bir parası var bir yanda. Belki mirasyedi. İstediği zaman para bulabiliyor yine de. İhtiyacı olduğu zaman çalışıyor. Tabii Polat'ın adı geçen süperkahramanlar gibi özel güçleri yok. Uçamıyor! O bir günümüz kahramanı. Bu da bir kahraman filmi. Bir zamanlar John Ford'un filmlerinde John Wayne'in canlandırdığı kahramanlar gibi. Bir köy gelip ondan koruma rica eder. Kötü adamlar basıyordur köyü! Western türündeki kahramanlara yakın duruyor Polat. Irak'a gidince iş Polat'tan çıkıyor. Filmde, kontrol edilemeyen bir Irak var. Kimsenin tek başına müdahale edemeyeceği olaylar oluyor. Kendi bulunduğu çevre içinde mücadele edebiliyor. "Kurtlar Vadisi Irak"ı Polat'ın kahramanı olduğu bir serinin başlangıcı gibi düşünebiliriz. Polat'a başka mektuplar gelebilir, başka yerlere gitmesi gerekebilir. "Dizinin kadın fanatikleri var" Daha çok erkekler izliyor "Kurtlar Vadisi"ni. Geleneksel toplum açısından bakınca öyle görünüyor ama şaşırtıcı derecede çok kadın izleyicisi de var. Ben de çekerken kadınlar bunu neden seyretsin diye düşünüyordum. Siyaset ülkemizde hep erkek işi gibi görülür ya... Erkekler evde siyaset konuşur, kadınlar başka bir köşede başka bir şey... Ciddi kadın fanatikleri var. Kadınlar toplu olarak izlemiyor, ne de olsa onların kahvehane gibi toplanacakları bir mekan yok ama erkekler toplanıp izliyor. Kahvehaneler erkekler için. Kadınların da toplanacak yeri olsa onlar da öyle izlerdi. Bir anımı aktarayım: Bankada işim var. Kapanış saati yakın. Bekletiyorlar beni. Yan gişeden bir kadına birtakım evrak getirdiler, "Bana iş getirmeyin, benim 20.00'de çıkmam lazım 'Kurtlar Vadisi'ne yetişeceğim!" dedi. Çuval hadisesi doğrudan ABD ile Türkiye arasında. Bu filmin ABD'ye, bu müdahaleye bakışı nasıl? Film, ABD ve genel olarak Batı'nın müdahalesini günlük değil, tarihsel olarak değerlendiriyor. İlber Ortaylı'nın çok sevdiğim bir sözü var. "Balkanlar, Akdeniz, Kuzey Afrika, Güney Avrupa ve Yakındoğu'daki olayları değerlendirirken mutlaka Osmanlı dönemindeki düzene bakmalı. Değerlendirmeyi imparatorluk zamanındaki siyasi düzene bakarak yapmalı" der. Bugünkü konjonktürde, çuval olayı üzerinden ABD-Türkiye ilişkisi yer almıyor mu filmde? Yer alıyor. Polat ile Amerikalı karakterin yaklaşık üç-dört dakika süren bir konuşması var. Çok önemli bir sahne. Türkiye ABD'ye, ABD Türkiye'ye nasıl bakıyor, onu anlatıyor. Güzel yazılmış bir sahne. Ağır bir fırça yiyoruz. Türkiye'nin bu şekilde eleştirilmesine ben ne sinemada ne televizyonda tanık oldum. Çekim senaryosu dışında senaryo yazımına hiç katkınız olmadı mı? Oldu tabii. Hikaye kurgusuna sürekli müdahale ettim. Ama yönetmenin işi çerçevesinde. Hikayenin ilk kuruluşu senaristlere ait. Yazılı olarak katkım yok ama ilk toplantılarda fikir açısından katkıda bulundum. "Kimliği filmde ortaya çıkıyor" Diziye damgasını vuran Sabetaycı, Siyonist, Masonluk vb., ABD-İsrail-Türkiye ilişkileriyle ilgili takıntılar vardı. Onlar filme de taşındı mı? Konu Irak olunca mecburen onlar da oluyor... Mecburen derken kast ettiğiniz ne? Bir film politik olunca ona belirli bir çerçeve çizilir. Örneğin 50'li, 60'lı yıllardan politik bir Doğu Avrupa filmi deyince daha izlemeden anti-faşist olduğunu biliriz. Burada öyle niteleyebileceğimiz bir politika yok. Analiz yapılıyor. Senaristin bakış açısından şu anda bulunduğumuz bölgedeki siyaseti yorumlamak... Her yorumun belirli bir bakış açısı vardır. Hangi bakış açısından yorumlandı? Osmanlı İmparatorluğu temelli Türk yorumu bu. Polat, kahraman, Amerikalı ile konuşmasında fırça yedikten sonra "Ben siyasetçi değilim, ben sadece Türküm" diyor. Nedir sadece Türk, nedir Polat'ın kimliği? Onu filmde göreceğiz işte. O filmde çıkıyor ortaya. Ben kişilik sormuyorum, kimlik soruyorum. Polat "beyaz Türk" mü onu merak ediyorum. Beyaz, kırmızı bilmiyorum ben de... Her kahramanın kimliğini biliriz. Süpermen Kriptonluydu, uzaylı. Batman aristokrattı. Filmi çekerken Polat'ın neyi temsil ettiğini düşünmedim. Önemi yok. Seyredenlerin de anlayacağını sanmam. Peki siyasi eğilimi ne? Bilmiyorum. Öyle bir durum yok filmde. "İşin suyunu çıkarmadık" Aksiyon sahneleri yabancı ekibin kontrolünde mi yapıldı? Çok toplantı yaptık, 10 kereden fazladır. Storyboard'larla çalıştık. Onların üzerinden konuştuk. Çekimden önce bütün storyboard'lar hazırdı. Zaten sadece çekimdeki efektlerle bitmiyor. Aksiyon sadece patlama çatlama değil. Bu filmin hemen her sahnesine müdahale yapıldı post prodüksiyon sırasında. Çok işlem gördü. Bunlar da çok pahalı. Türkiye'de hiç gerçek anlamda bir aksiyon filmi yapılmadı henüz. Burada var mı? Var. Ekip de gerçekçi aksiyondan yanaydı. Görüntü ve sanat yönetmenleri, özel efekt sorumlusu Mark Hennings de öyle istedi. İşin suyunu çıkarmayalım dedik açıkçası. Birisi yumruk yedikten sonra 10 takla atmasın, vurulduktan sonra uçarak düşmesin. Film Kuzey Irak'ta mı geçiyor sadece? Kendimize göre bir Irak kırsalı yarattık. İsmi geçen yer Erbil. Onun yakınlarında adı belli olmayan köyde, kasabada meydana geliyor olaylar. Setin gayet inandırıcı olduğunu düşünüyorum. Nedir bu "Kurtlar Vadisi"ndeki Hollywood merakı? İlle de oradan oyuncu gelmesi gerekiyor muydu? Başından beri var olan bir şey. Yönetmen olarak benim için olmasa da olur. Ama tabii Amerikalıları Amerikalıların oynaması iyi bir şey, inandırıcı ve doğru. Huyu, suyu, tavrı her şeyi geçiyor perdeye. Kalanı yapımcıların tercihi. Pazarlama dışında örneğin Billy Zane'in filmde oynaması fark yarattı mı? Bir kere iyi bir oyuncu. Türkiye'de de öyle iyi oyuncular var. Benim için Amerikalı olması önemli. Başka biri geçer miydi gönlünüzden? Nick Nolte olması içimden geçerdi. Öyle düşününce isim çok. Hemen herkesle görüşüldü. Kimiyle parada anlaşılamadı, kiminin zamanı olmadı... Billy Zane oldu. Zane bir star değil... Değil canım, değil. Billy'den star olmaz ayrıca... Öte yandan "Cennetin Krallığı"nda Selahaddin Eyyubi'yi canlandıran Suriyeli aktör Hasan Mesud vardı kadronuzda. Müthiş bir oyuncu. Dünya çapında biri. Sharon Stone'den, Billy Zane'den daha mühim. İyi bir karakter olan Arap şeyhini canlandırdı. Sete bir arkadaşıyla geldi. Tam o gün bir oyuncumuz hastaneye kaldırılmıştı. Rolü teklif ettik. Çok iyi oldu. "Gördüğüm en kalabalık set" Dublörleriniz dışarıdan geldi ama yerel halktan Arapça, Kürtçe konuşan figürana ihtiyacınız olmuştur... Dublörler zor ve tehlikeli sahnelerde oynayanlar. Onlar yerlileri eğitti. Yüzlerce kişi ciddi eğitimden geçirildi. Bir sahneden günler önce çalışmaya başladılar. Sadece pazar sahnesi için 250 kişi tek tek seçildi. Önce boş dekorda sonra kostümlü olarak dekor içinde provalar yapıldı. Girişleri çıkışları hesaplandı. Kamyonlarla, at arabalarıyla, eşyalarla kalabalık bir göç sahnesi vardı ki cast grubu çok feci çalıştı! Hiç görmediğimiz oyuncular var yan rollerde. Anadolu'dan amatör ya da profesyonel, kimi şehir ya da devlet tiyatrolarında kimi kendi topluluk kurmuş oyuncular, konservatuvar öğrencileri rol aldı. İstanbul'dan onlarca oyuncu gitti. Küçücük roller için bile oyuncu bulduk. Binlerce surat gördüm ki benim gördüklerim elemeyi geçmiş olanlar, öne çıkanlar. Setin bir kenarından yürüyen de vurulan da dayak yiyen de eğitimden geçti. Gördüğüm en kalabalık setti. Çarşı gibiydi. O kadar dikkat etmemize rağmen sırf araç organizasyonu yüzünden setin hazırlanması geç kaldı zaman zaman. Transfer zor oldu. Gaziantep içinde kaldık; her gün 60 km. yol gittik çekim için. Ekipte bölge koşulları, yeme içme yüzünden çok hastalanan oldu. Yine de çok hızlı çektik. 35 günde bitirdik filmi. Billy Zane'in çekimlerini 15 güne sıkıştırmak zorunda kaldık. "Bu politik bir film, aksiyon da var" Film için ne kadar para harcadınız? 10 milyon dolar gitti. Bir 10 milyon daha olsa giderdi. Çünkü çok zor bir senaryo, çok kalabalık bir kadro vardı. Doğru dürüst aksiyon isterseniz parayı gözden çıkaracaksınız. Burada karşılayacak altyapı olmadığı için dublörler, makyözler, mermiler, patlayıcılar dışarıdan geldi. Aksiyon sahneleri için çok kamera gerekiyor. Altı kamerayla çektik. Bu politik bir aksiyon filmi mi yoksa aksiyonun araç olduğu politik bir film mi? Politik bir film. Aksiyon da var. Belirli bir türde sınıflandırmak zor. Aksiyon filmi sayılır. Sonunda genel bir mesajı yok. Şöyle yapın, böyle yapın demiyor. Bir umudu var. Ancak mesajını ince biçimde veriyor. Daha doğrusu bir tavrı var: Bir inanç uğruna körü körüne hareket etmeye, teröre karşı. ALİN TAŞÇIYAN / MİLLİYET
<< Önceki Haber "Polat, Süpermen gibi" Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER