Özellikle
Irak Anayasası’nın kabulünden sonra şehre adeta dev göç dalgaları başlamış. 2005’te kabul edilen Yeni Anayasa’nın 140. maddesi gereği
Kerkük’te bir
referandum yapılacak ve şehrin statüsü belli olacak. Neden böyle bir referanduma durup duruken neden gerek duyulduğu ise yeraltındaki hazineyle ilgili.
Dünyaya satılan hali hazırdaki Irak
Petrolleri’nin yüzde 40’ı burada. Bu gelir, herhangi bir
ekonomik kaynağa sahip olmayan Irak’ın Kuzeyindeki Bölgesel Yönetim için önemli. Bölgesel Yönetim varlığını ve etkisini devam ettirmek için Kerkük’teki petrol ile yakından ilgili. Eğer referandumun sonucunda Kerkük, Irak’ın Kuzeyindeki Bölgesel Yönetime bağlanırsa bu gelir oraya akacak. O yüzden nüfus yapısı çok önemli. Kerkük’ü yöneten Irak’ı yönetebilir.
Peki nasıl oluyor da nüfus yapısı böyle değişiyor?
Şehrin girişlerinde
kontrol noktaları var. Bu noktalarda Peşmergeler var. Giren her aracı kontrol ediyorlar. Yani onların izin verdikleri ancak girebilir. Hele ki Kerkük’te yerleşecek kişilerin bu denetimden geçmeden bunu yapabilmeleri imkansız. Şimdi iki Kerkük var birisi Kerkük Kalesi ve çevresindeki Kerkük, bir de bir iki tuğlanın üst üste konmasıyla yapılmış evlerden oluşan Kerkük. Zaten göçle oluşmuş bu yerleşim noktaları şehir görünümünden öylesine uzak ki. Nasıl bu kadar hızlı nasıl ev yapıldığını sorduğumuzda öğreniyoruz ki, ev yapılacak yeri Kerkük’ü yönetenler
arazi tahsis ediyor, ev yapımı için gerekli malzemenin alınabilmesi için gerekli paranın bir bölümü de el altından veriliyor. Kerkük
Valisi
Abdurrahman Mustafa şehrin köyleri de dahil nüfusunun 1 milyon 200 bin civarında olduğunu söylüyor. Hangi etnik yapının ne kadar nüfusu olduğu net değil.
Ancak o göç dalgasını gösteren yeni yerleşim yerleri demografik yapının çoktan değiştiğini gösteriyor. Bu durumdan hem
Türkmenler hem de Araplar şikayetçi.
Şehrin sokaklarında dolaşırken bir Türkmene
mikrofon uzatıp yaşadıkları durumla ilgili soru soruyoruz. Tabi onunla konuşurken hemen etrafımızda çok sayıda insan bitiveriyor. Dikkatle konuşulanları, sorulanları dinliyor. Röportaj yaptığımız kişiden “Her şey yolunda bir sıkıntımız yok” türünden bir
cevap alıyoruz. Tam arabamıza binecek iken aynı kişi yanımıza gelip “bakmayın öyle dediğime, çekindiğim için böyle konuştum” deyiveriyor…Bu, şehirdeki insanların birbirine güvensiliğinin işaretlerinden biri. Kerkük’ün önde gelen zenginleri Türkmenler. Genelde esnaflık yapıyorlar. Ancak bugünlerde gelen tehditler sebebiyle dükkanlarını kapatıp evlerine çekiliyor. İmkanını bulan bazı aileler şehri terk ediyor.
Silah en önemli şehir dokusu haline gelmiş durumda. Silah ve
patlama sesi adeta normal hale gelmiş. Irak Türkmen Cephesini oluşturan partilerden biri olan Irak Milli Türkmen Partisi Genel Başkanı
Cemal Şan, “Türkmenler
silahsız, kendilerini koruyacak silahları yok” diyerek içinde bulundukları durumu özetliyor.
Ne yazık ki mutsuzluk şehrin bir parçası haline gelmiş. Bunu nereye bakarsanız görebiliyorsunuz. Gece saat 11’den sonra
sokağa çıkma yasağı var. Öyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya dolaşmanız mümkün değil. Hele ki bir
kamera ile çekim yapıp yaşananlara ayna tutmanız…
Şehir parçalara bölünmüş durumda. Herbir etnik yapı ayrı ayrı yaşıyor. Bu yerleşim noktalarında kendi silahlı güçleri var.
Kerkük’te insanların en çok korktukları iki nokta var. Biri kalabalıklar, diğeri de park edilmiş araçlar. Çünkü bombalı saldırıları yapan
teröristler genelde park edilmiş araçlarla bunu yapıyorlar ve masum insanların yoğun olarak bulunduğu yerleri
hedef seçiyorlar. Bombalı terörist saldırlar son günlerde artmış durumda.
Şehri yöneten bir vali var. Vali Irak
Merkez Yönetimince atanmış. Ancak her yapının etki gücü var. Yani Mesut
Barzani’nin yönettiği IKDP de burada söz sahibi, Aynı zamanda Irak Cumhurbaşkanı Celal
Talabani’nin yönettiği IKYB de.
Türkmenlerin Kerkük’te 10 partisi var. Bu partilerden 4’ü Saadettin Ergeç’in Başkanı olduğu Irak Türkmen Cephesini oluşturuyor.
Sadece etnik farklılık yok. Mezhep bölünmüşlüğü de var. Bu da çok etkili bir faktör.
Türkmenler ve Araplar yapılacak referandumdan tedirgin. Sonuçların, sadece demografik yapının değişmesiyle değil, yapılabilecek hilelerle etkilenebileceğini düşünüyorlar.
Kerkük’ün kelime olarak güzellik anlamından türetildiği ifade ediliyor ancak ne yazık ki, referandum yaklaştıkça gerginlik artıyor, Kerkük’ün yüzüne petrolün karası çalınıyor.
MAHİR ETYEMEZ