İşte Aydınlık dergisine konuşan bazı kişilerin Ergenekon'a verdiği tepki... Tarık Akan (Sanatçı) Doğu ağabey doğru söylüyor, hedefte ordu var Türkiye'nin en önemli üç isminin bu soruşturmanın içine sokulmasının nedenleri çok açık. Bu üç ismin, bir çetenin içinde bulunabileceğini insan mantığı kabul etmiyor. Bu, ABD emperyalizminin baskılarının neticesidir. Bu kişiler aylarca yıllarca hapishanelerde kalabilir ama olan ülkemize oluyor. Doğu ağabey gözaltına alındıktan sonra çok açıkça söyledi, bütün bunların altında ordu hedef alınıyor. Türkiye'de ayakları üzerinde duran tek bir sistem var o da ordu. Bu ordunun nasıl yıkılacağının hesapları yapılıyor. "Hedefte ordu var" tespitini İlhan Ağabey de yapıyor. Üç ağabeyimi de canı gönülden kutluyorum. Prof. Dr. Zekeriya Beyaz (İlahiyatçı-Yazar) Ermeni meselesindeki mücadelesinin yanıtı bu mu? Türkiye son derece tehlikeli bir sürece girdi. Türkiye kutuplaşıyor. Sonunda rejim büyük yaralar alabilir. Ortada çok büyük bir haksızlık var. İlgililer yokken Aydınlık'ın bürosuna girilmiş. Büroda şunlar bulundu deniliyor. Belki oraya bir torba da eroin koydunuz, suçluyorsunuz. Vatandaşlarımız buna tepki gösterecektir. Sayın Perinçek Tekirdağ'da teröristlerin olduğu yere, F tipine gönderilmiş. Bir siyasi partinin Genel Başkanı, yıllarca memlekete hizmet etmiş birisi nasıl olur da hücrelere atılır! Ortada bir iddianame bile yokken bir siyasi partinin genel başkanını F tipine gönderiyorsunuz. Hukuk yok mu oldu? Türkiye Cumhuriyeti devletine ne oldu? Benim doğu Perinçek'le bir yakınlığım yok. Ama ermeni meselesi için Berlin'e, İsviçre'ye gittim. Bu kişinin verdiği mücadeleyi Türkiye'de ikinci kişi vermemiştir. Bu zatın verdiği mücadeleye yanıt bu mudur? Biz kimse için imtiyaz istemiyoruz, hukuka uyulmasını istiyoruz. Yeni Çağ Gazetesi Yazarı Altemur Kılıç AKP tabutuna çivi çaktı Başbakan kapatılma olayından dolayı kuyruğuna basılmış kedi gibi koşuşuyor. Herkese kızgın, ne yapacağını, nereye çatacağını bilemiyor. Ergenekon başından beri bir hukuk rezaletidir. Aylardan beri tutuklu olanlar yargıç önüne çıkarılmıyor, insanlar töhmet altında bırakılıyorlar. AKP hükümeti kendi tabutuna çivi çakmış oldu. Hükümetin sonu hayır değildir. Metin Özkan (Tercüman Gazetesi Ankara Temsilcisi) Benim büromda da krokiler var 25 yıldır bu işi yapıyorum, medyanın hiç bu kadar korkak, ispiyoncu, körükçü olduğunu görmedim. Meslektaşım bile demek istemediğim bazı kişiler basının temel görevi olan halkı bilgilendirmek yerine bir takım odaklara hizmet eder hale geldiler. Hükümetin yarattığı bu süreçte kendi medyası da oluştu. Veli Küçük'ün asker kıyafetli fotoğraflarını gazetelere basarak TSK'yı karalıyorlar. Zaman zaman bize de haber yapmamız için bir takım dosyalar gelir. Bu dosyalarda krokiler de oluyor. Benim büromda da krokiler var. Benim bürom arandığında bu krokiler nedeniyle ben de mi suçlu olacağım? Bunların tutar hiçbir tarafı yok. Birileri kasıtlı olarak yargıyı da TSK'yı da yıpratmaya çalışıyor. Bazı isimler de bu süreçte gazetecilik değil tetikçilik yapıyor. Banu Avar (Gazeteci-Yazar) "Ağzını açanı içeri alırım" operasyonu Burnuma 12 Mart, 12 Eylül kokusu geliyor. Bir takım belgelere göre, bir takım dış istihbarat teşkilatlarının listelerine göre harekete geçilir ve aydınlar içeri atılır. Aydınları bu şekilde evlerinden alıp götürmek sadece korku yayma operasyonu olarak nitelendirilir. Zaten uzun süredir yapılan psikolojik harp harekatına şimdi bu korku yayma ekleniyor. Yani "kesinlikle konuşmayın, ağzını açanı alırım içeri" demektir bu. şimdi buna karşı toplumdaki tüm kitle örgütleri demokratik tepkilerini acilen göstermelidirler. Basın da artık elimizde değil biliyorsunuz, yabancı güçlerin elinde. bunun millete nasıl anlatılması gerekir, halka nasıl doğru ifade edilmelidir düşünülmelidir.