Sözü Doğu Silahçıoğlu Paşa’ya bırakmak
Bugün sütunumu Emekli
Tümgeneral Sayın Doğu Silahçıoğlu’na teslim etmek istiyorum. Sayın Silahçıoğlu
Cumhuriyet gazetesinin 3
Şubat 2008 tarihli nüshasında yani yaklaşık üç ay önce ‘Olaylar ve Görüşler’ köşesinde ‘Çıkış Yolu’ başlıklı bir yazı yayınlıyor. Benim sütunumun genişliği yazının tümünü yayınlamaya müsait olmadığı için bendeniz yazının belirli yerlerinden alıntılar yaparak yorumsuz aktarmaya gayret edeceğim ama kişisel kanım bu yazının bütününün mutlaka okunması ve arşivinizde saklanması gerektiği yönünde.
Başlıyoruz:
‘Laik Cumhuriyeti savunmaya kararlı her yurttaş, hükümetin antidemokratik uygulamaları karşısında,
toplumsal tepkisini olanca gücüyle ortaya koymalı; anayasal kurum ve kuruluşların da desteğinde,
halkın geniş katılımıyla bir ‘ulusal cephe’ oluşturulmalı ve
AK Parti hükümeti en kısa sürede iktidardan uzaklaştırılmalıdır!.’......
‘Çünkü
Türkiye’nin getirildiği nokta kaygı verici!.. İçinde bulunduğumuz durum;
Türkiye Cumhuriyeti’nin
ülke bütünlüğüyle ve ulus tümlüğüyle; ‘bölücü/ayrılıkçı hareket’ ve ‘siyasal
İslam’ belasıyla karşı karşıya olduğunun açık resmidir!’ ......
Siyasal İslamla mücadelede yapılması gereken yalnızca bir şey kalmıştır!.. O da; ‘AKP’ iktidarının yönetimden uzaklaştırılmasıdır!’ ......
Yöntemler
Bugün için yanıtı bulunması gereken soru; AKP’nin yönetimden nasıl uzaklaştırılacağıdır!..
Bunu gerçekleştirebilmek için kuramsal olarak üç temel yöntem mevcuttur!.. Bunlar; ‘siyasal yöntem’, ‘hukuksal yöntem’ ve ‘toplumsal yöntem’dir!..
Siyasal yöntem:
-
Meclis’te ‘
gensoru önergesi’ vermek,
- Bunu kabul ettirebilmek için talebi ‘güven oylaması’na dönüştürmek,
- Oylamada, ‘276’ veya üzerinde oy çıkmasını sağlayarak hükümeti düşürmek,
- Ve sonuçta ülkeyi yeni bir ‘genel
seçim’e götürmek!..
Ne var ki bugünkü koşullarda, Meclis yapısı içinde, bu kadar varsayımın art arda gerçekleşebilme olasılığı yoktur!..
Hukuksal yöntem:
Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen ‘AKP’ hakkında ‘
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ tarafından ‘
Anayasa Mahkemesi’nde
dava açmak ve ‘AKP’nin kapatılmasını sağlamaktır.
Ancak bu yöntemin uygulanmasında bazı dirençlerle karşılaşma ihtimali vardır:
- İçinde yaşadığımız ülkesel, bölgesel ve küresel koşullar,
- ABD’nin ve AB’nin iktidara sağladığı
destek,
-
Anayasa Mahkemesi’nin yapısal özellikleri,
sonuç alınmasını güçleştirebilecek etkenler arasındadır!..
Toplumsal yöntem:
- Anayasal kurum ve kuruluşların da desteğini sağlayarak, laik Cumhuriyetin yanında yer alan demokratik kitle örgütlerini, sendikaları, meslek kuruluşlarını ve ‘sol muhalefeti’ bir araya getirmek; geniş halk yığınlarını harekete geçirmek,
-
Hükümet üzerinde
baskı oluşturarak, onu antidemokratik uygulamalarından vazgeçirmek,
- Hareketin yarattığı etkiyle ‘sol muhalefeti’ giderek güçlü hale getirmek,......
Bu yöntemin uygulanabilirliği;
- Geniş çapta örgütlenmeye,
- Güç birliği oluşturmaya,
- Toplu hareket etmeye bağlıdır......
Ne var ki ‘AKP’ bir şekilde iktidardan uzaklaştırılsa bile, bu yöntemin başarıya ulaşması da bir diğer gelişmeye bağlıdır. O da; ‘
Atatürk Cumhuriyeti’ yandaşlarının
genel seçimler sonrasında siyasal iktidarı ele geçirebilmeleri ve yeni bir nesil yetişinceye kadar yönetimde kalmayı sağlayabilecek önlemler geliştirmeleridir. Çünkü ‘AKP’ ya da onun ardılları, seçimi yine kazandıkları takdirde, değişen bir şey olmayacak, bugünkü resim yeniden ortaya çıkacaktır!..
Tarihsel öğreti
‘27
Mayıs 1960 Devrimi’ öncesinde, DP iktidarının siyasal baskılarına ve antidemokratik uygulamalarına karşı,
CHP Genel Başkanı İsmet
İnönü TBMM’de seslenmektedir:
‘Baskı idaresine millet bütün namuslu teşkilatıyla, bütün sade vatandaşlarıyla direnecektir!..
Eğer bir idare
insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa o memlekette
ayaklanma olur!.. Eğer insan hakları yaşatılmaz, vatandaş hakları zorlanırsa, baskı rejimi kurulursa, ihtilal behemehal olur!..
Şartlar tamam olduğu zaman, milletler için ihtilal meşru bir haktır!.. Fakat ihtilal aslında bir millet hayatının asla arzu etmeyeceği, çetin ve tehlikeli bir ameliyattır!’ ......
Kaçınılmaz görev
Bugün için Türkiye’nin geleceği bir bilinmezlik içindedir. İktidarın meşru yöntemlerle yönetimden uzaklaştırılması toplum için kaçınılmaz bir görevdir. Ve bu görev mutlaka yerine getirilmelidir!.. Ne var ki demokrasinin olanaklarını kullanarak demokrasiyi yok edenlere karşı yine demokratik yöntemlerle mücadele verilmelidir!......
Laik Cumhuriyeti savunmaya kararlı her yurttaş, hükümetin antidemokratik uygulamaları karşısında, toplumsal tepkisini olanca gücüyle ortaya koymalı; anayasal kurum ve kuruluşların da desteğinde, halkın geniş katılımıyla bir ‘ulusal cephe’ oluşturulmalı ve AKP hükümeti en kısa sürede iktidardan uzaklaştırılmalıdır!..
‘Atatürk Cumhuriyeti’ni savunan ‘ulusal cephe’nin tüm yandaşları meydanları doldurmalı; milyonlar nereye gerekiyorsa oraya yığılmalı, nereye gerekiyorsa oraya çıkarılmalıdır... Türk ulusunun aydınlık yarınları önündeki engeller kaldırılmalıdır! ESER KARAKAŞ/STAR
Ulusalcıların din maskesi düştü
Silahçıoğlu Paşa hakkında çarpıcı iddia
EMEKLİ PAŞA'NIN İSTİKLAL MARŞI RAHATSIZLIĞI