Fransa'da ana muhalefetteki Sosyalist Parti'nin 18 Mayıs'ta oylanmak üzere
Fransız Ulusal Meclisi
gündemine koymaya hazırlandığı bir
yasa teklifi,
Türkiye-Fransa ilişkilerinin geleceğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Tek paragraflık yasa teklifi, "29 Ocak 2001 tarihli yasanın tanımış olduğu 1915
Ermeni Soykırımı kapsamında, insanlığa karşı bir veya daha fazla suç işlendiğine kamuoyu nezdinde
itiraz edenlere" bir yıla kadar
hapis cezası öngörüyor. Bu yasa teklifi mecliste kabul edilirse
Ankara ile
Paris arasında iplerin iyice gerilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Fransa'da 1971'de bir Ermeni anıtının açılması yüzünden dönemin Paris Büyükelçisi Hasan Esat Işık'ın Türkiye'ye çağrılmasıyla ikili ilişkilerde yaşanan
krizin bir benzerinin patlak verebileceği ve bunun da Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB) ile yürüttüğü müzakereleri kesintiye uğratabileceği ifade ediliyor.
Fransa uyarıldı
Fransa'daki Türk diplomatik çevreleri, teklifin yasalaşması halinde ortaya çıkacak vahim durumla ilgili olarak Fransa hükümetinin en üst düzeyde dikkatinin çekildiğini kaydettiler.
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın Fransa Ulusal
Meclis Başkanı Jean Louis Debre'ye konuyla ilgili bir
mektup göndermesinin gündemde olduğu ve mektupta Arınç'ın durumun ciddiyetini Fransız muhatabına anlatacağı belirtildi.
Fransız Dışişleri'nden gelen sinyaller ise
Başbakan De Villepin hükümetinin parlamentonun bu inisiyatifine
taraftar olmadığı yönünde. 2001'de Büyükelçi Sönmez Köksal da yasanın çıkmasını takiben "istişare" kapsamında Ankara'ya çağrılmış, uzun süre Paris'e dönmemişti.
Yaklaşık 2 yıl önce Sosyalist milletvekilleri Christophe Masse, Rene Rouquet, Jean-Yves Le Bouillonnec, Martine David ve Didier Migaud'nun başını çektiği ve tüm partilerin meclis gruplarının imzalayarak Meclis Başkanlığı'na sunduğu yasa teklifi, "1915 olaylarının soykırım olmadığı" şeklinde bir görüş açıklamayı suç haline getiriyor. "Fransa, 1915 Ermeni soykırımını açıkça tanır" ifadesine yer veren 2001 tarihli yasa da tıpkı 18 Mayıs'ta mecliste ele alınması beklenen metin gibi Sosyalist milletvekillerinin inisiyatifiyle parlamentodan geçmişti.
Sosyalist Parti Meclis Grubu Başkanı Jean Marc Ayrault'nun ofisi, bu teklifin kendi girişimleri sonucu 18 Mayıs'ta gündeme getirileceğini teyit etti.
Fransa'da yasa önerme yetkisi esas olarak hükümete ait. Ancak yılda sadece bir kaç kez, parti gruplarına inisiyatif tanınıyor. "Pencere" olarak adlandırılan 18 Mayıs'taki bu tür bir oturumda, gündem belirleme sırası Sosyalist Parti'de olacak. Hükümetin veya meclisteki sağ
iktidar çoğunluğun buna engel olması anayasaya göre mümkün değil. Buna karşılık meclisteki sağ iktidar kendi milletvekillerini yasaya karşı oy vermeye ikna edebilir.
Holokost kategorisi
Teklif, 2. Dünya
Savaşı sırasında Nazi Almanya'sının
Yahudilere karşı işlediği soykırımın inkârını cezalandıran Gayssot Yasası'na kısa bir paragraf ekliyor ve her iki fiil arasında paralellik kuruyor. Soykırım,
insanlık suçu veya savaş suçu işlendiği konusunda BM'nin çeşitli kararlarının bulunduğu eski-
Yugoslavya,
Ruanda gibi örneklerde hiçbir ceza öngörülmemişken 1915 olaylarının Holokost (Yahudi Soykırımı) ile bir tutulması, Türkiye'nin en çok karşı olduğu ve "aşağılayıcı" saydığı hususu oluşturuyor.
Diasporanın 4 avantajı
Fransa'da faaliyet gösteren Ermeni örgütleri, 2001 tarihli yasayı "soykırım inkârcılığını suç sayacak" ikinci bir yasayla destekleme girişimlerini, ilk yasanın çıkmasından hemen sonra başlattı. Bugüne kadar bunu başaramayan
diaspora lobisi, bu kez kendine çok daha elverişli bir ortam buldu. Elverişli siyasi iklimin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1 Öncelikle, Fransa'da
cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerine bir yıl gibi kısa bir süre kaldı. Çekişmeli geçeceğine kesin gözüyle bakılan bu seçimlerde az sayıda oy sonucu etkileyecek. Dolayısıyla Ermenilerin oyu önem kazanıyor.
2 İkinci olarak Cumhurbaşkanı
Jacques Chirac ve Başbakan Dominique de Villepin'den oluşan yürütme, siyaseten fazla güçlü değil. Şimdiye kadar, Türkiye karşıtı tezler, cumhurbaşkanı-başbakan ikilisinin önleyici çabalarıyla parlamento gündemine alınmıyordu. Geçen yılki AB Anayasası
referandumundan "hayır" çıkması ve Chirac'ın cumhurbaşkanlığına
aday olmayacağını açıklaması siyasi dengeleri değiştirdi.
3 Referandum sırasında Türkiye'nin
AB üyeliği sık sık gündeme geldi ve Türkiye yüzünden AB Anayasası'na hayır denildiği yolunda izlenim doğdu. Bu durum sağ iktidara mensup milletvekillerinde hükümete karşı ciddi tepki uyandırdı.
4 Lyon'da Ermeni anıtı açılmasına karşı düzenlenen gösterilerde "
Bozkurt" olarak bilinen ve Papa suikastını akıllara getiren milliyetçi grupların yer alması, gösterilerde, "soykırım olmadı" şeklinde pankartlar açılması, kamuoyunda soykırımın inkârının aşırı sağ ile özdeş olduğu izleniminin doğmasına neden oldu ve Fransızların her
tehlike algılamasına bir koruyucu yasayla karşılık verme refleksi uyandı.
MİLLİYET