Teröristler geçen hafta da Şırnak'ın Beşağaç köyü yakınında 12
sivili katletmişlerdi...
Peş peşe gelen bu
hain saldırılarla
Güneydoğu'da teröre yeniden ivme kazandırılmak isteniyor...
Hatırlayınız,
Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam ederken
PKK terörü birdenbire tırmandırılmıştı: Hemen her gün hepimizi can evinden vuran haberlerle sarsılmış; iki ay içinde 100'e yakın şehit vermiştik...
Türkiye'ye kurulan bu tuzak, PKK terörünü kullanan "NATO Kalıntıları"nın eseriydi...
Gabar'daki son saldırıyı da bu bağlamda düşünmek gerekir:
Ankara'nın "Yeni Gidişatı"na karşı/bu gidişatın Türkiye'ye kazandırmak istediklerine karşı bir operasyondur, bu
terörist saldırılar...
Son PKK eylemleri; "Sivil
Anayasa" yolundaki çok önemli adımlara, devletle milletin kucaklaşmasına karşı sıkılan kurşunlardır...
Bakınız -
Genelkurmay Başkanı,
kuvvet komutanları üç gün önce eşleriyle birlikte
şehit aileleri ve Güneydoğu gazilerinin yakınlarıyla birlikte
iftar yaptılar...
O iftarda askerle millet gözyaşları içinde kucaklaştı...
Devletle milletin barışması yolunda çok kıymetli yeni bir buluşmaydı; "4.
Kolordu Komutanlığı Eşref Akıncı Kışlası"ndaki bu
iftar yemeği...
İşte son terörist saldırıyla bir anlamda bu kucaklaşmaya da ateş etmiş oldular...
***
Yaşadığımız bütün büyük acılara rağmen şu temel hususu asla unutmamamız gerekir: Türkiye'yi gittiği hayati yoldan döndürmek kesinlikle mümkün değil...
23 yıllık PKK terörünün arkasındaki devasa yapılanmayı devreden çıkarmış bir Ankara var, artık: Dolayısıyla "NATO Kalıntıları"nın kurduğu bu hain tuzakların da sonu yakın!
Her PKK saldırısında hemen "
sınır ötesi harekât" tan söz ediliyor. Sonuncusunda da benzer
manşetler atıldı: "
Sınır aşılır bu
hesap sorulur" diye...
Ne var ki, "topyekun sınır ötesi harekât" sorunu çözmez. Asıl bela, asıl "
üretim" içeride! O sistematik cerahat temizlenmedikçe sınır ötesi operasyonlarla "kurgusal terörü" ortadan kaldırmayı başaramayız...
ABD subaylarının askerî helikopterlerle düzenli olarak
Kandil Dağı'na gidip teröristlerle toplantılar yaptığı yaklaşık bir ay önce
İngiliz Daily
Telegraph gazetesinde deşifre edilmişti...
Temmuzun ortasında
Abdullah Gül henüz
Dışişleri Bakanı iken "PKK'ya giden
Amerikan silahlarıyla ilgili olarak
Pentagon'un
soruşturma başlatmak zorunda kaldığından" söz etmişti...
Ardından da eklemişti: "ABD, PKK'ya silah vermişse ilişkilerimiz darmadağın olur. Türkiye'nin dostluğu kıymetlidir; ama düşmanlığı da çok tehlikelidir!"
(
Ağustos sonunda, Pentagon ABD silahlarının PKK'ya gittiğini
itiraf etmişti.)
Temmuz başında ise PKK'nın Irak'taki kampından kaçarak Şırnak'ta teslim olan dört terörist ABD'nin Kandil'de PKK'ya silah verdiğini açıklamışlardı...
Bütün bu saydıklarımız PKK terörünün arkasında konulan malum sistematik desteğin kırıntı denilebilecek seviyedeki yansımaları...
Kuzey Irak'taki ABD-PKK ilişkisinin izi sürüldüğünde asıl kumpasın topraklarımızın içinde icra edildiği ortaya çıkıyor!
"Ankara'yı Kaybedenler"in Kalıntıları, PKK'yı kullanarak
imza attıkları kanlı eylemlerle Türkiye'nin hazırlığını yaptığı yeni büyük adımları çelmelemeye çalışıyorlar...
Ama, başaramayacaklar!
TAMER KORKMAZ - ZAMAN