PKK'nın
pilot il olarak kullandığı illerin başında
Hakkari geliyor. Hakkari etrafı sarp ve çetin dağlarla çevrili bir
kent. Engebeli bir coğrafyaya sahip şehirde yaşamanın binbir türlü zorluğu var. İki ülkeye sınırı bulunan Hakkari'ye hem
İran hem de
Irak hudutlarından sızan
teröristler saldırılar yapıyor. PKK'lı
teröristler gerek asker ve polisi gerekse de
sivil halkı
hedef alan saldırılar yapabiliyor. Örgüte göre Hakkari ‘kurtarılmış'
bölge. İşaretleri de yok değil. Ama Hakkari'de durumu tersine çevirmek ve kenti PKK'dan temizlemek için canla başla uğraş veren insanların sayısı da oldukça yüksek. İsimsiz kimi kahramanlar her türlü riske rağmen Hakkari'ye
gönüllü gitmeyi
tercih ediyor. Bunların başında ise “Özel
Harekat” polisleri geliyor. Zira
emniyetin bu birimlerinde görev yapan
gençlerin tamamı ‘gönüllü' olarak zorlu bölgelere gidiyorlar.
Terörle mücadele kapsamında “Özel Harekatçı” polisler yeniden devredeler. Bunun da çeşitli sebepleri var. Zira bilindiği gibi 14 Temmuz 2011 tarihinde
Diyarbakır'ın
Silvan ilçesinde 13 asker şehit edilmişti. Bunun üzerine
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan bu saldırının “kırılma noktası' olduğunu ifade etmiş ve bölgede ‘teröriste anladığı dilden'
cevap verileceğini kamuoyuna duyurmuştu. Bu kararın ardından bölgedeki illere çok sayıda “Özel Harekatçıların” sevk edildiği biliniyor. Diyarbakır,
Siirt,
Batman,
Mardin,
Şırnak, Hakkari ve Van illerindeki Özel Harekat Şube Müdürlüklerine takviyeler yapılmıştı. Ama özellikle Şırnak ve Hakkari'ye gönderilen “Özel Harekatçı” polis sayısının oldukça fazla olduğu kaydediliyor. Terörle mücadelede yeniden etkin olarak görevlendirilen bu polislerin zorlu bir hayat tarzı olduğu biliniyor. Onları meslektaşlarından ayıran birçok özellikleri bulunuyor. Adı üzerinde “ÖZELLER”. Operasyonel kabiliyetleri oldukça fazla. Gözlerini budaktan sakınmayan yapıya sahipler. Her türlü tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla eğitilen Özel Harekatçılar, kapılarını
Türkiye Gazetesi'ne açtı. Hakkari Valisi
Muammer Türker, Emniyet Müdürü Ayhan Buran'ın izin ve onayıyla bizlerle görüşen “Özel Harekatçılar“, samimi açıklamalarda bulundu.
HUZUR HAKİM OLSUN İSTİYORLAR
Özel Harekat Şube Müdürü, Karadenizli genç bir amir.
Güvenlik sebebiyle ne onun ne de diğerlerinin adını yazacağız. Ancak genç müdürün bazı tespitlerini yansıtmak için A.K. harflerini tercih edeceğiz. A.K. mesleğini çok seviyor. Hakkari'ye gönüllü gelmiş biri. Göreve başlayalı henüz birkaç ay olduğunu söylüyor. Bölgeyi,
araziyi iyi bilen birkaç tecrübeli
komiserin dışında emrindeki polislerin hepsi yaş olarak A.K'den daha küçükler. Özel Harekatçıların yaş ortalaması 25. Memleketin her tarafından bu birime gelen polisler olduğunu belirtiyor A.K. “Trabzonlusu, Rizelisi, Vanlısı, Muşlusu, Tokatlısı, Ankaralısı yani vatanın dört bir yanından buraya göreve gelen insan var. Bunlar korkunun değil güvenin temsilcisi olmak istiyorlar. Bu ilde huzur ve güven olsun diye çaba gösteriyorlar” diyor.
Eğitim ve tecrübe çok önemli. Fakat onlara göre bunlardan çok daha önemli hususlar var. Onları o bölgede gönüllü olarak görev yapmaya iten unsurların başında inancın geldiği kuşkusuz. Ama Özel Harekatçıları zorlu coğrafyada dirençli tutan dört ‘sihirli' sözcük bulunuyor. Bunları bir çırpıda: Gönüllülük, Sabır, Metanet ve Sadakat olarak ifade ediyorlar. Tabi her tabirin onlar için anlamı büyük. Ama aslında söylemek istedikleri halde vurgulamaktan çekindikleri belli olan bir tabir daha söz konusu. O da fedakarlık. Hepsinin büyük fedakarlık yaptıkları net bir şekilde anlaşılıyor. Pek çoğu, çoluk çocuğundan ve ailesinden uzaklarda. Şartlarının da çok iyi olduğu söylenemez. Zira Hakkari genel olarak bir mahrumiyet bölgesi. Özel olan bu insanların “Özel lojmanları” bulunmuyor. Hepsi şubenin bulunduğu binanın üst katlarındaki yatakhanelerde beşer kişilik odalarda kalıyorlar. Fakat şartlarından hiç şikayetçi değiller. Onlar için kentin terörden temizlenmesi en büyük amaç. “Bu vatan ve bu
bayrak her türlü fedakarlığı hak edecek kadar güzel” diyor bir başka genç
özel harekatçı polis.
KAVAKLI OPERASYONUNA KATILDILAR
Sosyal ve kültürel açılardan birçok haktan mahrum kaldıkları bir gerçek. Ama devletin sunduğu birçok imkanı da rahatlıkla kullanabiliyorlar. Bunların başında
silah ve teknolojik
araçlar geliyor. Özel harekatçıların gerek araç ve gereçleri gerekse silahları tamamıyla son teknoloji ürünü. Örneğin Shortland denilen zırhlı araçların ağır makineli silahlarla birlikte her adresi gösteren navigasyon cihazları da var. Katıldıkları operasyonlara gelince bu konuda sır vermek istemiyorlar. Ama PKK'nın Hakkari-Şırnak arasındaki meşhur Kato Dağı'nda bulunan “
efsane”
Kavaklı Kampına yönelik operasyonda yer aldıklarını söylemekle yetiniyorlar. A.K, “Bizim öncelikle görevimiz çığırından çıkmış olaylara müdahale etmektir. Operasyonel kabiliyetimiz çok yüksek. Onun için talep edildiğinde nokta operasyonlar yapıyoruz. Burada devletin kurumları arasında iyi bir koordinasyon söz konusu. Talep edildiğinde her yere gideriz” diyor.
TAŞA KARŞILIK ŞEKER
Söze giren S.A. ise, “Mücadele ettiğimiz insanların çoğu kandırılmış. Çoluk çocuğu kullanıyorlar. Görev yaptığım bir yerde bize taş atan çocuklara sürekli
şeker atıyordum. Bir süre sonra şeker atmayı kestim. Baktık ki çocuklar şeker için karakolumuza taş atmaya başladılar” diyor. Bazen acıların bazen
komik hatıraların anlatıldığı görüşmemizde son sözü A.K söylüyor: “Keşke bu terör belası olmasaydı ve bizler dağlarda terörist avlamaya çalışmasaydık.”
"PKK KANDIRDIĞI ÇOCUKLARA SİLAH VERİP DAĞA ÇIKARIYOR"
Özel harekatçıların dağlardaki teröristleri avlamakta pek de hoşnut olmadıkları net bir şekilde anlaşılıyor. Çünkü onlara göre dağdakilerin büyük bölümü çoluk çocuk. 14 ile 18 yaşındaki çocukların PKK tarafından kandırıldığını düşünüyorlar. Bunların devlete başkaldırmış olmalarından üzüntü duyuyorlar. Çatışmalarda çocuk denilecek yaştakilerin öldürülmesinden rahatsızlık duyuyorlar. Karşılaştıkları bazı durumlara ilişkin örnekler veren ve anılarını anlatan A.K. “Özel harekatçıların idolü kim?” şeklindeki sorumuza “kişiye göre değişiyor” diye cevap veriyor. Ardından da bir olayı anlatmaya çalışıyor. Fakat boğazı düğümleniyor. Kelimeler zor çıkıyor ağzından. Neredeyse gözlerinden yaşlar akacak hale gelen A.K şunları söylüyor: “Bir arkadaşımız teröristlerle çatışmaya giriyor. Kurşunları bitiyor. Yerden aldığı bir taşı teröristlere fırlatmaya çalışırken şehit ediliyor. Teröristler onu tanınmaz hale getirdikleri için yüzünü, eşine göstermediler. İşte bu kahraman bir örnektir bizim için.”
A.K., “Özel harekatçı ne kadar ciddi, sert bakışlı ve ketum olursa karşı tarafın onu çözmesi de o kadar güç olur” diyor. Ama sert görüntünün ardında yufka yürekleri var.
"HEDEFİ ISKALAMIYORLAR"
Shortland adı verilen zırhlı araç içinde birlikte
yolculuk ettiğimiz sırada çocukların taş yağmuruna tutulduk. Özel harekatçılar, “Taş atma konusunda buranın çocukları çok mahirdirler. Hedefi hiç ıskalamıyorlar” diyor.
HER BİRİNİN EĞİTİMİ İÇİN 30 BİN TL HARCANIYOR
Bölgeyi ve halkı iyi tanıyan, Kürtçe'yi bildiğini belli eden ve beyaz saçlarıyla tecrübeli olduğunu hemen fark ettiren bir başka komiser, “Herkes polis olabilir ama özel harekatçı olamaz. Çünkü bu birimde kapasite ve dayanıklılık çok önemlidir” diyor. Bu birimdeki polisleri “özel” kılan en önemli etken iyi bir eğitimden geçmiş olmaları. Diğer meslektaşlarına göre etapları daha çetin olan zorlu bir eğitim sürecinden geçiyorlar. Spor, nişancılık, arazi tanıma, bina kuşatma, zırhlı araç kullanma ve müzakere gibi uzmanlık isteyen konularda yaklaşık bir sene süren ve her aşaması bir diğerinden daha zor olan eğitimden başarılı olanlar özel harekatçı olabiliyorlar. Ve genç müdürün söylediğine göre özel harekatçı bir polisin yetişmesi de oldukça masraflı. “Bu birimde görev yapanlar ya iki yıllık polis meslek yüksek okulu ya da
üniversite mezunu. Bu eğitimlerinden sonra ayrıca kendi alanlarından uzmanlaşmak için yaklaşık bir yıllık eğitim ve kurs dönemi başlıyor. Tekamül kurslarından geçen bu polislerin her birinin devlete maliyeti yaklaşık 30 bin lira. Bir tek özel harekatçı yılda 10 bin mermi atar” diye konuşuyor.
Türkiye Gazetesi