HAKKARİ'nin
Çukurca İlçesi'nde güvenlik güçlerine teslim olan
Suriye uyruklu `Çiiya Zagros' kod adlı PKK'lı
terörist M.B. ilginç itiraflarda bulundu. Yaklaşık 5 ay
örgütün dağ kadrosunda yer aldığını belirten M.B., PKK'nın sözde komutanlarının kadın teröristlerden kendilerine
harem kurduklaranı söyledi. Birbirini seven erkek ve kadın teröristlere izin verilmediğini belirten M.B., örgüt içinde panik ve güvensizliğin hakim olduğunu kaydederek, "Mağaralarda aç ve susuz yaşıyorduk. Yatacak yerimiz ve zamanımız olmuyordu. Birçok örgüt mensubu da kaçmayı düşünüyor. Ben ailemi ve sevdiğim kızı özledim, bu yüzden kaçtım" dedi.
Suriye'nin
Halep şehrinde 21
Mart 2007'de düzenlenen
Nevruz kutlamalarına katıldığı sırada tanıştığı PKK'lı teröristler tarafından kandırılarak
Kuzey Irak'ta bulunan Gare kampına götürüldüğünü söyleyen M.B. ifadesinde örgütün dağ kadrosunda 5 ay kaldığını anlattı. Bir fırsatını bularak örgütten kaçmayı başardığını belirten M.B. önceki gün Çukurca İlçesi'ne gelerek güvenlik güçlerine teslim oldu. M.B. örgüt içinde insanlık dışı muamele yapıldığını,
açlık ve sefalet içinde yaşadıklarını vurguladı. M.B. örgütün sözde komutanlarının kadın teröristleri kendi himayeleri altına aldığını ve
mağaralarda harem kurduklarını kaydetti.
Kadın ve erkek teröristlerin birbirine duygusal olarak yakınlaşmalarının
yasak olduğunu belirten M.B. şöyle konuştu:
"Örgüte katıldığım günden beri kaçmayı düşünüyordum. Bana çok iyi şartlarda hayat yaşatacaklarını söylediler. Ancak gittikten sonra bunun böyle olmadığını gördüm. 3.5 ay boyunca silahlı eğitim gördüm. Kampta hayat şartları çok kötüydü. Yiyecek ve içecek çok az olduğundan karnımız doymuyordu. Günlük olarak sadece yufka ekmek ve
peynir veriyorlardı. Gece gündüz ağır işlerde çalıştırılıyorduk. Banyo ve
temizlik ihtiyaçlarımızı bile karşılayamıyorduk. Yatacak veya istirahat edecek kapalı bir yer yoktu. Mağaralarda yaşıyorduk. Örgüt içerisinde ibadete müsade edilmiyordu."
Örgütte bulunan kadınların, örgütün üst düzey yöneticilerinin haremi gibi görüldüğünün altını çizen M.B. itiraflarını şöyle sürdürdü:
"Bizler kadınlara yaklaşamıyorduk bile. Örgüt içinde kadın ve erkeklerin birbirini sevmesi suçtu. Buna kesinlikle izin verilmiyordu. Sürekli gözetim altında tutuluyorduk. Kaçmaya çalışanlar yakalandıklarında bir veya iki ay süreyle mağara içinde hapsediliyordu. İkinci defa kaçıp yakalananları öldürülüyordu. Orada bulunan örgüt sorumluları hariç, tüm örgüt mensupları benim gibi kaçmayı istiyor. Örgütte kimse birbirine güvenmiyor ve moralleri hiç iyi değil. Ben oraya ailemle
kavga ettiğim ve gidecek başka bir yerim olmadığı için gittim. Benim oradaki hayatım, daha önceki hayatımı özlemekle geçti. Beni, içinde bulunduğum
psikolojik durumu kullanarak kandırdılar. Diğer örgüt üyelerine sesleniyorum. Gelin
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne sığının."
Teslim olduktan sonra güvenlik güçlerinin kendisine çok iyi muamele ettiğini belirten M.B., Mehmetçiğin kendisine yemek verdiğini ve sigara çayını kendisiyle paylaştığını söyledi. 6 aydır ailesi ve sevdiği kızdan ayrı olduğunu ve onlara kavuşacağı günü hasretle beklediğini söyledi.
DHA