Örgüt kendi
Ergenekon bağlantıları ortaya çıkmasın diye, militanlarına Şemdin
Sakık ile
Veli Küçük’ün irtibatlı olduğu propagandasını yapmaya başladı. Ergenekoncu damgası yememek için son 7 ayda 200
teröristin
örgütten kaçtığı da konuşuluyor.
Ergenekon
soruşturmasıyla
terör örgütü PKK’da başlayan çalkantı ve bunalım giderek derinleşiyor. İddianamede yer alan Ergenekon-PKK ilişkisi başta
İmralı’da
tutuklu bulamama
teröristbaşı Abdullah
Öcalan olmak üzere örgütün bütün kademelerini rahatsız etti. Örgütün bu ilişkiyi boşa çıkarıp yandaşlarını ikna etmek için yeni senaryolar ürettiği ortaya çıktı. PKK yönetimi, örgütün Ergenekon ile ilişkisini
Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu
Şemdin Sakık’a bağlayarak olayı bitirmek istiyor. PKK’ya göre, derin yapı ile irtibatı olan sadece Sakık, bu da örgütü bağlayan bir durum değil.
İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince kısa süre önce yakalanan E.A. isimli terörist, ifadesinde çarpıcı bilgiler verdi. E.A, Ergenekon’la ilgili gelişmelerin PKK içinde ciddi krizlere yol açtığını ve
tasfiye edileceklerin, ‘Ergenekoncu’ diye damgalandığını söyledi. Ergenekon soruşturmasının başlaması ile PKK’nın ana karargâh merkezinden örgütün bütün birimlerine bilgilendirme raporu geçildiğini kaydetti. E.A’nın anlattığına göre bu raporda, örgüt içerisindeki ‘bir numaralı Ergenekoncu’nun Şemdin Sakık olduğu ve Sakık’ın Ergenekon tutuklusu
emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün yönlendirmesiyle hareket ettiği belirtiliyor. Ayrıca, 1993’te tezkereye giden 33 erin şehit edilmesi olayının yine Sakık tarafından gerçekleştirildiği, talimatın verilmesinde de Veli Küçük’ün etkisi olduğu vurgulanıyor.
E.A. ifadesinde, PKK’nın örgütü temize çıkarmak için ‘Ergenekon ile bağlantısı var’ diyerek yüzlerce militanı sorguya aldığını da savundu. Bu sorgulamalar daha çok Ergenekon konusunun örgüt içinde konuşulmasının önüne geçmek ve tabanına ‘hainleri’ gösterip konuyu
kapatma isteğinden kaynaklanıyor. Bu maksatlı en büyük olay 7 ay önce gerçekleşti.
Dicle Andok, Dr. Ali (Yusuf Turhallı) ve Rubar Çele kod adlı teröristler hakkında soruşturma açıldı. Soruşturmanın gerekçelerini E.A. şöyle açıklıyor: “Örgütün bu üst düzey şahıslarına 1993 yılından itibaren Şemdin Sakık ile irtibatlı oldukları ve Ergenekon terör örgütü ile bağlantılarının bulunduğu söylendi. Ayrıca 1995 veya 1996 yılında
Abdullah Öcalan’a
Suriye’de düzenlenen suikastta bu kişilerin parmağının olduğu açıklandı. Bunlar aynı zamanda suikast yapacak kişilere istihbarat bilgisi vermiş. Bu nedenle soruşturma açıldı.”
Aslında
Aksiyon Dergisi’nin 728’
inci sayısında yer alan ‘PKK’da Zaza çatlağı’ başlıklı haberde Dr. Ali’nin örgütten kaçtığı bilgisi yer alıyordu. Ancak sürecin bu şekilde gerçekleştiği, Dr. Ali ve ekibinin Ergenekon soruşturmasına tabi tutulduğu bilinmiyordu. Tutuklanıp soruşturmaya alınan üç teröristten önce Dr. Ali, ardından Dicle Andok ve son olarak Rubar Çele, örgütten kaçarak
Kuzey Irak’taki yerel yönetimin kontrolündeki bölgelere geçiyor. Bunlarla birlikte 200 kadar teröristin de ‘Ergenekoncu’ damgası yememek için aralıklarla PKK’dan kaçtığı yine E.A. tarafından dile getiriliyor: “Kaçan bütün arkadaşlar ‘Ergenekoncu’ ilan edildiler ve bunu bütün örgüte yaydılar.”
PKK UÇAKSAVARLAR İÇİN DAĞLARA RAY DÖŞÜYOR
Terör örgütünün 2003’te kurulan Öz Savunma Birlikleri’nde (ÖSB) görev alan E.A. PKK’nın son durumu ve
Aktütün baskını hakkında da bilgiler verdi.
Mayıs 2008’deki ilk Aktütün baskınında 8 Doçka
uçaksavar kullanıldığını ve
eylem için bir ay
hazırlık yapıldığını söyleyen E.A, saldırının Ape Hüseyin kod adlı Kadri Çelik tarafından organize edildiğini belirtti. Bu baskında başarısız olunduğu gerekçesiyle 50 örgüt mensubunun görevden alındığını anlatan E.A, Şeyho, Baran,
Ramazan kod isimli üç teröristin de ceza almamak için örgütten kaçtığını bildirdi. E.A, eylül ayında gerçekleştirilen Aktütün baskınında ise 20 uçaksavar kullanıldığını, hazırlıkların en az 2 ay sürdüğünü, operasyonun yine Kadri Çelik tarafından organize edildiğini belirtti.
E.A, PKK’nın elindeki
silahları da ‘deşifre’ etti. Buna göre, örgütün elinde 23.5, 14.5 ve 12.5’lik çok sayıda Doçka uçaksavar bulunuyor. Özellikle 12.
Kongre’de alınan kararlar doğrultusunda, hava harekâtlarına karşı kullanılmak üzere Doçka uçaksavar teminine hız verildi. E.A. şöyle konuştu: “Kongrede, Zağros bölgesinde bulunan Mamreşo ve
Kartal dağlarına 200 Doçka uçaksavardan oluşan raylı bir
sistem kurulması kararı alındı. Buna MAMREŞO PROJESİ denilmekte.
Proje ile Mamreşo ve Kartal dağlarına açılacak tünellere raylı sistem kurulacaktı.
Raylı sistemlerin üzerine uçaksavarlar monte edilecekti. Böylece bu silahlar kamufle edilecek ve herhangi bir hava saldırısında tünelden çıkarılarak kullanılacaktı.” E.A. raylı sistemin yapımına 7 ay önce başlandığını ve bunun için örgütün 15 milyon dolarlık bir
bütçe ayırdığının altını çiziyor.
PKK’nın elinde çok sayıda 82’lik ve 120’lik
havan topu,
roketatar, Biksi, Kanas gibi silahlar bulunuyor. A-4 ve C-4 türü plastik patlayıcılar da örgütün cephaneliğinde mevcut. E.A, örgütün bu silahları nasıl temin ettiğini ifadesinde şu şekilde açıklıyor: “
Kuzey Irak yerel yönetimde yüksek makamlarda akrabası bulunan Fayde Ar isimli şahıstan temin ediliyor. İranlı kaçakçılar vasıtasıyla da silah temini yapılıyor. TNT türü patlayıcıların yapımında kullanılan malzemeler Irak’taki silah tüccarlarından alınır. Irak’ta bu işi yapan, PKK’ya silah ve
mühimmat temin eden silah tüccarları genellikle siyasi yapı ile ilişkili şahıslardır. Silah tüccarlarının bu kişilerin haberi ve izni olmadan, pay vermeden bu işi yapmaları mümkün değildir.”
DAĞLICA BASKININDA ‘DERİN’ ŞÜPHE
E.A’nın ifadesinden ilginç detaylar da ortaya çıktı. Normalde bütün baskınlarını bildiren PKK,
Dağlıca saldırısını kimseye haber vermeden gerçekleştirmiş. Baskına katılacak militanlara bile bilgilendirme saldırıdan kısa bir süre önce yapılmış. Diğer bir iddia ise PKK’nın bu baskını başka bir yerden gelen talimatla yaptığı yönünde.
Talimat, örgütün ana karargâhından gelmemiş.
E.A, ifadesinde Dağlıca baskını ile ilgili şunları söylüyor: “Örgütün 12. kongresinde 5-10 kişilik gruplar tarafından yapılacak eylemlerden ziyade çok sayıda örgüt mensubunun katılacağı ve ses getirecek eylemlerin yapılması kararlaştırılmıştı. Dağlıca baskınının kararı da bu konferansta alınmıştı. Bahse konu eylemi, Zağros eyalet komutanı Kadri Çelik
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde
subay veya
astsubay iken örgüte katılmıştır) yönetti. Eylem gerçekleşinceye kadar bazı üst düzey komutanlar haricinde örgüt mensuplarının haberi yoktu. Eylem gerçekleştirildikten sonra haberimiz oldu. Dağlıca Taburu’na baskın yapan örgüt mensuplarından bir kısmı olay sonrasında
Hakurk alanına geri dönerken, bizim bulunduğumuz Gelireş noktasından geçmeleri üzerine söz konusu eylemi nasıl yaptıklarını anlattılar.” 21
Ekim 2007 gecesi Dağlıca Tabur Komutanlığı’na yapılan baskında 12 asker şehit olmuş, 8 asker de PKK tarafından kaçırılmıştı.
Gamze
Polat / AKSİYON