Önce
terör örgütü
PKK, ardından DTP milletvekilleri ortaya attı,
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
Şırnak’ın
Uludere ilçesi Uzungeçit beldesi kırsalında öldürülen 11 teröriste karşı “kimyasal
silah” kullandığı iddiasını… DTP
Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün 1
Eylül Dünya Barış Günü’nde ileri sürdüğü bu görüşlere sert bir
cevap veren
Genelkurmay Başkanlığı, iddiaların tamamen asılsız olduğunu açıkladı. Terör örgütü ve yandaşlarının “kimyasal silah” iddiasından muradı, siyasi
propaganda yapmak. Halbuki PKK cephaneliği kimyasal ve biyolojik silahlarla dolu. Örgütün elinde
arsenik,
kolera mikrobu,
şarbon gibi kimyevi ve biyolojik silahların yanı sıra napalm
bombasının da olduğu ileri sürülüyor.
Örgüt kaynaklarına göre söz konusu bombalar yaklaşık iki yıldır PKK’nın elinde. Bombalar, Halk Savunma Güçleri (HPG) komutanı
Fehman Hüseyin’in görevlendirdiği özel korumalar tarafından
Kandil eteğindeki Kurtak köyü yakınında bir kampta muhafaza ediliyor. Bu kişilerin kimyasal silahlar konusunda uzman olduğu da aktarılan bilgiler arasında. Bombaların miktarı ise bilinmiyor. Örgüt içi yazışmalara göre napalm bombaları
terör örgütüne 2005’in
Aralık ayında
Kuzey Irak’ta teslim edilmiş. Bombaları teslim edenlerin PKK’dan birtakım isteklerde bulundukları da aktarılan bilgiler arasında. Ancak isteklerin ne olduğu konusunda bir bilgiye ulaşılmış değil.
İki yıl öncesine dayanan gizli devir teslimin ortaya çıkmasının sebebi ise iki ay önce Murat
Karayılan ile Fehman Hüseyin arasında başlayan liderlik kavgası. Temmuz başlarında bir açıklama yapan Fehman Hüseyin, “
Türk Ordusu Kuzey Irak’a girerse, biz de kendilerini kimyasal silahlarımızla karşılarız. Tankımız yok ama kimyasal silahlarımız var. Napalm bombalarımızı zamanı gelince kullanacağız.” tehdidini savurmuştu. Türk istihbarat birimleri mezkûr bombaların PKK’nın eline geçtiğini biliyor; ancak bunu ispatlamak için
delil bulmakta zorlanıyordu. Örgütün felakete yol açabilecek bu bombaları PKK’ya yönelik topyekûn bir askerî
operasyon olursa kullanacağı öne sürülüyor.
Napalm bombası
terör örgütleri tarafından kullanılan bir silah değil aslında. Çünkü bomba daha çok devletlerarası resmî yazışmalar neticesinde elde edilebiliyor. Bazı yanıcı sıvıların pelteleştirilmiş benzinle karışımından elde edilen bomba, patladığında yangına yol açıyor.
Harvard Üniversitesi’nden Louis Fieser başkanlığındaki bir araştırma grubu tarafından geliştirilen bomba ilk kez
İkinci Dünya Savaşı sırasında
Japonya ile ABD arasındaki Tinian Savaşı’nda kullanıldı. 1968
Cenevre Barış Anlaşması’na göre napalmın kullanılması
yasak; fakat birçok
ülke söz konusu bombayı zaman zaman kullanabiliyor. Nitekim Irak’ı işgal eden ABD’nin bu bombayı 31
Mart ve 2
Nisan 2003 tarihlerinde kullandığı ortaya çıkmıştı. The
Independent gazetesinin 19 Haziran 2005’te verdiği haberde Iraklılara karşı napalm bombası kullanıldığı delilleriyle yazılmıştı. ABD Savunma Bankalığı bu haberi yalanlamadı, sadece insanlardan uzak bir yerde kullanıldığını iddia etti.
PKK’DA KİMYASAL SİLAH OLDUĞU DOĞRULANIYOR
PKK’nın elinde kitle
imha silahları olduğunu
yabancı istihbarat kaynakları da doğruluyor.
Kanada Güvenlik ve
İstihbarat Servisi’nin (CSIS) 1999’da yayımladığı bir raporda PKK dâhil birçok terör örgütünün elinde kimyasal silahlar olduğu belirtiliyor.
Washington’daki Kimyasal ve Biyolojik Silahların Çoğalmasını Önleme Programı’nın Direktörü Dr. Jonathan B. Tucker tarafından
ABD Senatosu’na 2001’in
Kasım ayında sunulan raporda da PKK’nın kitlesel ölümlere yol açan silahlara sahip olduğu belirtiliyor.
Araştırmacı yazar Ronald G. Purver’ın “Kimyasal ve Biyolojik Terörizm,
Kamu Güvenliği İçin Yeni
Tehdit” adlı kitabında PKK’nın sahip olduğu kimyasal ve biyolojik silah imkânı şöyle anlatılıyor: “Mart 1992’de PKK tarafından Türk
Hava Kuvvetleri’nin
İstanbul’daki Karargâhı’nın su tanklarına öldürücü gücü artırılmış potasyum siyanit atılmış; zamanında müdahale edilmesi sayesinde can kaybı engellenmiştir. 1996’da Türk güvenlik güçleri bir dizi gizli operasyon sonucunda 19
konteyner hardal gazı ve bir konteyner
sarin gazı ele geçirmiştir. Her konteynerdeki öldürücü madde en az 5 kilometrekarelik alandaki tüm canlıları yok edebilecek durumdaydı.”
İngiliz Observer Gazetesi’ne 29 Eylül 1997’de demeç veren Seydo
Hazar adlı PKK itirafçısı da ellerinde kimyasal silah bulunduğunu, örgütün sivillere zehirli
gaz bombası kullanmak için hazırlıklarını tamamladığını söylemişti. İngiliz yetkililere kendisini koruma karşılığı bilgi vermeyi öneren PKK itirafçısı, örgütün
Türkiye’de sivillere ve İngiliz kuruluşlarına karşı Japon “Yüce Gerçek” tarikatının kullandığı “sarin” gazı dâhil, bazı kimyasal silahlarla saldırmayı planladığını dile getirmişti.
AKSİYON