Fidan'ın
infazından sonra
PKK'ya
muhalif Kürt siyaseti ile aydınlar 'derin' bir sessizliğe bürünmüştü. Bu durum, infazın azmettiricilerinin kısa vadede
legal Kürt siyasetini hizaya getirme girişimlerinde başarılı olduklarını gösteriyordu. Ancak bu uzun sürmedi, silahlı mücadeleyi kabul etmeyen aydınlar, tekrar yazmaya başladı. PKK, yıldırma politikasını son zamanlarda yeniden uygulamaya koydu. Bunun son örneği
Taraf Gazetesi yazarı
Orhan Miroğlu oldu. KCK'nın silahlı kanadı HPG, yazar için 'üstü kırmızı kalemle çizilir' tehdidini yaptı. Hemen ardında
Vatan gazetesindeki demecinde BDP'nin politikalarını eleştiren Ümit
Fırat da
hedefe konuldu. PKK'nın, legal zeminde
demokrasi mücadelesi veren Kürt aydınlarını tehdit etmesi yeni değil. Kendisi dışındaki legal yapılanmaları işbirlikçi,
hain diye yaftalayan
örgüt, bu stratejiyi kurulduğu günden beri devam ettiriyor. Hikmet Fidan gibi birçok Kürt aydınını infaz ederek tehditlerin sözde kalmadığını da gösteriyordu.
Türkiye'deki Kürtlerin yanı sıra 1980 darbesinden sonra yurtdışına yerleşen ve görüşlerini internetten paylaşan aydın ve eski siyasetçiler de örgütün hışmına uğradı. Bunların başında 30 yıldır yurtdışında yaşayan PSK'nın lideri
Kemal Burkay geliyor. Burkay için 'derin sorgulanması gerektiği' ilan edildi.
Kürt sorunu çözümü adına yıllarca mücadele veren ve birçok kez
hapis cezası alan Türk sosyolog İsmail Beşikçi de tehditlerden nasibini aldı. Beşikçi için
Ziya Gökalp benzetmesi yapıldı, ayağını denk alması istendi.
Eski örgüt yöneticileri de tehditlere maruz kalanlardan oldu. PKK'dan ayrıldıktan sonra 'Apo'nun Ayetleri' isimli kitabı yazan Selim Çürükkaya, ailesiyle birlikte kendilerini takip edenlerden son anda kurtulduklarını sitesinde duyurdu.
Şükrü Gülmüş de Öcalan'ı eleştirdiği gerekçesiyle örgüt tarafından tehdit edilen eski PKK'lılardandı. Muhalif internet sitelerinden Nasname'nin yazarı Halis Açar da geçen yıl İsviçre'de saldırıya uğradı. Bireysel tehditler, ilerleyen zamanlarda kitlesel tehdide dönüştü. Diyarbakır'da
Demokratik Toplum Kongresi toplantısına katılmayanlar, bir bütün olarak hedef alındı. Söz konusu şahısları tehdit eden, bu sefer Öcalan'ın kendisiydi. Ona göre bu isimler, Kürt mücadelesini sekteye uğratan 'sözde aydın'lardı.