En kanlı gizli örgüt
Ergenekon soruşturması derinleştikçe tüyler ürperten gerçekler gün yüzüne çıkıyor.
Yıllardır aydınlatılamayan ya da saptırılan birçok olay, örgütün eylemleri arasında çıkıyor.
Sadece son dönemde dosyası Ergenekon ile birleştirilen davalara bakın:
Garih Cinayeti,
Danıştay saldırısı,
Cumhuriyet Gazetesi’ne saldırı,
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastı,
Albay Rıdvan Özden suikastı,
Diyarbakır Bağlar saldırısı,
Atabeyler ve Sauna çetesi...
Malatya’daki
yayınevi katliamı, Santoru ve
Dink cinayeti,
Hablemitoğlu ve
Mumcu suikastı,
Güngören ve ABD Konsolosluğu saldırılarının irtibatlı olup olmadığı da inceleme altında.
Hepsi
Türkiye’nin uzun siyasi gerilimler yaşamasına sebep olmuş olaylar.
“Gerilim stratejisi” gladyo uzantısına sahip, İtalyan P2 Mason Locası örgütünün de temel politikası.
P2 Mason Locası da, Bologna’da 60 kişinin öldüğü
tren garı saldırısını gerçekleştirmiş. Eski başbakan Aldo Moro ve ünlü gazetecileri öldürmüş...
Bu örgütler, puslu havayı seviyor. Ülke v
e devlet ne kadar zayıfsa, onlar o kadar güçlü oluyor.
Türkiye’de birçok kanlı eylemin arkasından Ergenekon
terör örgütünün çıkması ve bunca süredir deşifre olmaması ne kadar ürkütücü.
2001’de
Tuncay Güney’in verdiği şok ifadelerin değerlendirilmemiş olması, büyük talihsizlik.
Güney’in “
sorgu” ya da “
mülakat” tarzı açıklamaları dün birçok kanalda “sansürsüz” yayınlandı.
Sabancı suikastından
Cem Ersever’in öldürülmesine kadar korkunç iddialar söz konusu.
Ve Güney “çekirdek kadro” adı altında, bugüne kadar
gözaltına alınmayan birçok önemli ismi zikrediyor.
İki
emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı
Karadayı ve
Necip Torumtay’ın adlarını da veriyor.
Teoman Koman, Rasim Betir, Engin Hoş,
Nejat Müldür ve
Osman Özbek gibi emekli generalleri de örgütün lideri olmakla suçluyor.
Güney’in 7 yıldır kayıp görüntü kaydında yer alan iddiaların doğru olup olmadığını bilmiyoruz.
Ama, şu ana kadar bu isimlerin hiçbiri gözaltına alınmadığına göre Güney’in ifadeleri, Ergenekon’un esas kaynağı değil.
Ya da iddia edildiği gibi, medya ve
siyaset ayakları da dahil Ergenekon’un gözaltı dalgaları genişleyerek devam edecek.
Tuncay Güney’in ifadeleri içerik olarak ne kadar şok etse de,
Ergenekon davasının kamuoyu algısını güçlendirdi.
Kaos planı için
ülkenin altını cephaneliğe çeviren Ergenekon davası, geri dönülmez bir aşamaya geldi.
Yapılması gereken, soruşturmanın ve yargılamanın önünü açmak.
Gerçeklerin bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasını sağlamak.
Genelkurmay Başkanı’nı fişleyen subaylar...
Ergenekon üyesi olmaktan tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş’ın arşivinde askerlere yönelik
fişleme kayıtları ile yargıçlara yönelik
şantaj kasetlerine ulaşılmış.
Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ’un kızının bir büyük holdingte çalıştığı kayıt altına alınmış ve biri doçent olan danışmanları hakkında tek tek notlar tutulmuş.
Ergenekon’un daha önceki dalgalarında tutuklanan bazı yüksek rütbeli subaylarda da, eski Genelkurmay başkanları
Hilmi Özkök ve
Yaşar Büyükanıt hakkında fişlemeler çıkmıştı.
Her iki ismin Genelkurmay Başkanı olmalarının önlenmesi için bu bilgilerin bazı internet sitelerinde yayınlandığını görmüştük.
Askeri kozmik belgeleri sızdıran ve askeri cephaneyi terör saldırılarında kullanmak için kaçıran Ergenekon, sadece siyasi istikrarımızı değil, ulusal güvenliğimizi de açıkça tehdit ediyor.
Ergenekon terör örgütünün tasfiyesi ve hak ettiği cezayı bulması, sadece siyasal iktidarların nefes alması için değil, Türkiye’nin ulusal güvenliği için de elzem.
ERHAN BAŞYURT-BUGÜN