Endaze Programına katılan
Ertuğrul Özkök 12
Eylül darbesinde çok yakın bir arkadaşının evinin 300 metre ilerisinde öldürüldüğünü,
ölüm korkusunu çok yakından hissettiğini bu yüzden depresyon tedavisi gördüğünü anlattı.
Ertuğrul Özkök 2 kez
bombalanmadan dolayı ölümden nasıl kurtulduğunu da anlattı.
Ertuğrul Özkök: Ben 12 Mart'ta Paris'te öğrenciydim, çocuğum yeni doğmuştu, bursumu kestiler. 12 eylül'de Ecevit ile Arayış
dergisin çıkarıyorduk. Ama buna rağmen hep şunu söyledim çıktığım her yerde, çok eleştirdiler. Ben
12 Eylül'de oh hayatım kurtuldu dedim. 12 eylülde ben hapishanelere girmedim. Ama 12 eylülde ben Ecevit ile beraber bir dergi çıkardım. Ve en yakın arkadaşım
Bedrettin Cömert'i kaybettim. Evimin 300 metre ilerisinde öldürüldü benim. Ondan sonra depresyon tedavisi gördüm ben, ölüm korkularım yüzünden. Korku dendiği zaman anlıyorum ben bu ölüm korkusunun ne olduğunu.
Faruk Mercan: Yani sizi öldürecekler diye mi korktunuz.
Ertuğrul Özkök: Evet,
evet, hayatım böyle geçti benim. Kimse bakmıyor şimdi bir arkadaşımıza PKK'dan ölüm tehdidi var deyince. Ben iki defa bombadan kurtuldum ya tesadüfen. Kandilli'de Sedat Simavi'nin mezarında şey yaparken, bir bakarsanız Hürriyet'in arşivlerinde vardır. Kimse çıkarmıyor onları. İki defa arabam kaydığı için tekerleği kaydığı için Doğan Hızlan ile, konuşma yapacağım yere iki dakika geç girdim ve bomba patladı orda. İki dakika geç kaldım,
Allah korudu beni. Ondan bir hafta sonra, Ankara'da bu defa odamın altında bomba patladı. Odamın altında yola bomba koydular ve benim odam bütün şeyim gitti. Dümdüz oldu. Hepimiz ordaydık,
Enis Berberoğlu,
Fatih Çekirge hepimiz ordaydık. 20 yıl boyunca ben öldürülmüş bir genel yayın yönetmenin koltuğunda oturdum ya, onun hayaletiyle yaşadım. (
merhum Çetin Emeç) Şimdi bu işler baktığın zaman tak oraya sınıflandır, öyle değil. Hepimiz bir toplumda geçtiğimiz dönemin acılarını ızdıraplarını yaşadık. Arkadaşımızı kaybettik, kendimiz kurtulduk. Çok yakınlarımız öldü. Şimdi geçmişe bakarken şunu yapıyoruz şimdi. Bir tane günah keçisi yaratalım. Bu günah keçisi üzerine yükleyelim her şeyi gidelim. Bütün bir süreç boyunca yeni bir devlet inşa ederken Türkiye'de
sivil kurumların sorumluluklarını hiç konuşmayacak mıyız?'