Ertuğrul'umun gidişi!
1-
Ertuğrul Özkök uzun süredir bu koltuğu işgal eden ve Türk basınında "haber alma özgürlüğümüzün" hücrelerini "kendi düşünceleri" doğrultusunda "tıkayan" bir arkadaştı.
2- Patronunun "siyasiler" ile pazarlıklarında yer aldı ve "
gazetecilik ile ticaret yapma" kavramlarını "sentez" ederek; gazetecilik mesleğine tabiri caizse "
tecavüz etti"!
3-
Medyanın "haber vermek" yerine "siyasi rantı katlayarak,
siyaset ile kol kola ticaret yolunda kullanılması" kavramını mesleğe yerleştirdi.
Patronun "siyasetçiler" ile konuşmasına aracılık kavramını "gazetecilik" kriteri olarak tanımladı ve "patron adına siyasetçi ile kol kola" yürüyen "genel yayın yönetmeni" konseptini "Türk medya" tarihine soktu.
Şöyle bir algılama ortaya çıktı:
"Siyasetçi ile birlikte iş bitirebilen genel yayın yönetmeni-
Ankara temsilcisi" en makbul adamdır!
"Yüzlerce basın emekçisini, köşe yazarını" kendi amaçlarına uymadıkları için harcadın Özkök! Ne oldu?
İşte sana da yolun sonu göründü!
Cumartesi günü
Aydın Doğan, kızları ile evinde buluştu ve "senin ipini" çekti.
Aile yemeğinden şöyle bir karar çıktı: Yaşananların sorumlusu Ertuğrul ve bizi içine ittiği kısır döngüdür.
Güle güle Ertuğrul'um!
Kendine iyi bak, çok dikkat et!
Bu ülkeye yaptıklarının yıllarca "vicdan azabını" çek!
Sana bir de sözüm var: 10 yıl boyunca senin yaptıklarını yakından gözlemleyen biri olarak, sırların benle mezara gidecek. Korkma, rahat ol. Sana yazdığım, yazacağım son yazı budur.