Tayyar, Doğan Grubu'nda üst düzey yöneticilik yapan bir köşe yazarının bir
sivil toplum kuruluşu başkanını arayarak, "Sayın başkan, durum çok kötü.
Hükümetle konuşsanız da bu yeni anayasayı Köksal (Toptan) Bey'e bıraksalar daha iyi olmaz mı?" dediğini yazmıştı. Tayyar ayrıca köşesinde diğer köşe yazarının da cumhurbaşkanlığı
seçiminden önce
Başbakan Tayyip Erdoğan'a gidip 'Gül'ü
aday göstermeyin,
darbe olabilir.' ifadelerini kullandığını öne sürmüştü. Tayyar'ı
telefonla arayan Özkök, "Bizden kim aramış, 'durum çok kötü' demiş? Rica ediyorum bu ismi açıkla. Ona karşı birlikte tavır koymazsam şerefsizim. Başbakan'a
mesaj gönderen kim, onu da açıkla." demiş. Özkök ayrıca, Türkiye'de darbe olursa, buna karşı mücadele edeceğini anlatmış.
Şamil Tayyar, Özkök'le yaptığı telefon görüşmesini, '
Ertuğrul Özkök'ün büyük
yemini' başlığıyla dünkü köşesinde yayımladı. Tayyar, daha önceki yazısında, Özkök'ün 25 Temmuz'da
Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt'la görüştüğünü yazmış ve son günlerde sıkça tartışılan
mahalle baskısı ve
Malezya haberlerinin bu görüşmeyle bağlantılı olabileceğini ima etmişti. Tayyar'ın köşesinde yer alan bilgiye göre; Özkök bu iddiaya, "Eğer
Genelkurmay Başkanı ile hükümet ve
siyaseti konuştuysak,
Allah, torunum ve kendi canım dahil tüm sevdiklerimin canını alsın. Bu kadar ağır konuşuyorum.
Randevu talebi seçimden önceydi. Görüşme seçimden sonra oldu. Yemin ediyorum, siyaset konuşmadık. Genelkurmay Başkanı, sadece seçim sonuçlarıyla ilgili 'Seçimdir, saygı göstermek lazımdır.' dedi." karşılığını verdi.
Özkök,
Hürriyet'in son dönemdeki yayın politikasının
Hilton arazisiyle ilgisi olmadığını da dile getirdi. Tayyar'ın 'Yayın politikanız niye değişti?' soruna Özkök, "Çok net söylüyorum. Ben bu anayasanın bu şekilde yapılmasına karşıyım. Eğer sivil bir anayasa yapmak istiyorsak herkesin tartışması lazım.
Anayasa tartışılarak yapılır. Siviller tartışmalıdır. Ama ne zaman ağzımızı açsak 'darbe istiyor' diyorlar. Tartışamayacak mıyız? Elbette farklı görüşler olabilir. Bu bizim dünya görüşlerimizle alakalıdır. Bakın eğer tartışmazsak asıl o zaman korkulması gereken şeyler olabilir." cevabını verdi.
Tayyar, bunun üzerine, 'Korkulması gereken şey ne olabilir? Darbe mi?' deyince Özkök, "
Hayır. Bu devirde Türkiye'de darbe olmaz.
Askerî darbeyi istemek için deli olmak lazım. Bir darbe Türkiye'yi mahveder." şeklinde konuştu. Tayyar bu kez, 'Haklısınız, tartışmak lazım; ama sizin 12
Eylül ve 28
Şubat süreciyle ilgili ifadeleriniz, son yazılarınız darbe çağrışımı yaptırmadı mı?' dedi. Özkök ise şunları kaydetti: "Bakın,
12 Eylül ve 28 Şubat'ın haklı tarafları vardı. Ben 12 Eylül'de can dostum, en yakın arkadaşım
Bedrettin Cömert'i kaybettim. Darbe olunca ben de hayatımı kurtardım. 28 Şubat'tan
ders çıkardıklarını söyleyen sadece ben değil, çok sayıda AKP'li de var. Ama şimdi durum farklı. Darbe olursa genel yayın yönetmenliğini bırakırım, mücadele ederim. Olayları şartlar içinde değerlendirmek lazım. Bugün böyle yazıyor; ama Hasan
Cemal de 12 Mart'ın içindeydi." Şamil Tayyar, yazısının sonunda ise darbe çağrısı yapan iki gazetecinin ismini açıklayacağını söyledi.
ZAMAN