Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümünden 19 yıl sonra yapılan otopsi sonucundaki 'zehir var ama zehirlenme yok’ tespiti kamuoyunda çok tartışılmıştı. Cihan'ın ulaştığı otopsi tutanaklarına göre, ölümünün üzerinden 19 yıl geçtikten sonra bile Turgut Özal’ın vücudunda çok sayıda köklü kıllar bulundu. 5 Aralık 2012 tarihli Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı otopsi tutanaklarına göre vücuttan çıkan kıllar üzerinde 'çalışılamadı’ şeklinde not düşüldüğü anlaşılıyor. Otopsi tutanağındaki ilgili bölümler şöyle:
"Karın sağ alt ön duvar iç kısımda sabunlaşmış ve yer yer çamurla bulaşık dokularda seyrek yerleşimli vücut kılları bulunduğu görüldü, mevcut kıllar incelenmek üzere örneklendi."
"Mİ: Otopsi esnasında cenazenin göğüs sağ yan ön kısımdan alınan toprak (çamurla bulaşık kefen, doku ve kıl) numunesi"
"M2: Otopsi esnasında cenazenin Batın sağ alt iç kısımdan alınan toprak (çamurla bulaşık kefen, doku ve kıl) numunesi"
"T6: Batın sağ alt kadranda üzerinde kıllar bulunan sabunlaşmış doku"
ANKARA ADLİ TIP DA KILLARI İNCELEMEMİŞ
Kimya İhtisas Dairesi Toksikoloji Şubesi’nin incelemelerine ilişkin hazırladığı tabloda 1 nolu alandaki kıl örneklerine 'çalışılamadı’ şeklinde not düşüldüğü görülüyor. Karın ön duvar sağ alt iç kısmındaki kıl örneklerinin toprakla bulaşık doku örneğinin yapılan incelemesinde ise değerlerin 'negatif’ çıktığı anlaşılıyor. Batın sağ alt kadranda üzerinde kıllar bulunan sabunlaşmış doku örneğinin yapılan incelemesinde de sonucun 'negatif’ çıktığı tabloda belirtilmiş. Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı'na gerekli incelemeler yapılmak üzere gönderilen materyal üzerinde de pek çok kıl örneği bulunduğu anlaşılıyor. Fakat otopsi tutanaklarında, Ankara’nın bulguları arasında tek başına kılların incelendiğini gösterir herhangi bir rapor bulunmuyor. Vücuttan alınan kılların ayrı ayrı incelemesinin hiç yapılmamış olması dikkat çekiyor.
SEVİL ATASOY: ÖZAL’IN KILLARI GÖZARDI EDİLDİ
Konuyla ilgili Cihan Haber Ajansı’na konuşan Eski İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdürü ve Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, kılların ayrı ayrı incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Atasoy’un değerlendirmesi şöyle: "Burada dikkat çeken iki husus var. İlki, cenazede çok sayıda kıl bulunduğu ve bunların büyük ölçüde göz ardı edildiğidir. İkincisi, kılların ayıklanarak ayrı ve bağımsız biçimde analize alınmamış olduğudur. Halbuki vücut kılları, tıpkı saç gibi geçmişe yönelik kronik ya da tek kullanımlık ilaç, madde, dolayısıyla zehirlenmeye dair bilgi veren çok önemli biyolojik materyallerdir. Öte yandan kılların analize hazırlanma biçimleri, bu örneklerde bulunabilecek zehirler, bu zehirleri arama metotları ise kendine mahsustur ve gerek toprağın, gerekse dokuların inceleme biçimlerinden tamamen farklıdır. Bu nedenle Kimya İhtisas Dairesi Toksikoloji Şubesi onları bulundukları toprak ve doku karışımından ayrıştırarak bağımsız biçimde analize tabii tutmalıydı."
ATASOY: VÜCUT KILLARINDAN PEK ÇOK ZEHİRİ BULMAK MÜMKÜN
Atasoy "Sakinleştiriciden, kas gevşeticiye her türlü ilacı, yasal ve yasa dışı maddeyi, hatta sigara ve alkol tüketiminin işaretlerini, elbette arsenik dahil pek çok zehri, saç gibi, vücut kıllarında da bulmak mümkündür. 1995’te kurulmuş Saç Analiz Derneği’nin son yönergesine uyularak analiz yapılmalıydı. Elbette bu çok özel bir durum olduğundan yıllardır saç analizlerinde bilirkişilik yapan Fransa, İsveç, Almanya ya da İskoçya’daki bir laboratuvarla işbirliği gerekirdi. Ancak iki ayda sonuç vereceğiz diyenlerin böyle ayrıntılı bir incelemeye ayıracak vakitlerinin olmadığı anlaşılıyor" şeklinde konuştu.
CİHAN