Osman Özsoy tepki koydu

Bir itiraz da gazetecilerden geldi...

Osman Özsoy tepki koydu

Üniversiteler, barolar, kurumlar derken, türbanla ilgili konular ekseninde yapılan açıklamalara bir itiraz da gazetecilerden geldi; "Bu açıklama medyayı temsil etmiyor...." Gazeteciler Cemiyeti’nin açıklamasına itirazım var… Üyesi bulunduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti dün akşam saatlerinde, Başbakan Erdoğan’ın AK Parti Grubu’nda yaptığı konuşmayı 21’inci yüzyıl Türkiye’sine yakışmadığını iddia eden bir basın açıklaması yayınladı. (12.02.2008, Sayı: 38-E-16) Cemiyetin bir mensubu olarak yersiz, zamansız ve içerik olarak kapsamsız bulduğum bu açıklamaya katılmadığımı ve bir medya grubunu korumaya yönelik “bir hatır açıklaması” olduğunun her halinden anlaşıldığını öncelikle ifade etmek isterim Öncelikle şunun altını çizelim. Bu satırların yazarı hiçbir siyasi partinin mensubu, yandaşı, özel hasmı ya da meddahı değildir. Kaldı ki, özellikle basın mensuplarının bu konularda daha özenli olması gerektiğini düşünmektedir. Bu sütunun takipçileri, kritik bir süreçten geçen ülkemizde liderlerin birkaç haftadır partilerinin grup toplantılarında yaptıkları konuşmaları dikkatle takip ettiğimi ve yer yer buraya taşıdığımı hatırlayacaklardır. Dün yine önce MHP, peşinden AK Parti, ardından da CHP lideri Deniz Baykal’ın konuşmalarını dikkatle izledim. (Liderlerin grup konuşmaları; MHP, AKP, CHP) Başbakan Erdoğan’ın canlı yayında izlediğim, bir iletişimci olarak içeriğini ve vurgularını oldukça beğendiğim konuşmasına Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin itiraz gerekçesine ve 21’inci yüzyıl Türkiye’sine neden yakıştıramadığına doğrusu anlam veremedim. Basın kirlenmenin neresinde… Cemiyetin basın açıklamasında, Başbakan Erdoğan’ın konuşmasının hangi noktalarına katılmadıkları konusunda somut hiçbir gerekçe yoktu. Açıklamada en belirgin ifade; “Yıllar öncesinde kaldığını sandığımız “bir kısım basın” nitelemesi de talihsiz bir değerlendirme olmuştur” cümlesiydi ki, aslında gazeteciler cemiyetinin özellikle bu cümleden dolayı Başbakan Erdoğan’ı takdir etmesi gerekirdi. Çünkü Başbakan Erdoğan konuşmasında “bir kısım basın” tabiri yerine tüm basını genelleyen bir ifade kullansaydı, cemiyetin buna itiraz etme ve “bu ülkenin namuslu basını da var” seslenişinde bulunma hakkı olacaktı. Kaldı ki Başbakan Erdoğan konuşmasında “bir kısım basın” derken öyle imalı göndermelerde bulunmamış ve adresi doğrudan belli olan “bir kısım medyaya” somut örnekler vermişti. Şimdi suçlanan medyaya düşen, Başbakan Erdoğan’ın manşetlerin belli çıkar amacına yönelik olarak kasıtlı bir şekilde atıldığı yönündeki iddialarının gerçek olmadığını yansıtmak ve bu zandan kurtulmak için kendilerini temize çıkarmaktır. Kaldı ki, Başbakan Erdoğan’ın dünkü yazısına atıfta bulunarak doğrudan eleştirdiği genel yayın yönetmeninin sicilinin bu konuda parlak olduğu da söylenemez. Kendisinin de adı geçen ve bu ülkede medya siyaset ilişkilerinin nasıl işlediğine dair çarpıcı bir örnek daha önce basına yansımıştı. O dönemde uygulamaya alışkın oldukları gazetecilik tarzından bugün vazgeçtiklerinin bir garantisi var mı? Kaldı ki, son türban tartışmalarında ülkeyi germek için kullandıkları haberlerden ikisinin yalan olduğunu bizzat kendileri ifade etmişken… Cemiyetin açıklamanın son cümlesinde; “Medyanın güvenilirliği konusundaki eleştiri ise, hangi işlerin güvenilirliğinin medyanın güvenilirliğinden az olduğunun göz ardı edilmesi nedeniyle haksızlık oluşturmaktadır” denilmekte... Bu karmaşık cümleyi anlamakta zorlananlar için kısaca özetleyeyim; Tencerenin dibi kara, seninki benden kara demeye getirmişler. Böyle bir ifadeyi hiç yakışık bulmadım. Tüm organlarıyla medya, siyasi iktidarlardan daha temiz ve daha güvenilir olmalıdır. Çünkü medya, kamuoyu adına denetim görevini de üstlenmiş durumdadır. Medyanın kirlenmesi ve siyaset kurumuyla rant ilişkisine girmesi ise, gırtlağına kadar kire bulaşmış siyasetçilerin uzun yıllar siyaset sahnesinde kalmasına zemin hazırlamıştır. Gazeteci Ahmet Altan, Nokta dergisinin 2006 yılı sonunda yeniden yayın hayatına başlamasından sonra yazdığı ilk yazısında, ülkenin gerçek gündeminin gazetelerin yazdığı değil, haber toplantılarında saatlerce konuşulup da çeşitli nedenlerle yazmadıkları konular olduğunu ifade etmişti. Gazetecilerin hangi nedenlerle ülkenin gerçek gündemine temas edemedikleri, ya da hangi haberlere hangi maksata mebni yer verdikleri üzerinde durulması gereken husustur. Mesela medyanın, ülkenin nerede ise son 15 yılında gerçekleşen faili meçhul cinayetlerle ve toplumu geren olaylarla ilgisi olduğu anlaşılan ve son günlerde gözaltına alınan çete mensuplarıyla ilgili neden yürekli bir gazetecilik örneği sergilemediği de merak konusudur. Tuz kokarsa… SKYTÜRK Genel Yayın Yönetmeni Serdar Akinan bir yazısında, “Vicdanlarına değil, patronlarına hesap vermek zorunda kalan gazeteciler çağındayız...” tespitinde bulunur. Günümüzde bu yalın gerçeğe itirazı olan gazeteci olduğunu düşünmüyorum. Basın maalesef bu hale gelmiştir. Sadece ülkemizde değil, dünya kamuoyunda medyanın güvenilirliği konusunda çok ciddi tereddütler oluşmuştur. Bundan tam 3 yıl önce kaleme aldığımız “Kiralık gazeteciler” başlıklı yazımızda medya siyaset ilişkilerine tarihten örnekler verdikten sonra yazımızı şöyle bitirmişiz; “Dünyanın şu an yaşadığı sıkıntıların temelinde, kamuoyu adına denetim görevini yerine getirmesi gereken medya kuruluşlarının kirlenmenin tam ortasında yer almasının büyük rolü vardır.” Türkiye'de de basınının kirlenmesi ülkenin en önemli handikaplarından biridir. Bu tartışmalar bu açıdan yararlı olmaktadır” demiştik. Gazeteciler Cemiyeti gibi bir meslek örgütüne düşen görev “hatır gazeteciliği” yoluyla basın açıklaması yayınlayıp durumu idare etmek değil, bu kadar sert açıklamalarından sonra Başbakan Erdoğan’a bir çağrıda bulunarak, “siyaset kurumunu makasa almak suretiyle menfaat temin etmeye çalışan gazeteci ve medya gruplarının hangileri olduğu” konusunda işbirliğine davet edip, medyanın saygınlığının korunmasına özen göstermektir. Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının ardından şahsen ben üyesi olduğum cemiyetten böyle bir çıkış beklerdim. Beklerdim ki, basın mensupları olarak böyle bir ağır ithamın altında kalmayalım. Tabi ki bunlar benim düşüncelerim. Diğer meslektaşlarım ne düşünüyorlar bilmiyorum. OSMAN ÖZSOY - HABER7.COM
<< Önceki Haber Osman Özsoy tepki koydu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER