Kardinal Ratzinger,
Vatikan'ın
propaganda (FİDE DEİ) yani
inanç yayma ve doktrin öğreti merkezi başkanıydı. Burası ilginç bir merkezmiş. Bir ara Hıristiyanlık dışı dinler ayrı masada, Vatikan ile çatışma halinde olan Hıristiyan mezhepler ayrı bir masada, komünizm ve
İslam ise ayrı bir masada ele alınırdı. Sonra bu değişmiş olabilir.
'Özür'le öne çıkmıştı
Kardinal Ratzinger zamanımızın en çok dil bilen kişilerdendir. Sonra Katolik dünyası onu Papa 16. Benedictus olarak ruhani başkanları seçti.
Doğrusu muhazafakârlar, Katolik dünyasındaki
rahiplerin evliliği, kadınların rahip olması,
kürtaj,
doğum kontrolü vs gibi konulardaki kısmen
yerli kısmen, yersiz zorlamalardan bunalmıştı. Bu ayrı bir konudur, ancak saygı duyulur. Yeni Papa'nın politikalarının kabulü o dünyanın beğeneceği bir konudur.
Papa, Nazilerin temerküz kamplarını gezerken, Yahudilerden "
Alman olarak" özür diledi. Bu bir samimiyet ifadesidir ve doğrusu müteveffa Papa John Paul 2'den bir adım daha öne geçtiğini söylemek gerekir. Kardinalken Türklerin
Avrupa Birliği'ne girmesine karşı çıkmıştı.
Haçlı seferi nedir?
Bu bazı aklı başında Katolik ruhanilerin de eleştirdiği gibi, onun işi değildi. Papa seçildikten sonra mutedil bir ifade kullanır gibiydi. Doğrusu
İstanbul için planlanan ziyaretinde
Ayasofya'yı sadece gezeceğini ve orada dua etmeyeceğini açıklaması; 1934 yılı kasım ayında
Türkiye idaresinin Ayasofya hakkındaki cesur ve uzlaşmacı kararına saygı duyduğunu gösterir mutedil bir davranış. Ama ardından, "İslamın
terörist ve cihatçı bir din" olduğunu açıklaması son derece önyargılı ve barışçı yaklaşımdan uzak bir davranıştı.
Haçlı seferleri düzenleyen bir dinin, yani Hıristiyanlığın cihattan vazgeçtiğine dair bir emare ortada yoktur. Pekâlâ Hıristiyanların içinden de teröristler çıkıyor. Bütün
Müslümanları terörist olarak görmek ve hele göstermek, samimi ve akılcı bir davranış sayılmaz.
Sorumluluğu önemli
Gerçi birtakım Katolik çevreler Papa'nın Müslümanlar hakkındaki asıl görüşünü son
pazar vaazında ortaya konduğunu söylüyorsa da bu dünyayı ilgilendirmez.
Papa'nın son içtihadının evvelki içtihadını kaldırdığına inanmak olsa olsa bir Hıristiyanın kabul edeceği bir görüştür. Terörle ilgisi olmayan geniş bir Müslüman kitleyi bu tip demeçler son derece fazla rahatsız eder.
Nihayet küçülen dünyada Papalık önemli bir kurumdur ve sorumluluğu vardır. İtalya'daki yüksek makamın Akdeniz'in güneyine ve doğusuna daha sıcak daha bilgili ve daha sorumluca bakması temenni edilir. Halihazırdaki tavır kabul edilemez.
İLBER ORTAYLI / MİLLİYET