Örgütü kuranlar ortada yok

İki astsubayın mahkûm edildiği davanın gerekçeli kararında, 'Örgütü kuranlar astsubaylar değil. Astsubaylar üstlerinin himayesi ve katılımı olmadan bu eylemleri yapamaz. Olayın arkasındaki ilişkileri

Örgütü kuranlar ortada yok

Şemdinli'de 9 Kasım'da Umut Kitabevi'ne bomba attıkları iddiasıyla yargılanan jandarma astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'i hapse mahkûm eden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Susurluk skandalı ve Yargıtay'ın bu davada verdiği kararı emsal alarak hüküm oluşturduğunu bildirdi. "Astsubayların, bu tip bir eylemi rütbe olarak kendilerinden yüksek görevlilerin himayesi ve katılımı olmadan işleyemeyecekleri" hükmüne varan mahkeme, "devletin, şayet varsa bu kişileri bulması gerektiğini" kaydetti. Çalışma mevzuata aykırı Kaya ve İldeniz'i 39'ar yıl 5'er ay, 10'ar gün hapse mahkûm eden mahkeme, 144 sayfalık gerekçeli kararını tamamladı.PKK'nın Hakkâri ve çevresinde 2005 başından itibaren meydana gelen patlamalardan sadece 2'sini üstlendiği belirtilen kararda, Şemdinli patlamasında kullanılan Alman yapımı bombalarla 1995'ten bu yana gerçekleştirilen 174 patlamadan 116'sının faili meçhul kaldığı anlatıldı. Kaya'nın Hakkâri'deki 2, İldeniz'in de Şemdinli'deki 5 patlamadan hemen önce ya da aynı gün içinde görevli olduklarının anlaşıldığı belirtildiği kararda, iki astsubayın mevzuata aykırı biçimde polis bölgesinde operasyonla görevlendirildiklerinin ve bombalama olayının sorumluları olduklarının anlaşıldığı kaydedildi. Emsali Susurluk Kaya'nın 1992'den bu yana 23 kez ödüllendirildiğine işaret edilen kararda, ödüllerin veriliş nedeninin Kaya'nın görev ve faaliyetlerinin "istihbarat çalışmalarının dışına taştığını gösterdiği" vurgusu yapıldı. Kararda Şemdinli olayı Susurluk skandalına benzetilerek Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin bu davadaki kararı özetlendi. Mahkeme, "Susurluk'ta olduğu gibi Şemdinli'de de aracın arkasında bulunan silahları sanıklar dışındaki kişilerin koymasının mümkün olmadığını" kaydetti. Kararda, "sanıkların eylemlerinin PKK'nın vatanın bölünmesi amacını kolaylaştırdığı, üniter devlet olgusunu zedelediği" belirtildi, ancak TCK'nın "devletin birliğini bozmak" başlıklı 302. maddesinde düzenlenen suç unsurlarının oluşmadığı bildirildi. Kararda, terörle mücadele dışı amaçlar taşıdıklarının kanıtlanamadığı" belirtilen sanıkların "terörle yasadışı, hukuka aykırı yöntemlerle kesintisiz mücadele etme amacı taşıdıklarının açık olduğu" ifade edildi. "İki asker ile bir itirafçı sanık arasında hiyerarşik ilişki bulunduğu" dile getirilen kararda "sanıkların böylesi eylemi tek başlarına planlamalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, olay günü Şemdinli'de operasyonel amaçlı görevlendirilmelerinin de bunu ortaya koyduğu" vurgulandı. "Olayın derinliğinin çok yönlü araştırmayı gerektirdiğinin" belirtildiği kararda Yargıtay'ın Susurluk kararındaki ifadeler kullanıldı, "olayın arkasındaki ilişkilerin çözülmesinin, bölgedeki diğer kamu görevlilerini de kapsayacak ölçüde güç, karmaşık olduğu" bildirildi. Kararda, "soruşturma ve kovuşturma aşamasında bu kişilere ulaşılamadığı, şayet var ise sanıklara yardım edenlerin bulunmasının devletin görevi olduğu" kaydedildi. Bunlar üye, liderler başka Kararda, "sanıkların hukuk devletinde savunulamayacak bir örgütlenme ve yetki kullanımı yoluna gittikleri, kendi güç ve kuralları ile sözde yasalar oluşturmanın devleti hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, her türlü yasadışılığın egemen olduğu bir sistem oluşacağı, sonuçta vatandaş-devlet ilişkisinde hukuk kuralları yerine korku ve kaygının geçerli olacağı" belirtildi. Susurluk kararı emsal alındığında dava konusu eylemin TCK'nın "örgüt kurma ve üyelik" başlıklı 220. maddesine uyduğu ifade edilen kararda, "sanıkların astlık-üstlük ilişkisi gereği örgüt içinde yalnız olamayacakları" vurgulandı. 'Vicdani kanaat oluştu Kararda, "sanıkların, böyle bir eylemi kendilerinden rütbe olarak yüksek olan görevlilerin himayesi ve katılımı olmadan işleyemeyecekleri gözetildiğinde örgüt kurmak ve yönetmekten değil, sadece üyelikten cezalandırılabilecekleri" belirtildi. İtirafçı Ateş'e yasaya aykırı usullerle silah verilmesinin örgütün "silahlı" olduğunu gösterdiği de kaydedildi. Mahkeme heyetinde bu yönde tam bir vicdani kanaat oluştuğu vurgulandı. Kararda, muhalif üyenin, "sanıkların devletin birliğini bozmak suçundan cezalandırılmaları gerektiği" yönündeki karşı oyuna da yer verildi MİLLİYET
<< Önceki Haber Örgütü kuranlar ortada yok Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER