Operasyon iş olsun diye yapılmaz

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, sınır ötesi harekât, ABD temasları ve Dağlıca olayı ile ilgili görüşlerini açıkladı.

Operasyon iş olsun diye yapılmaz

Büyükanıt'ın basın sohbetinde, ABD'ye giden komutanlar da vardı. 'Sınır ötesi operasyonun askeri gerekçeleri, hedefleri olmalı. Kafamızdaki şey, ciddi, hedefe yönelik bir operasyon. Diplomasiyi, siyaseti bir kenara atamayız' Genelkurmay Başkanı Org.neral Yaşar Büyükanıt, hükümetin isteği üzerine Irak'taki PKK varlığına yönelik muhtemel bir sınır ötesi harekât için planları ilettiklerini ve direktif beklediklerini söyledi. Büyükanıt, direktifin verilmesinde bir gecikmenin söz konusu olmadığını, her şeyin 'normal prosedür içinde' ve 'makul' sürelerde cereyan ettiğini belirtti. Dün Ankara'da Genelkurmay Karargâhı'nda bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan Genelkurmay Başkanı, "İş olsun diye operasyon yapılmaz. Bizim kafamızdaki şey ciddi bir hedefe yönelik operasyondur" diye konuştu. Büyükanıt, "ABD Başkanı basın toplantısında neredeyse sadece istihbarat üzerinde durdu. İstihbaratı niye alacaksınız, operasyon olmayacaksa? İstihbaratın turşusunu mu kuracaksınız?" dedi. ABD'ye güvenip güvenmediği sorusuna, "Ben de sizin yerinizde olsam aynı soruyu sorardım. Ama resmi görevim düşüncelerimi açıklamama uygun değil" yanıtını veren Genelkurmay Başkanı, "Bizim, Beyaz Saray'da ısrarla oyalanmaya karşı üslup kullandığımızı biliyorum. Gerisini bekliyoruz" diye konuştu. 'Keşke Irak'ta federasyon olsa' Irak'ta bir Kürt federasyonu ihtimalini nasıl karşıladığı sorusuna Genelkurmay Başkanı'nın verdiği yanıt ilginçti: "Böyle bir federe devlet olmaz diye düşünüyorum. Öngörülen yapı, her an kopmaya hazır bir 'gevşek' federasyon. Tarihte federasyonlar ya dağılmayla, ya üniter yapıyla sonuçlanır. Keşke federasyon olsa... Üniter demiyorum, bildiğimiz anlamda, ABD gibi, Almanya gibi bir federe yapı tercih (edilir)." Büyükanıt, sekiz askerle ilgili soruşturmanın sürdüğünü vurgulayarak, içilerinde PKK köstebeği bulunduğu bilgisinin henüz kendisinde olmadığını söyledi. Genelkurmay Başkanı, askerlerin etnik kökenine bakarak yorum yapmayı ise çok yanlış bulduğunu, Türkiye'nin ırkdaşlık değil, yurttaşlık devleti olarak kurulduğunu söyledi. Basınla sohbeti, ABD Başkanı George Bush ile görüşmesinde Başbakan Tayyip Erdoğan'a eşlik eden Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun ve Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Salih Zeki Çolak ile birlikte yapan Büyükanıt'ın açıklama ve sorulara yanıtları şöyle: Toplantıyı neden yaptı?: Amacım şu anda toplumda farklı algılanan konulara değinmek. Tezkereden sonra doğal olarak çok çeşitli yorumlar yayınlanmaya başladı. Arkasından Sayın Başbakan'ın Amerika'ya gidişiyle olaylar farklı yorumlandı. Terörün, sınır ötesi harekâtın, Dağlıca olayının bizi ilgilendiren konularını sizinle paylaşacağım. 'Bir operasyonla terör sona ermez' Sınır ötesi harekâtla biter mi? : "Bundan önce 23 tane sınır ötesi operasyon yapıldı, sonuç alınamadı' deniyor. Bir kere 23 ten fazla operasyon yapıldı. Sayısını ben hatırlamıyorum. Farklı çaplı operasyonlardı bunlar. İkinci Körfez harekâtına kadar ne zaman ihtiyaç duyduksak operasyon yapılmıştır. Şunu da ifade etmek isterim. Bir operasyonla terör örgütü sona ermez. Ama başarılı bir sınır ötesi operasyonla örgüte darbe vurabilirsiniz. Ve daha önemlisi, terörle mücadelede en büyük husus terör örgütünün umudunu kırmaktır. Sınır ötesi harekât hazırlığı: TBMM kararı 17 Ekim'de alındı, Resmi Gazete'de yayınlandığı tarih 19 Ekim. 24 Ekim'de Başbakanlıkça Genelkurmay'a, yapılacak olası harekâtla ilgili tekliflerimizin ne olacağı resmen soruldu. Biz de Genelkurmay Başkanlığı olarak 1 Kasım'da görüşlerimizi ilettik. Araya ABD ziyareti girdi. Başbakanlık ve Dışişleri bu teklifler üzerinde çalışıyor. Bu bir hükümet direktifine dönüşecek ve bize gelecek. İnisiyatif TSK'ya geçti ifadesi doğru değil. Zaten normal planlama usulü de budur. Şu anda yetki hükümette: Olayın politik ve diplomatik boyutları var, değerlendirecekler. Eğer gerekli olduğuna inanırlarsa, bu operasyonlar yapılır denecek. Biz asker olarak her olasılığa karşı önceden planlama yaparız. Bir çatışma çıktıktan sonra planlama olmaz. Askeri birlikler bir görev verildikten sonra kısa süreli bir ikazı müteakip operasyonu yapabiliriz. Geldiğimiz nokta bu. İş olsun diye operasyon yapılmaz: Sırf operasyon yapılsın diye operasyon yapılmaz. İş olsun diye operasyon yapılmaz. Bunun askeri gerekçeleri olmalı. Hedefleri olmalı. Kafamızdaki şey; ciddi, hedefe yönelik bir operasyondur. Operasyonun kapsamı, ancak hükümet direktifi belli olduktan sonra belli olur. Çünkü harekâtın siyasi, diplomatik yansımaları var. Hükümet geciktiriyor mu?: Hayır. Gecikme yok. Makul süre içindeyiz. Hiçbir şey çok geç kalmış değildir. Ne diplomasiyi, ne siyaseti bir kenara atabiliriz. Eğer mümkün olsa, diplomasiyle sorunlar çözülsün. Diplomasiyle çözülemediği zaman, elinizdeki enstrüman askerdir. Ralston'dan kalan kötü imaj ABD ile yeni mekanizma mı?: Ralston'dan (ABD'nin eski terörle mücadele koordinatörü) kalan bir kötü imaj var kafamızda. Bu hiçbir zaman bir mekanizma değil. Buna bir kırmızı telefon diyebilirsiniz. Bu, muhtemel bir sınır ötesi harekâta hazırlık olmak üzere operasyonel bir sistemdir. Teorik değildir. Harekât olduğunda sınırın ötesinde Amerikan uçakları uçuyor. Başka devriye gezenler oluyor. Bunu koordine etmeden yaparsak istemeden birbirimizle çatışırız. Hava kuvveti kullandığımızda belli bir bölgede ateş etmeye başlar. Bunu kimse istemez. Bu kurulan temas noktalarındaki faaliyeti koordine etmeye yönelik. İstihbaratın turşusunu mu kuracaksınız?: Başbakan'ın, Amerikan Başkanı'nın basın toplantısındaki sözlerine bakıyorum. Özellikle ABD Başkanı'na bakınca konuşma tamam istihbarat üzerine kurulmuş bir yapıdadır. Tabii istihbarat önemli. Bunu niye istersiniz? Bunu bulursanız gider o noktayı tahrip edersiniz. İstihbaratı niye alacaksınız, operasyon olmayacaksa? İstihbaratın turşusunu mu kuracaksınız? İki gün sonra onun geçerliliği biter, terörist aynı yerde durmaz. Bir bölük, bir kobra yeter: Bana 'Üç gün önce Dicle'den terörist grup geçti' bilgisi lazım değil, üç gün sonra geçecek dersen sonuç alırım. Gabar Dağları 40 kilometreye 30 kilometre, 1200 kilometrekare. Bana terörist grubun tam yerini söyleyebilirsen, ben oraya 1-2 tugay yığacağıma, bir bölük, bir kobrayla sonuç alabilirim. 'Resmi görevim var, söyleyemem' ABD'ye güven var mı?: Ben de sizin yerinizde olsam aynı soruyu sorardım. Ama resmi görevim düşüncelerimi açıklamama uygun değil. Bizim, Beyaz Saray'da ısrarla oyalanmaya karşı üslup kullandığımızı biliyorum. Gerisini, bekliyoruz. ABD'den henüz istihbarat gelmedi. Ama gelişme daha yeni. Kapsamı üzerinde bir çalışma yapılacak. Ama ayrıntılarını veremem." Dağlıca olayı: 21 Ekim gece yarısı üç koldan saldırı oldu. Ve bu çatışmalar aralıklarla 36 saat sürdü ve maalesef 12 askerimizi kaybettik. Sekiz personelle de irtibatımız kesildi. Sonra ortaya çıktılar. Bu saldırıya uğrayan birlik Dağlıca'daki normal bir piyade taburu. Taburun kendine saldırmadılar, ilerisinde hududa yakın bir yerde o taburun emniyetini sağlayan bir unsura saldırdılar. Kahraman asteğmen: Orada küçük bir emniyet unsuru daha vardı. Başında bir asteğmenin bulunduğu bu grup başarılı oldu. Tek bir zayiat vermediler. Asteğmen çatışmanın ilk anında yaralandı, ama mücadeleyi bırakmadı. Bir sıhhiye onbaşı müdahale etti, çocuk da o haliyle mücadele etti. Kara Kuvvetleri Komutanımızla konuştum, üstün hizmet madalyası teklif edeceğini söyledi. Sekiz erin durumu: O erler geldikten sonra bir idari soruşturma yapıldı. Orada bulunan ve saldırıya uğrayan bütün insanlarla görüşülüyor. İdari soruşturma yapılıyor; hata var mı, ne dersin alındığı anlaşılsın diye. Bu soruşturmadan sonra ortaya bir resim çıkacak. Bu sekiz eri hemen suçlu ilan etmek kadar yanlış bir şey olmaz. Sekiz asker içinde köstebek olduğu bilgisi bende yok. Askerlerin etnik kökenine bakarak yorum yapmayı ise çok yanlış buluyorum. Türkiye'nin anayasası ırkdaşlık değil, yurttaşlık devleti üzerine kuruludur. DTP'nin tutumu: O siyasi partinin adını ağzıma almak istemiyorum. PKK ile mücadele çok boyutlu hal aldı. Bunların yaptığı gerçekten kabul edilemez. Böyle devam ederse toplumda bir kutuplaşma ve çatışma ortamı ortaya çıkabilir. Ben ayağımı frenden çekersem, toplumda infial ortaya çıkabilir. Herkesin bu konuda sorumluluğu var. Buna uygun davranmak lazım. Biz terörle mücadelede her zaman halkı ve teröristi birbirinden ayırdık. Keşke federasyon olsa: Irak'ın kuzeyinde bir federe devlet olmaz diye düşünüyorum. Öngörülen yapı, her an kopmaya hazır bir 'gevşek' federasyon. Tarihte federasyonlar ya dağılmayla, ya üniter yapıyla sonuçlanır. Keşke federasyon olsa... Üniter demiyorum, bildiğimiz anlamda, ABD gibi, Almanya gibi bir federe yapı tercih (edilir)." Medyaya 'dram' eleştirisi Şehit aileleri, acılı aileler o kadar çok tekrar edilerek gösteriliyor ki, bu izleyenleri derinden sarsıyor. 15 kez gösteriyorlar. Çocuğunu gösteriyorlar ve hayat hikâyeleri, evlenecekti vb. Bunlar ben dahil derin bir hüzüne sevk ediyor. Başka bir ifadeyle, kişisel dramların ön plana çıkması, bu tür yayınların faydadan çok mahzuru olduğu kanaatindeyim. Bir kanal yapınca öteki de yapmak zorunda kalıyor. Bu tür yayınlar PKK'nın çok hoşuna gidiyor. Size çok çarpıcı örnek vereyim. Teröristler sekiz askerin verilmesi görüntüsünü (İngiliz haber ajansı) Reuters ile görüşerek pazarlamak istediler. Reuetrs 'teröre finans olur' diyerek kabul etmedi. El Cezire'yi denediler, devreye girenler oldu, o da kabul etmedi. Bizde, onların kabul etmediğini PKK ajansından alıp sayfalara taşırsak nasıl bir tesiri oldu? Takdiri size bırakıyorum. 'Bakın işte terörle kim kol kola' diye görülmesi açısından afişe ediyor, ama bir taraftan da halkımızın, birçok insanı derinden üzüyor. Bunun düşünülmesi lazım. Radikal
<< Önceki Haber Operasyon iş olsun diye yapılmaz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER