Onları birinci sayfada gördüm...

Denkleri, yorganları hatta kimi zaman keçileri.On saatlik çalışmaya on iki milyon.Şanslıysan on saat çalışmaya yirmi milyon.Çoluk çocuk... Genç yaşlı... Hamile, geçkin... Diyarbakır’dan... Altan, mevsimlik işçilerin dramlarını yazdı.

Onları birinci sayfada gördüm...

Onları birinci sayfalarda gördüm. Çünkü ölmüşlerdi. Önceki gün gene öldüler. Yaşamları değil. Topluca ölümleri haber oluyordu. 24 kişi birden öldüler. Onları taşıyan kamyonla minibüs çarpıştı. Çoluk çocuk öldüler... Kaza yapan kamyonun da.. Minibüsün de ruhsatı olmadığı anlaşıldı. Kamyon da kaçak... Minibüs de kaçak. Ölümleri gayri nizami araçlarda vukuu buldu. *** Onlar... Üç paraya... Beş paraya... Malatya’da kayısı... Nevşehir’de patates... Çukurova’da pamuk... Akdeniz’de narenciye toplamaya giderler. Şimdilerde Karadeniz’e fındık toplamaya giderken ölüyorlar. *** Bazen minibüslere... Bazen kamyonlara üst üste yığılırlar. Onları bir minibüste yirmi, bir kamyonun arkasında kırk kişi görürsünüz. Denkleri, yorganları hatta kimi zaman keçileri. On saatlik çalışmaya on iki milyon. Şanslıysan on saat çalışmaya yirmi milyon. Çoluk çocuk... Genç yaşlı... Hamile, geçkin... Diyarbakır’dan... Şanlıurfa’dan... Gaziantep’den... Batman’dan... Mardin’den... Daha çok da Adıyaman’dan gelirler. Hayatları değil, ölümleri haber olur. *** Önceki gün gene öldüler. Şırnak’tan Adapazarı’na gidiyorlardı. Karadeniz’in fındığında yer bulamayan... Adapazarı’nda fındık toplayacaktı. Bindikleri minibüs karşıdan gelen yolcu otobüsüyle çarpıştı. Vahap öldü... On beş yaşında... Ölümü haber oldu. *** Şimdi fındık zamanı. Güneydoğu’dan Karadeniz’e... Yol iki gün sürer. Üst üste... Zaman kaybetmemek için molası az, çilesi yüksek, pejmürde arabalarda ölüme yolculuk. Yaşarsan... Karadeniz yaylarına sıra sıra çadırlar kurulmuştur. Mevsimlik işçi başına komisyon alan ‘dayıbaş’lar göz açtırmayan bir faaliyet içindedirler. Çadırlarda yaşam mültecileri... Kavurmaları, peksimetleri... Ha babam, de babam... Karadeniz’in sarp yamaçlarında... Fındıkları topla dur. On iki milyona, şanslıysan yirmi milyona. Bir de dayıbaşın komisyonu... Bir de yollarda ölüm. Yaşamları değil... Topluca ölümleri haber olur. Yollarda çok ölmeye başlarlarsa o da unutulur. *** Geçen yüzyıldaki derin Amerika’da... Steinbeck’in ‘Gazap Üzümleri’ değil bu. 2007 yılı Türkiye’sinde yaşananlar. Beş yüz-altı yüz milyona ölüme armağan edilmiş yaşamlar. *** Köksal Toptan’ı çok severim. Kibar, zarif ve usuldur... Çok isabetli bir tercih. Susuz Ankara’da... ‘Asker vesayeti mi, gerçek bir parlamento mu’ cumhurbaşkanlığı üzerinden yapılan bu örtülü tartışmayı da izliyorum... Bunlar bana... Yollarda ölen geçici tarım işçilerinin Türkiye’sini unutturmuyor. Üstelik... Dramatik yaşamları değil de... Trajik ölümleri haber oluyor. O da... Çok ve topluca ölürlerse... MEHMET ALTAN/STAR
<< Önceki Haber Onları birinci sayfada gördüm... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER