1990'lı yıllarda işlenen
faili meçhul cinayetleri sonrasında içine
cesetlerin atıldığı iddia edilen
kuyular sonunda açıldı. Ortaya çıkan
şüpheli bulgulara bakılırsa ciddi bir bulguya rastlanmadı.Çünkü kuyulardan onlarca ceset çıkması bekleniyordu. İlk olarak
Tuncay Güney ve itirafçı Abdulkadir
Aygan tarafından gündeme getirilmişti bu kuyular.
Abdulkadir Aygan daha öncede
Diyarbakırlı Murat Aslan’ı öldürdüklerini ve
Silopi’nin Doruklu Köyü yakınlarında bir dere kenarına gömdüklerini söylemiş ve ardın Murat Aslan’ın yakınları
tarif edilen yeri kazmış Murat Aslan’ın cesedini bulmuşlardı. İşte Murat Aslan’ın cesedi hem
Şırnak Barosu’nu hem hem de Silopi’de 70 ‘e yakın kayıp yakınını umutlandırmıştı. Günlerdir kamuoyunu
Botaş’a ait asit kuyuları meşgul etti. Aslına bakılırsa Botaş Genel Müdürü’de bir televizyon kanalında katıldığı programda Botaş’a ait asit kuyusu olmadığını söylemişti. Bunu Şırnak
Baro Başkanı Nuşirevan Elçi de teyit etti böyle bir kuyu olmadığını. Botaş’a ait asit kuyusu yoktu çünkü.
Dört gündür kazılan yerler
tanık ifadeleri doğrultusunda şüphelenilen yerlerdi. 1
Aralık 2008’de Şırnak Baro’su Silopi
Cumhuriyet Başsavcılığına içinde cesetler olduğu iddia edilen yerlerin kazılmasıyla ilgili 70 kayıp yakını adına başvuruda bulundu. Ardından 18 şubat Silopi
Cumhuriyet Başsavcısı Atilla
Öztürk başkanlığında içinde
sivil toplum örgütleri üyelerinden oluşan bir
heyet oluşturuldu ve tanıklarla birlikte Botaş karakolu bahçesi ve eskiden
Sinan lokantası olarak bilinen Silopi’ye yaklaşık 10 km uzaklıkta bulunan Aslanlı tesislerinde şüpheli noktalardan inceleme ve araştırma yapıldı. Ardından bu noktalarda kazı kararı alındı.Botaş karakolu bahçesinde
halk tarafından da çadır olduğu ve bu çadırın içinde insanların öldürülüp çadır etrafına gömüldüğü söyleniyor. Kazı kararı 05-11
Mart 2009 tarihleri arasını kapsıyordu. 5 Mart 2009’da basın mensupları
bölgede konuşlandı.
Sabah erken saatlerde Silopi Cumhuriyet Başsavcısı Atilla Öztürk’ten hiç ses çıkmadı. Şırnak Barosu’nun girişimleriyle savcıya ulaşıldı önce hava muhalefeti nedeniyle kazıların ertelendiği bildirildi. Silopi Cumhuriyet Savcısının da basın mensuplarına karşı hiçbir bilgi vermemesi de ayrı bir soru işareti. Bundan iki gün sonra kazılara başlanacağı duyumları üzerine tekrar çok sayıda basın mensubu ve
canlı yayın aracı bölgeye geldi. Kazı yapılacak Botaş Karakolunun hemen karşısında adeta basın ordusu vardı. Kameraların yönü Botaş karakoluydu. Ama beklenen yine olmadı. Yine devreye Şırnak Baro’su girdi. Nuşirevan Elçi başsavcıyla görüştü ardından yaptığı basın açıklamasında kazıların;
1-Güvenlik gerekçesi.
2-DTP’nin kadınlar günü dolayısıyla yapacağı gösteride halkın proveke
edilmesi.
3- Basının kazıları haber alması
gibi gerekçelerle kazıların ertelendiğini söyledi. İlk iki gerekçe makul tabi. Yalnız üçüncü gerekçe “basının haber alması” kazıları niye erteletir anlamak mümkün değil. Ve 09 Mart
pazartesi günü kazılar başladı. İşte bugün
doğu illerinde ilk defa bu kadar etkili bir toz
bulutu vardı. Göz gözü görmüyordu. Sanki bu
toz bulutu kuyuların üzerini biraz daha örtmüşe benziyordu.Herkesin beklentisi toz bulutuyla birlikte kuyuların üzerindeki sır perdesinin de kalkmasıydı.
Cizre ve Silopi’de eğitime 1 gün ara verildi. Kazıya Botaş Karakolu bahçesinden başlandı. 18
Şubat’ta alınan
kamera kayıtları ile kazı günü
son durum karşılaştırıldı. Ardından bilirkişi çağrıldı
toprak tahlili yapıldı ve
iş makinesi ilk kepçesini vurdu. Tam 1200 metrekarelik alan delik deşik edildi. Bir
kemik, bir
eldiven ve bere bulundu ilk günkü kazıda. Şüpheli bulgular tutanağa geçirildi
Adli Tıp’a gönderilmek üzere. 10 Mart Salı günü ise tekrar ara verildi kazılara.
Çarşamba günü sabahı Aslanlı tesislerinde başladı kazılar. Ama Silopi savcılığı kazılara hazırlıksızdı. İş makineleri Silopi Belediyesi’nden temin ediliyordu. Belediyenin iş makinelerini vermemesi durumunda yine ertelenecekti. Aslanlı Tesisleri’nde iki
su kuyusu vardı. Burası daha önceden lokanta olarak kullanılmış. Üzeri betonla kaplı. Ama
savcılık yine tedbirsizdi. Bu sefer yine Silopi Belediye’sinden kırıcı-delicinin gelmesi beklendi. Diyarbakır’dan Sivil Savunmaya ait 5 kişilik
arama kurtarma ekibi su kuyusunda gaz birikintisi olabileceği endişesiyle çalışma yaptı. Ardından kazıya geçildi. Kuyunun bir insanın girebileceği genişlikte olması iş makinesinin çalışmasını engelledi. Bunun üzerine yine belediyeden işcilerin gelmesiyle sorun çözüldü. Ve 4 ‘cü günde gece geç saatlerde kazılar tamamlandı. Toplam 14 kemik biri kafatası kemiği olmak üzere (şüpheli), 1 adet düğümlü iplik, 1 çorap, 1 pet
şişe bulundu. Şüpheli olan bu bulgular tutanakla kayıt altına alındı. Kazılar devam ederken basın mensuplarına resmi makamlarca hiçbir bilgi verilmedi. Basın gözlemci olarak kazı alanında bulunan Şırnak Baro’su avukatlarından
mesaj ve
telefon yöntemiyle aldı bilgileri ve kamuoyuna da öyle duyurdu. Kazı alanından her kim çıkarsa basın mensuplarının bilgi almak için koşturması görülmeye değerdi. 4 günün sonunda Silopi Cumhuriyet Başsavcısı kazı çalışmalarını iyi yönetemedi vesselam.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
Kayıp yakınlarına gelince.
Devlete karşı kin ve nefretle dolular. Sanki amaç
üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek gibi. Bir öc alma duygusuna kapılmışlar.Devletin 1990’lı yıllardaki yanlış tutumuna DTP’nin bunu iyi kullanması da eklenince bu hale gelmişler. Ama zamanla devletin
şefkat elini hissettikçe bu kin ve bu nefret sevgiye dönüşebilir. Kayıp yakınları sadece ilk günkü kazılara ilgi gösterdi. O da DTP’nin yönlendirmesiyle. DTP pankartları hazırladığı pankartlarla birlikte kayıp yakınlarını minibüsle toplayıp kazı bölgesine bırakıyor ve
akşam saatlerinde geri aldı. Son iki günde 3-5 kayıp yakını takip etti kazıları. Konuştuğumuzda kayıp kocası olan bir kadın vardı sadece. Diğerlerinin ise tanıdıkları.
Bir önemli not: Bölgede görüştüğüm sol bir partinin il başkanı aynen şunları söylüyor.” O dönemlerde mutlaka devletin yanlışı oldu insanlar kayboldu arabaları yakıldı. Ama yine o yıllarda bölge halkı çok cahildi. İki kişi birbirine kızıyor bunu jandarmaya
PKK’lı diye gammazlıyordu. Kan davaları oluyordu insanlar birbirlerini öldürüyordu gidip bir yerlere gömüyordu.”
Şırnak Baro’su şimdi Doruklu Köyü’ndeki kimsesizler mezarlığının açılmasını talep edecek. Silopi üzerindeki karabulutların uzun süre dağılmayacak gibi görünüyor.
Mustafa İbrahim AK