Ergenekon Savcısı
Zekeriya Öz,
Odatv soruşturmasında tutuklanan
Soner Yalçın'ın, eski
Gümrük ve
Tekel Bakanlığı Baş
müfettişi
Necati Can'a
hakaretten yargılandığı
dava dosyasını incelemeye aldı.
İskenderun'daki
silah kaçakçılığı ile ilgili dosyada, Yalçın'ın, ASALA'ya bağlı Overco şirketinin içinde bulunduğu olayı
Muhsin Yazıcıoğlu ve MHP'lilerin üzerine yıkmaya çalıştığı, öldürülen
Binbaşı Cem Ersever'in adını da kirli dosyaya karıştırdığı ileri sürülüyor.
Dosyada, İtalya'da
derin devlet ve
Gladyo'nun bağlantılarını araştıran Savcı Carlo Palermo'nun
Hollanda üzerinden İskenderun'a getirilen silahlarda P2 Mason Locası'nın parmağı olduğuna yönelik tespitleri, bir itirafçının "Silahları sağcı-solcu
terör örgütlerine dağıtıyorduk" şeklindeki beyanı da yeralıyor.
Odatv.com baskınının ardından tutuklanan Soner Yalçın'ın Gümrük ve Tekel Bakanlığı eski Başmüfettişi
Necati Can'a hakaretten yargılandığı dava dosyası da
Ergenekon soruşturması kapsamında incelemeye alındı. Sıradan bir hakaret davası gibi görünen dosya, Soner Yalçın'ın ve
Türkiye'nin y
akın tarihindeki önemli gelişmelere ilişkin yaptığı dezenformasyonlarla ilgili çarpıcı bilgiler içeriyor.
ERSEVER'İ AÇIĞA ALDIRAN OLAY
İskenderun Limanı'nda 12
Eylül öncesi ortaya çıkarılan bir
silah kaçakçılığıyla ilgili resmi
raporda fail olarak bazı
Kürt iş adamları ile
Ermeni firması Overco'nun adı geçiyor. Buna rağmen Yalçın, 'Binbaşı Ersever'in İtirafları' kitabının 41. sayfasında olayda Necati Can'ın Ersever'le görüştüğü ve onu kolladığı ima ediliyor.
Kitap Türkiye'ye kaçak yollardan sokulan 2 bin 500 tabancanın yakalanma sürecini anlatırken şu cümlelere yer veriyor: "Ersever, İstanbul'da
kaçakçılık olayını soruşturan Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müfettişi Necati Can'la görüşüyor. Necati Can'a
Muhsin Yazıcıoğlu'nun mektubunu veriyor. Ersever, MHP'lilere ait olan 2 bin 500 tabanca ve kaçak malların yakalanması görevini
ihmal ettiği için açığa alınıyor"
SORUŞTURMAYI YAPAN İSİM BİLE FARKLI
Yalçın'ın kitabının aksine müfettiş raporları ve
mahkeme tutanaklarında ise olay şöyle: 1978'de İskenderun Limanı'ndan
transit yük taşıyan bir TIR'da
Gaziantep Jandarma ekipleri tarafından yapılan aramada 2 bin 500 adet Bersa
marka kaçak tabanca ve şarjörler ele geçirildi. Gümrük belgelerinde malın alıcısı olarak Ahmet ve Mehmet
Taner kardeşler görünürken, kamyonun başında bekleyen sabıkalı kaçakçı Mehmet Taner yakalanarak sorgulandı.
Kaçakçılık soruşturmasını Necati Can değil Müfettiş İsmail Yanlar yaptı. Mahkeme zabıtlarına ve resmî belgelere göre silahları yurtdışından gönderen şirket, Ermenilere ait Overco. Bu dönemde Gümrük ve Tekel Bakanı
Tuncay Mataracı organize kaçakçılık olaylarına rüşvet karşılığı
destek suçundan Yüce Divan'da yargılanarak 46 yıl
hapis cezası aldı. Kaçak tabancaları taşıyan şirketin sahibi ise Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi'nin çocuklarının kirvesi olan kaçakçı Necat Söyler.
SİLAHLAR KÜRT VE ERMENİLERE GİDİYOR
Silah kaçakçılığına adı karışan Overco firmasını ilk olarak tespit eden müfettiş ise Yalçın'dan şikayetçi olan Necati Can oldu. Can, Overco'nun Türkiye üzerinden kaçakçılık yaptığını ve dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili tespitlerde bulunup, gümrükleri uyaran bir rapor hazırlamış. İskenderun'da ele geçirilen 2 bin 500 tane silahla ilgili İsmail Yanal, Ali Cevat Akın, İsmail Yanal, Mutlu Otman, Cafer Çetin ve Yunus Nadi Kural gibi dönemin önemli gümrük müfettişleri de ayrı ayrı soruşturma raporu hazırladı. Raporların hiçbirinde 2 bin 500 tabancanın failleriyle ilgili Soner Yalçın'ın anlattığı yönde bilgi yer almadı. Yalçın'ın kitabında yer vermediği Overco, raporlara göre Türkiye aleyhine yurtdışında faaliyet gösteren ASALA gibi Ermeni örgütlerinin uzantısı. Bu firmanın kaçakçılık yapan Türkiye'deki işbirlikçilerinin ise Ahmet,
Hasan Karagülle ve amca çocukları Taner Kardeşler ile Necat Söyler olduğu belirtiliyor. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Fahri Görgülü ise kaçak silahların
Barzani ve Talabani'ye ulaştırıldığını belirtiyor.
Veli Küçük de İskenderun'daydı
1978'de İskenderun Limanı'ndan transit yük taşıyan TIR'da 2 bin 500 adet Bersa marka kaçak tabanca ve şarjörün ele geçirildiği dönemde İskenderun'da Jandarma'nın başında Ergenekon
tutuklusu
emekli Tuğgeneral Veli Küçük bulunuyordu. Küçük'ün evinde ele geçirilen ajandalarda da silah kaçakçılığın kara yolları ayağını oluşturan
Orta Doğu Nakliyat'ın sahibi
Nejat Söyler ve ekibiyle ilgili notlar bulunduğu tespit edildi. Küçük'ün Söyler'in konuşmalarını bir kasete kaydettiği, İskenderun'daki gümrükte yaşanan kaçakçılık olaylarını yakından takip ettiği ve bunu ajandasına kaydettiği Ergenekon davasının ek klasör
delilleri arasına girdi.
Asıl kaçakçılara kitabında hiç yer vermedi
Soner Yalçın'ın yargılandığı dava dosyasında 'Binbaşı Ersever'in İtirafları' kitabında anlatılan dönemin kaçakçılık olayının perde arkası da mahkemeye delil teşkil etmesi açısından ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Özellikle Türkiye'deki silah kaçakçılığının uluslararası boyutlarda olduğu ve İtalyan Savcısı Carlo Palermo'nun Gladyo ve derin devletin iç yüzüne dair yürüttüğü soruşturmanın ayağının o dönemde Türkiye'ye uzandığı belirtiliyor. Savcı Palermo'nun kaçakçıların bazılarının
Türk vatandaşı olduğunu tespit ettiği belirtiliyor.
MASON LOCASININ PARMAĞI
İtalyan polisinin elindeki başka bir tutuklu da ismi açıklanmaması kaydıyla şu açıklamayı yapıyor: "Türkiye'ye İskenderun Limanı'ndan silah sokuyorduk, sağ-sol ayrımı yapmadan bütün terör örgütlerine satıyorduk." Palermo'nun İtalya'da Vatikan'a bağlı P2 Mason Locası'nın kaçakçılığa karıştığına dair tespitlerde bulunduğu yönünde haberlerin de o dönemde gazetelere yansıdığı belirtiliyor. Silahları İtalya'dan yükleyip Hollanda üzerinden gönderenlerin aslında
Yahudi, Ermeni ve Kürt kökenli olduğu bazı gümrük müfettişlerinin raporlarına da yansımış.
12 Eylül döneminde kaçak silahların gümrük işlerini yürüten Nurettin Yaygılı'nın Rotaryen olduğu tespit edilmiş. Olaydaki tüm aktörlerin çok net bir şekilde bilinmesine rağmen Soner Yalçın "Binbaşı Ersever'in İtirafları" adlı kitabında silahların MHP'ye aitmiş gibi anlatmasının Ermeni firmayı ve silah kaçakçılığını organize eden
yabancı istihbaratçıları gizlenme çabası olarak yorumlanıyor.
Cumhuriyet de saptırmış
O dönemde olayın üstünü örtmeye dönük haberler de dava dosyasında yeralıyor. 13
Nisan 1981 tarihli Cumhuriyet gazetesinde manşetten verilen haberde "13 gümrükçü yargılanacak" denilerek Overco firması aklanıyor ve şirketin açıklamasına yer veriliyor.
Hürriyet gazetesinin 9
Mayıs 1982 tarihinde manşetten verdiği "İşte 400 milyarlık kaçakçılığın belgeleri. Maskeleri indiriyoruz" başlıklarıyla verilen haber ise tam tersini ortaya koyuyor. Haberde "Belgeler, Ermeni
terör örgütü ASALA'nın 5 yıl öncesinden başlayarak 12 Eylül'e kadar Türkiye'ye silah ve kaçak
eşya soktuğunu gösteriyor. Müfettiş raporlarında ASALA ve onun maşası kaçakçı şebekelerinin bütün faaliyetleri ortaya konarken, 'Kimler bunu örtbas etmeye çalışıyordu?" deniyor.
Yalçın'ın JİTEM çelişkisi
Soner Yalçın'ın olayları nasıl çarpıttığına ilişkin bilgi ve belgeleri bir araya getiren eski Başmüfettiş Necati Can, davalık olduğu dosyada soruşturmayı bile kendisinin yürütmediğini, müfettiş İsmail Yanlar'ın soruşturduğunu söylüyor. Can ifadesinde Soner Yalçın'ın bu konuları bilmediğini ve kitabın kesinlikle birileri tarafından kendisine yazdırıldığını ileri sürüyor: "Duruşmada bu bilgileri nereden öğrendiğini sordum. 'Ersever anlattı' dedi. Halbuki aynı kitapta bu bilgileri JİTEM'in kurucusu olduğu ileri sürülen
Yüzbaşı Cem Ersever'le tanışmadan önce yazdığını belirtiyor. Bunu hatırlatınca
cevap veremedi." Soner Yalçın, "Binbaşı Ersever'in İtirafları" isimli kitabın içinde yer alan detayları
Ankara 4 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nden aldığını belirtiyor. Ancak Sıkıyönetim Mahkemesi'nin kararında ve gerekçeli kararda da olay kitaptaki gibi anlatılmıyor. Kimler tarafından yazıldığı hiçbir zaman tespit edilememiş iki mektupta MHP adının geçtiği belirtiliyor. Ancak işin ilginç yanı,
Alparslan Türkeş ve arkadaşlarına yönelik baskında parti binasında ele geçirilen bu mektuplarda da hadise böyle anlatılmıyor.
Dosya 2 yıldır bekliyor
Soner Yalçın'ın 2006 yılından bu tarafa
sanık olarak yargılamasına devam edilen dosyanın iki yıldır bekletildiği öğrenildi. Necati Can kitabın 41. sayfasında yer alan bilgilerin, 2005'te Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde delil olarak kullanılmak istenmesi üzerine Soner Can'dan şikâyetçi oldu.
Bakırköy 16. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde 2006 yılında açılan dava, 2008 yılına kadar devam etti ve mahkeme suça teşkil eden "Binbaşı Ersever'in İtirafları" kitabının ilk baskısının 1994 yılında yapıldığını ve suçun zaman aşımına uğradığını belirtip Soner Yalçın lehine karar verdi. Fakat kitabın 2007'ye kadar sürekli basıldığı gözardı edildi. Fakat zaman aşımının yanlış uygulandığını tespit eden
Yargıtay 13 Temmuz 2009'da kararı bozdu. Dosya iki yıldır 16. Asliye Ceza'da bekletiliyor.