Olacak şey değil: Genelkurmay...

Genelkurmay Başkanlığı son zamanlarda gerçekleştirdiği skandallarına bir yenisini daha ekledi.

Olacak şey değil: Genelkurmay...

İşte Hasan Cemal'in bugünkü köşe yazısının ilgili bölümü... Bugün şöyle bir değinmek istediğim konu, yine bizim demokrasimizin klasik halleriyle ilgili: Asker ve hukuk... Asker bizim memlekette hukukun üstünde mi? Askerin tabi olduğu hukuk ayrı, bizim gibi sivillerinki ayrı mı? Anlaşılan öyle. O kadar çok örneği var ki. CNN Türk dün sabah eski Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'le ilgili bir haber verdi. Orgeneral Berk, Erzurum'da görülen Ergenekon davasının bir numaralı sanığı. Altında, Genelkurmay karargahından Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in imzasının bulunduğu İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı Erzincan'da hayata geçirmekle suçlanıyor. Bu planın kamuoyundaki bir başka adı malum, Ak Parti'yi ve Gülen'i Bitirme Planı. Bu konuda savcılığın hazırladığı iddianameyi mahkeme kabul etti ve dava başladı. İddianame iyi olur, kötü olur. Ama sonuç olarak kabul edilmiş ve dava açılmıştır. Sanıklardan biri de Orgeneral Berk'tir. Saldıray Berk Paşa zahmet edip savcılığa ifade vermeye gitmemiş, herhangi bir duruşmaya da bugüne kadar katılmamıştır. Bu arada Genelkurmay karargahında hazırlanan kalın bir raporda Orgeneral Berk suçsuz bulunmuştur. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da bu rapora dayanarak medyanın karşısına çıkıp paşasının suçsuzluğunu ilan eylemiştir. Ne olacak şimdi? Devam eden bir dava var. Saldıray Berk Paşa suçlu mu, suçsuz mu? Karar mahkemenindir. Ancak Genelkurmay bugünden Paşa'nın suçsuzluğunu ilan edebiliyor. Genelkurmay suç işliyor. Çünkü yargı sürecine müdahale ediyor. Olacak şey değil. Konuya bir başka pencereden bakılabilir. Diyelim ki, Orgeneral Berk sivil değil, askeri mahkemede yargılanıyor olsun. Veya davası askeri mahkemeye gitsin. Bu arada Genelkurmay çıkıp yine paşasının suçsuzluğunu ilan etsin. Bu durumda askeri mahkeme ne yapabilir? Genelkurmay, askeri yargıçların sicil amiridir, disiplin amiridir. Genelkurmay kendi paşasının suçsuzluğunu ilan ettiğinde, dava acaba emir-komuta zinciri içinde sonuçlanmaz mı? Nereden baksanız, Orgeneral Saldıray Berk olayı ‘hukuk devleti'ne, ‘hukukun üstünlüğü'ne sığmıyor, yakışmıyor. Burada düzeltilmesi gereken bir şeyler var. Askerle hukuk ilişkisini Türkiye'de demokratik hukuk devletinin kalıplarına tümüyle uydurmak şart. Ancak, bu bakımdan teselli niteliğinde bazı iyi şeylerden de söz edilebilir. Evvelce Genelkurmay ‘bir emir'le her şeyi halledebiliyordu. Yani hukuk askere pek öyle dokunamıyordu. Şemdinli olayı çarpıcı bir örnektir. Anımsayın, 2005'de hazırladığı bir iddianameyle zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt Paşa'ya dokunan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, derhal harekete geçen Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun bir kararıyla kendini mesleğinin dışında bulmuş, avukatlıktan bile menedilmişti. Bu artık gitgide zorlaşıyor. Ergenekon gibi, Balyoz gibi, Diyarbakır'daki faili meçhul cinayetler gibi bazı davaların savcı ve yargıçlarına yine emir-komuta zinciri içinde dokunulmak isteniyorsa da, bu mekanizma eskisi gibi kolay çalışmıyor. Eklemekte yarar var. 12 Eylül'de evet çıkarsa, bu emir-komuta mekanizmasının çalışması biraz daha zorlaşacak. Ancak, bu ülkede yargının gerçek anlamda demokratikleşmesi, hukuk devletinin Avrupa demokrasilerindeki gibi yerli yerine oturabilmesi için, en başta toplumsal uzlaşmaya dayanan bir sivil anayasa olmak üzere yapılacak daha çok iş var elbette... HASAN CEMAL - MİLLİYET
<< Önceki Haber Olacak şey değil: Genelkurmay... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER