Kararda,
sanık Bedran Salamboğa'nın 24 Ocak 2001 günü
Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Ali
Gaffar Okkan ile polis memurları Sabri Kün, Selahattin Baysoy, Mehmet Kamalı, Mehmet Sepetçi ve Atilla Durmuş'un şehit edilmesi, polis memurları Nuri
Bozkurt, Fatih Gökçek,
Veli Göztepe, Mustafa
Dinçer ve Selim ŞişmanR'ın ise yaralanmaları
eylemine
tetikçi olarak katıldığının sabit görüldüğü belirtildi.
Okkan'ın öldürülmesi eyleminde, söz konusu eylemin gerçekleştirildiği yerin şehrin merkezinde bulunup
emniyet müdürlüğüne çok yakın bir mesafede olduğu,
Hizbullah örgütünün o tarihe kadar kamu görevlilerine karşı herhangi bir eyleminin söz konusu olmadığına yer verilen kararda, şöyle denildi:
''Örgütün eylem taktiklerinden farklı olarak saldırıda çok sayıda uzun namlulu silahın kullanılması,
olağanüstü hal uygulaması devam eden Diyarbakır ilinde adım başı bir
polis memuru bulunmasına karşılık, bu kapsamda bir eylemin gerçekleştirilebilmesi, ayrıca bölgede yaygın şiddet eylemlerinde bulunan
PKK tarafından bile bu kapsamda bir eylemin gerçekleştirilememiş olması, olay yerinde bulunan cep telefonu şirketlerine ait baz istasyonlarından olay saatinde ve öncesinde yapılan tüm görüşmelerin listesi çıkarılmasına rağmen saldırganların kendi aralarında
iletişim kurmadıklarının tespit edilmesi, saldırganların kısa sürede olay yerinden kaçıp yoğun operasyonlara rağmen olay tarihinde yakalanamamaları ve yakın mesafeden atılan 20 tane kadar merminin maktulün başına isabet etmesi, olay mahallinde bulunan 469 adet boş kovanın 16 ayrı
Kalaşnikof marka uzun namlulu silahtan atılması ve bu silahlardan sadece bir tanesinin güvenlik güçlerine, diğerlerinin ise saldırganlara ait olması birlikte değerlendirildiğinde, eylemin profesyonel suikast birimlerince uzun
hazırlıklar sonucu planlandığı ve aralarında sanık Bedran Salamboğa'nın da bulunduğu Hizbullah örgütü üyelerince gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır.''
-TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ÇAĞRISI DIŞINDA ESNAF İLK KEZ KEPENK KAPATTI
Kararda, suikastın 17 Ocak 2000 günü
terör örgütü Hizbullah'ın lideri Hüseyin Velioğlu'nun
İstanbul Beykoz'da düzenlenen operasyonda ölü olarak ele geçirilmesine misilleme olarak gerçekleştirildiğinin yaygın olarak kabul gördüğü ifade edildi.
İçinde kuşkular bulunan bu eylemde, eylem kararının alınmasında Okkan'ın halkın desteğini alacak nitelikteki icraatları ve halkla sıkı diyaloğunun önemli olduğu vurgulanan kararda, şu ifadelere yer verildi:
''(Örneğin
sokak çocuklarıyla,
Diyarbakırspor Futbol Takımı ile ilgilenmesi) ve konumu ile terörün korkutma ve yıldırma amacı göz önünde bulundurulduğunda maktulün iyi bir
hedef konumunda bulunduğu, zira terörün öncelikli hedefinin rejimi ve siyasi iktidarı yıpratmak, mevcut otoriteyi sarsmak, iç ve dış kamuoyunda davalarının duyurulmasını sağlamak ve dikkatleri savundukları davanın üzerine çekmek, oluşturdukları tedhişle, toplumun direnme gücünü kırarak kendi davalarına karşı olumsuz duyarlılıkları ortadan kaldırmak ve kitleleri itaate zorlamak, kısmi güç ve otorite sağladıkları toplumda kendilerine
taraftar katılımı ve kitle desteği sağlamak olması nedeni ile eylemin toplumda infial yaratacak ve ses getirecek nitelikte olduğu, zaten maktulün ölümü ile Hizbullah ve PKK terör örgütlerinin çağrısı dışında esnafın ilk kez Diyarbakır'da
kepenk kapattığı, binlerce insanın valilik önünde toplanarak eylemi
protesto ettiği ve eylemle amaçlanan hedefe ulaşıldığı görülmüş, ancak profesyonelce işlenen bu eylemin dış bağlantıları ile genel eylem talimatını verip eylemi planlayanlara ulaşılamadığı anlaşılmıştır.''
AA