Sanık Feyyaz Öğüçtü de
Kuzey Deniz Saha Komutanlığı yaptığını ve SAT Grup Komutanlığının kendisine bağlı olduğunu belirterek önlemler almaya çalıştığını söyledi. Ancak, Mahteme Başkanı
Oktay Kuban'ın, "Sonra konuşursunuz." diyerek söz vermemesi nedeniyle Öğütçü'nün tam olarak ne demek istediği anlaşılamadı.
Amirallere
Suikast ve
Kafes eylem planı ile ilgili olarak yürütülmekte olan iki
davanın,
İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen
Poyrazköy davasıyla birleştirilmesinin ardından üç davanın tek
dosya altında görüldüğü ilk
duruşma yapılıyor.
Duruşmaya
tutuklu sanıklar
emekli Deniz
Binbaşı Levent
Bektaş,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren
Günay, emekli
SAT komandosu Ergin Geldikaya, Teğmenler Faruk Akın,
Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan,
Burak Düzalan, Yakup Aksoy, Tarık Ayabakan ile eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli
Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü de aralarında bulunduğu 25 tutuksuz sanık katıldı.
Müdahil
Agos Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı'nın avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya,
Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral
Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar'ın da aralarında bulunduğu 33 tutuksuz sanık ise gelmedi.
Duruşmanın başlamasıyla birlikte sanık
Feyyaz Öğütçü, "İddia edilen olaylar SAT Grup Komutanlığı ile ilgili. 2007 yılında Kuzey Deniz Saha Komutanı olarak görev yaptım. SAT Grup Komutanlığı da bana bağlıydı. Önlemler almaya çalıştım. Kabul ederseniz önce ben konuşayım." dedi. Ancak Mahkeme heyetine
başkanlık eden Oktay Kuban'ın, önce sanık savunmalarının alınacağını belirterek söz vermemesi nedeniyle Ögütçü'nün "önlemler"den neyi kastettiği tam olarak anlaşılamadı.
Tutuksuz sanıklardan Mustafa Turhan Ecevit, savunmasında dava dosyasına
delil olarak konulan belgelerin, bilirkişi raporlarıyla çürütüldüğünü iddia etti. Ecevit, Delil klasörlerinde kendisiyle alakalı bazı
telefon görüşme tapelerinin de bulunduğunu belirterek, "Askeri
personel ile yaptığım görüşmeler tamamen mesleki içerikli görüşmelerdir. Diğer görüşmeler ise özel görüşmelerimdir." dedi.
Davada hücre
tipi bir örgütlenme olduğunun iddia edildiğini belirten Ecevit, "Böyle bir örgütün lideri bile olsa, hücre yapılanmasının ayrıntılarını bilmek mümkün değildir." dedi. Ecevit, SAT komandolarının seçkin ve eli
silah tutan kişiler olduğunun bilindiğini belirterek bu kişilerin, TSK'yı yıpratmak için davaya dahil edildiklerini savundu.
Mühimmat ele geçirilen Poyrazköy kazılarının yapıldığı yerde ağaçlara çivi
çakmak gibi ilkel yer belirleme yönteminin kullanılmasını da eleştiren Ecevit, "Oysa günümüzde uydular aracılığıyla nokta tespitleri yapabilen GPS cihazları mevcuttur." diye konuştu. Ecevit'in, "Üstelik eğer bu bulunduğu ileri sürülen
mühimmatla bir alakamız olmadığı da aşikardır. Zira istesek o malzemeleri 24 saat içinde
imha edebilecek eğitimimiz var." sözleri dikkat çekti.
8 Ocak 2010 tarihinde
tahliye olduğunu hatırlatan Ecevit, kaçmadığını, kaçmayacağını ve tutuklu olan diğer sanıkların da tahliye olmaları halinde aynı şekilde davranacaklarını söyledi. Sanık Ecevit, kazı bölgesinden kendileri aleyhine herhangi bir
parmak izi, svap izi ve görgü şahidi olmadığı gibi gömü işlemlerinin ne zaman yapıldığının da belli olmadığını söyledi.
Levent Göktaş'la 30 kez telefon görüşmesinin görüldüğünü ancak bunun doğru olmadığını belirten Ecevit, Göktaş'ı ismen bildiğini ancak hiçbir zaman tanışmadığını ve bir arada bulunmadıklarını savundu. İddia makamının delillerinin bilirkişi raporlarıyla çürütüldüğünü öne süren Ecevit, eğitimi ve hayat tarzı ile örtüşmeyen suçlamalara maruz kaldığını söyledi. Ecevit, ihbar mektuplarını yazan kişilerin kendi içlerinden olduğunu ifade etti.
VADİYİ HER ZAMAN KULLANIRIZ
Savunmasını tamamlamasının ardından sanık Ecevit'in çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme başkanı Oktay Kuban, "Poyrazköy Keçilik'te yapılan kazıda 3017 mermi bulundu. Çeşitli menşeilerde çok sayıda mühimmat var. O bölgede en son ne zaman görev yaptınız?" diye sordu. Ecevit, 18
Nisan 2009'da
yurt dışı görevine çıkana kadar orada eğitim yaptıklarını belirterek, "O bölgede her zaman eğitim yaparız, vadiyi her zaman kullanırız." diye
cevap verdi.
Hakim Kuban, "Bulunan mühimmatlar sizin kullandıklarınızdan mı?" diye sordu. Ecevit, bu konuda bilgisi olmadığını belirtti. Kuban bu kez, "Ele geçirilen mühimmatlarla sizin silahlarınız uyuşuyor mu?" diye sorunca Ecevit, bazılarının uyuştuğunu kaydetti.
Savcı Ahmet Nuri Saraç, Ecevit'e, "
Oğuz isminde bir subayın yaşadığı sorununu açıklarken konuştuğunuz
Levent Bektaş sorun yaşanan kişiyle ilgili 'bizden mi?' diye soruyor. Siz de 'bizden değil' diyorsunuz,'bizden' demekle neyi kastediyorsunuz?" diye sordu. Ecevt,
sınıf arkadaşı olanlar için bu tanımı kullandıklarını anlattı. Savcı, Deniz Kuvvetleri'nde aynı sınıfta olmayanlar arasında çatışma olup olmadığını sordu. Ecevit, kendi sınıflarında olanlarla aralarının iyi olduğunu kaydetti.
Savcı Saraç, "Kendi sınıfınızda olan herkesi korur musunuz?" diye sorunca Ecevit, arkadaşlarını koruduğunu ancak herkesle iyi anlaşmadıklarını söyledi. Hakim
Mehmet Karababa da, "Bilirkişi raporuna göre, Poyrazköy'de ele geçen
cephanelik İbrahim
Şahin grubunda ele geçenle aynı menşeili. Neden SAT Komutanlığı'na ait cephane değil de başka komutanlıklara ait mühimmat gömülmüş olabilir?" diye sordu. Ecevit, SAT Grup Komutanlığı'ndan cephane çıkarmanın zor olması nedeniyle böyle olabileceği cevabını verdi.
Ecevit'in çapraz sorgusunun ardından tutuksuz sanık
Albay Ali Türkşen'in savunmasına geçildi.
Türkşen'in, konuşması esnasında sanıklar ve salondaki izleyicilerden bazıları ağladı. Ağlayanlar arasındaki Feyyaz Öğütçü, gözyaşlarını gizlemek için
güneş gözlüğü taktı. Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, duruşmaya 1 saat ara verdi.