Reklam çekimleri için ilk defa Türkiye'ye gelen James Belushi
Sabah Gazetesi'nden Şirin Sever'e konuştu. Özellikle
İstanbul'da kendisini şaşırtan şeyleri anlatan Belushi'yi en çok
Sultanahmet ve
taksi şoförlei etkilemiş.
İşte James Belushi'nin röportajından bir bölüm
* ŞİRİN SEVER
* 23.06.2010
'According to Jim' isimli komedi dizisi; 'K-9', 'About Last Night', 'Red Heat', 'The Principal' gibi ünlü filmlerden tanıdığımız James Belushi İstanbul'daydı... Ünlü
oyuncu, Çalık Holding'in Arnavutluk'ta hızla büyüyen GSM şirketi Eagle Mobile'ın yüzü. Bu reklamlarda oynamasının sebebi de, Arnavut asıllı olması... Arnavutluk'ta üçüncü GSM şirketi olan Eagle Mobile, markaya olan algıyı artırmak ve güven sağlamak için James Belushi'yi seçti çünkü Arnavutluk'ta en çok sevilen, en çok ilgi gören oyunculardan biri o. 2009'dan bu yana markanın yüzü olan Belushi, Türkiye'ye de çekilecek yeni
reklam filmi için geldi.
AİLECE ÇOK HEYECANLANDIK
Belushi'nin Türkiye'ye ilk gelişi. Dolayısıyla
pazartesi gününü şehri keşfetmek için ayırmıştı. Sabah, Sultanahmet Four Seasons Hotel'de
basın toplantısı öncesi buluştuğumuzda; etkilendiği şeyleri anlatırken yüzünde gerçekten de hayranlık vardı. İnanılmaz mütevazı,
komik ve samimiydi. Zaten Türkiye'ye hangi
Hollywood yıldızı gelse, böyle çıkıyor ne hikmetse! Daha çok soru soracaktım ama 'basın toplantısı başlıyor' diye sıkıştırdılar, oysa sohbet çok keyifliydi. O çekimlerden sonra
ailesiyle Bodrum'a gidiyor, umarım tadını çıkarır...
İstanbul'a ilk gelişinizmiş. Doğru mu?
- Evet. Doğrusu İstanbul'un dünyadaki dördüncü büyük şehir olduğunu bilmiyordum. Gerçekten müthiş bir şehir; son derece işleyen, yaşayan bir şehir...
Sanıyorum pazar günü geldiniz. Size ilginç gelen şeyler keşfettiniz mi?
- 15-16 saat süren yolculuktan sonra gece vakti İstanbul'a geldik. İlk gördüğümüz Boğaz oldu.
Asya tarafından gelen ışıkları gördük ve samimiyetle söyleyebilirim; hem ben, hem de ailem son derece heyecanlandık bu
manzara karşısında.
Nereleri ziyaret ettiniz?
- Sultanahmet Camii'ne gittik önce ve pek çok şey öğrendik. Sekiz yaşındaki oğlum, bize eşlik eden beyefendi sayesinde
abdest almayı bile öğrendi (elleriyle hareketleri tek tek gösteriyor) ellerini, kollarını, yüzünü yıkadı, camide nasıl namaz kılınacağını dinledi, daha sonra da yere çöküp kılmaya çalıştı.
Ayasofya kapalıydı, Yerebatan Sarnıcı'na gittik. Orada, en alttaki Medusa'yı da gördük. Oğlum o kadar korktu ki, "İyi ki namaz kıldım, dua ettim camide" dedi! Taş keseceğini düşündü! (kahkahalar atıyor) Çok ruhani ve spritüel bir aile olduğumuzu vurguluyorum sadece.
Evet, İstanbul'un gece ve eğlence hayatı yerine otantik ve tarihi yerlerini merak etmişsiniz anladığım kadarıyla...
- Evet, mesela ezanı duymak insanın tüylerini diken diken eden bir deneyim. Çok etkileyici... Ben Ortodoksum, Ortodoks kilisesinin başı da İstanbul'da bulunuyor diye biliyorum. Onu ziyaret etmeyi de planlıyorum burada bulunduğum süre içinde. Ben bugüne kadar dünyanın pek çok farklı şehrinde bulundum ve şunu söyleyebilirim ki; İstanbul son derece spritüel bir şehir. Ayrıca insanlar son derece cömert ve iyi niyetli. Kapalıçarşı'da bulunduğum süre içerisinde herkes bana tebessümle yaklaştı, herkes tanıdı beni, fotoğraf çektirdi. Bundan mutluluk duydum.
En çok şaşırdığınız?
- İstanbul'daki taksi şoförleri inanılmaz! Çok dar sokaklarda bile ileriye, geriye rahat şekilde girip çıkıyorlar, korna da çalmıyorlar kesinlikle. Ben New York'taki korna sesine sadece 15 dakika dayanabiliyorum. Bir de kilimlerden bahsediliyor hep ama ben hiç kilim görmedim!
Her tarafta var...
- Gerçekten mi? (kahkahalar atıp, dalgasını geçiyor)